
Esas No: 2014/21104
Karar No: 2015/14347
Karar Tarihi: 08.09.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/21104 Esas 2015/14347 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : İş Mahkemesi
Davacı, aksi Kurum işleminin iptalini ve 22.08.2012 günlü borçlanma başvurusunun geçerliliğini istemiştir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı olan 3201 sayılı Yurt Dışında Bulunan Türk Vatandaşlarının Yurt Dışında Geçen Sürelerinin Sosyal Güvenlikleri Bakımından Değerlendirilmesi Hakkında Kanun, borçlanma talebi sırasında Türk Vatandaşı olma halini yeterli bulmayıp, tanınan borçlanma hakkından, yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olarak çalışan ve borçlanma sırasında Türk Vatandaşı olanların yararlanmasına olanak tanımaktadır. Göç, ya da, diğer nedenlerle Türkiye’ye gelenler, Türk Vatandaşı olmadıkları sürelerde yurtdışında geçen çalışmalarını borçlanamazlar. Yetkili makam kararıyla Türk Vatandaşlığına alınmanın ise, geçmişe etkili bulunmaması nedeniyle, yurtdışında, sadece Türk Vatandaşlığını kazandıkları günden sonraki süreleri borçlanarak değerlendirebilirler.
5754 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 79. maddesi uyarınca 3201 sayılı Kanunun 1. maddesinde yapılan değişiklik ile; 08.05.2008 tarihinden itibaren yurtdışında sadece Türk Vatandaşı olarak geçen sürelerin borçlanılmasının mümkün olduğu olgusuna vurgu yapılarak, bu yönde oluşan tereddütlerin giderilmesi sağlanmıştır. Anılan maddeye göre, “Türk Vatandaşlarının yurtdışında 18 yaşını doldurduktan sonra, Türk Vatandaşı iken geçen ve belgelendirilen sigortalılık süreleri ve bu süreleri arasında veya sonunda her birinde bir yıla kadar olan işsizlik süreleri ile yurt dışında ev kadını olarak geçen süreleri, bu Kanunda belirtilen sosyal güvenlik kuruluşlarına prim ödenmemiş olması ve istekleri halinde, bu Kanun hükümlerine göre sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir.”
Bu yöndeki yargısal içtihatlar, 3201 sayılı Kanunun 1. maddesinde yapılan düzenleme dikkate alındığında, kural olarak, Bulgaristan’dan gelen kişilerin sosyal güvenlik haklarına borçlanma yoluyla kavuşabilme olanağı bulunmamaktadır. Ne var ki, 5754 sayılı Kanunun 79. maddesiyle 3201 sayılı Kanuna eklenen Geçici 6. maddede yer verilen “Sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerden 01/01/1989 tarihinden bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar zorunlu göçe tabi tutulan, Türk Vatandaşı olup Türkiye"de ikamet eden ve 01/07/1976 tarihli ve 2022 sayılı Kanun dahil olmak üzere sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir veya aylık almamak koşulu ile yurt dışında geçen ve belgelendirilen çalışma süreleri bu Kanuna göre borçlandırılmak suretiyle yaşlılık aylığı bağlanmasında sosyal güvenlikleri bakımından değerlendirilir” hükmü uyarınca, sosyal güvenlik sözleşmesi imzalanmamış ülkelerden 01.01.1989 tarihinden 08.05.2008 tarihine kadar zorunlu göçe tabi tutulduktan sonra Türk Vatandaşlığına geçenlere, geldikleri ülkedeki hizmetlerini borçlanma yoluyla değerlendirme imkanı tanınmıştır. Anılan düzenlemeden yararlanabilmek için, belirtilen tarihler arasında zorunlu göçe tabi tutulmuş, zorunlu göçten sonra Türk Vatandaşı olup, Türkiye’de ikamet ediyor olmak, sosyal güvenlik kuruluşlarından gelir ve aylık almamak, geldikleri ülkedeki “çalışma” sürelerini belgelendirmek, borçlanma için yazılı istekte bulunmak, tebliğ edilen borçlanma miktarını yasal süresi içerisinde ödemiş olmak koşulları aranmaktadır.
Somut olay incelediğinde, 1979-1989 yılları arasında Bulgaristan"da işçi olarak çalışıp, kendi ve ailesi hakkında 18.08.1989 tarihli Muhacir kağıdı düzenlenerek, Türkiye‘ye 1989 yılında zorunlu göç ettiği anlaşılan davacının, aksi işlemin iptaliyle 3201 sayılı Yasa kapsamındaki borçlanma başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle istemin reddine karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
O halde; davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 08.09.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.