MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı vekili tarafından, asıl dosyada davalı aleyhine 15.08.2008 gününde verilen dilekçe ile birleşen dosyada 18.12.2008 tarihinde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın ve birleşen davanın reddine dair verilen 14.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/344 E sayılı dosyasında davacı ..., mülkiyet hakkına ve komşuluk hukukuna dayalı elatmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur.
Bu dava dosyası ile birleştirilen yine Sulh Hukuk Mahkemesnin 2009/333 E sayılı dosyasında davalı ..., yola elatmanın önlenmesi isteminde bulunmuştur.
Mahkemece asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü taraflar temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı-davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine,
2-Türk Medeni Kanunu"nun 718. maddesi hükmüne göre; yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere arazi mülkiyeti kapsamına üzerindeki yapılar da girer. Dava konusu 737 parsel sayılı taşınmazda, davalı ..."ın murisi ... ve müşterekleri maliktir. Kural olarak da bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarının (737 parsel sayılı taşınmazın üzerindeki yapının) da malikidir.
Somut olayda, 737 parsel sayılı taşınmazda davacı murisi ... dışında başkaca kişiler de paylı malik olduğundan ve yıkım istemi davada taraf olmayan maliklerin hukukunu da etkilediğinden, 737 parsel sayılı taşınmazın davalı dışındaki maliklerinin de eldeki davada taraf olması zorunludur. Dairemizin ve Yüksek Hukuk Genel Kurulunun uygulaması da açıklanan doğrultudadır (H.G.K. 26.10.2005 tarih, 2005/14-587 – 2005/609 sayılı kararı gibi). Mahkemece, 737 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin tamamı davaya dahil edilmeden ve davacı ..."ın yola elatmasının ayrı bir dava konusunu oluşturacağı düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir.
Karar açıklanan nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı-davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davalı-davacı ..."â iadesine, 13.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.