
Esas No: 2015/14986
Karar No: 2015/14300
Karar Tarihi: 08.09.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/14986 Esas 2015/14300 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Davacı tarafından verilen dava dilekçesinde; 04.10.1985 tarihinden itibaren zorunlu ... sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesi istenmiştir
Mahkemece; davacının vergi kaydına dayalı olarak 18.04.2000 tarihinden davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında ... sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Mahkemenin kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiş, temyiz talebinin süresinde olduğu görülmüş, Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor ile dosyadaki kağıtlar okunmuş olup işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki şekilde karar tespit edildi:
1479 sayılı Kanunda, 506 sayılı Kanun m.79/10 hükmüne paralel nitelikte bir düzenleme bulunmadığından, kural olarak ... sigortalılığının tespiti konusunda dava açılması mümkün değildir. Ancak yasa koyucu, ... sigortalılığı niteliğini taşıdıkları halde Kuruma tescil edilmeyen kişilere zaman zaman tescil imkanları getirmiştir.
Bu cümleden olarak 02.08.2003 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun"un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun"a eklenen Geçici m.18 hükmünde; sigortalılık niteliğini taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış sigortalıların, sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı belirtilmiş; aynı maddede ayrıca Kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kuruma yazılı olarak başvurmak kaydıyla, 20.04.1982 - 04.10.2000 tarihleri arasındaki vergiye kayıtlı oldukları süreyi de borçlanma imkanı getirilmiştir.
Yasa koyucu daha sonra, Geçici m.18."deki bu imkandan da yararlanamayanlar için ikinci bir borçlanma imkanı daha getirmiştir. 16.06.2006 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Geçici m.8/1 hükmünde; bu kanunun m.4/1 (b) bendi uyarınca sigortalılık niteliği taşıdıkları halde bu kanunun yürürlük tarihine kadar kayıt ve tescillerini yaptırmayanların sigortalılık hak ve yükümlülüklerini bu kanunun yürürlük tarihinden başlayacağı kural olarak kabul edilmiştir. İstisnai olarak da aynı maddenin 2. fıkrasında; bu kanunun m.4/I (b) bendinin (1) ve (3) numaralı bentlerine göre sigortalı sayılanların (esnaf veya tacir olarak gelir vergisi mükellefi olanlar ile şirket ortaklarının) bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren sigortalılıkları başlatılanların, bu Kanunun yürürlük tarihi olan 01.10.2008 ilâ 04.10.2000 tarihi arasında geçen vergi mükellefiyet sürelerinin, sigortalının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren 6 ay içinde talepte bulunması halinde 04.10.2000 ilâ 01.10.2008 dönemini vergi mükellefiyetlerinin bulunması kaydıyla borçlanılabileceği kabul edilmiştir.
Bu yasal düzenlemeler karşısında, davacının talebinin 1479 sayılı Kanun Geçici m.18 ile 5510 sayılı Kanun Geçici m.8 karşısında değerlendirilmesi gereklidir:
1- Öncelikle davacının 1479 sayılı Kanun m.18 anlamında; süresinde ve usulüne uygun müracaatı bulunmadığından borçlanma talep ettiği sürelerden 04.10.2000 öncesinin reddi gerektiği açıktır.
2- Davacının 04.10.2000 sonrası vergide kayıtlı olduğu sürenin ise 5510 sayılı Kanun Geçici m.8 kapsamında değerlendirilmesi gereklidir. 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden itibaren 6 ay içinde davacı bu davayı açmak suretiyle talepte bulunup bulunmadığı araştırılmalı, özellikle ... İl Müdürlüğü"nün ... İl Müdürlüğü"nün talebi üzerine tescil işleminin yapıldığının bildirilmesi karşısında öngörülen 6 aylık süre içinde başvuru bulunup bulunmadığı ilgili İl müdürlüklerinden ve varsa davacının elindeki belgeler de istenmeli ve yapılacak araştırmanın sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki esaslar doğrultusunda yargılama yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı yorum sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.09.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.