20. Hukuk Dairesi 2013/9722 E. , 2013/11644 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil Hazine temsilcisi ve davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Mahallesi 138 ada 21 parsel sayılı 46.271 m² yüzölçümündeki taşınmaz, belgesiz olarak tarla niteliğiyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... adına; 139 ada 5 parsel sayılı 467.700 m² yüzölçümündeki taşınmaz, 16.01.1939 tarih 3 sıra nolu tapu kaydı ve 1937 tarih 1129 nolu vergi kaydı ile üç adet kargir ev ve tarla niteliğiyle ... mirasçıları adlarına tesbit edilmiştir.
Davacılar, 138 ada 21, 139 ada 5 parsel sayılı taşınmazların 16/01/1939 tarih 3 sıra nolu tapu kaydının kapsamında olduğunu iddia ederek, adlarına tapuya tescili istemiyle dava açmışlardır. Hazine, çekişmeli taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmıştır.
Mahkemece dava konusu 139 ada 5 sayılı parselin orman niteliğiyle Hazine adına, 138 ada 21 sayılı parselin... mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, davacılardan ..., ..., katılan davacı Hazine, davalılardan... tarafından hükmün temyizi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 08.03.2004 tarihli ve 2004/12516 E. - 2005/2412 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında; "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme yeterli olmadığı, davacıların tutundukları 16.01.1939 tarih 3 sıra nolu tapu kaydı cinsinin, susuz tarla ve meşelik olup, keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıkların tapu kaydının mevki ve sınırları itibariyle çekişmeli taşınmazları ve dava dışı 138 ada 22 parsel sayılı taşınmazı kapsamına aldığını ifade ettikleri, hükme esas alınan orman bilirkişi raporunda da 139 ada 5 parsel sayılı taşınmazın üzerinde dağınık halde yer yer 0,2 kapalılıkta 12-60 yaşlarında meşe ağaç ve ağaçcıklarının bulunduğunun açıklandığı, meşe ağaçcıklarının önceden dikili halde bulunan meşe ağaçlarının dipten kesilmesi sonucu meşe dip kütüklerinin sürgün vermesiyle oluştuğu ve taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun açıklandığı, ormanların mülkiyetinin Hazineye, intifa (kullanma, yararlanma) hakkının ise, Orman Yönetimine ait olması nedeniyle Orman Yönetiminin davaya katılımının sağlanması gerektiği, Orman Yönetiminin delil ve belgelerin istenmesi, oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilâmına uyularak Orman Yönetimi davaya dahil edilmiş ve yapılan yargılama sonucunda 139 ada 5 sayılı parselin orman niteliği ile Hazine adına, 138 ada 21 sayılı parselin ölü Eyyüp Söker mirasçıları adına tesciline karar verilmiş, bir kısım davalılar, davacılardan ..., ..., Hazine ve Orman Yönetimi tarafından hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21.07.2010 gün ve 2010/5236-10287 sayılı kararı ile 139 ada 5 sayılı parsele yönelik onanmış, 138 ada 21 parsele yönelik ise Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazları kabul edilerek bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; "Mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi"ne değinilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine, dava konusu Dere Mahallesi 138 ada 21 parsel sayılı taşınmazın tesbit gibi Eyyüp Söker mirasçıları adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm müdahil Hazine temsilcisi ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dava konusu 138 ada 21 parselin, 1954 tarihli memleket haritasında tamamı yeşil alanda kaldığı halde, orman bilirkişi raporunda açık alanda kaldığı ve orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş, 1954 tarihli memleket haritasının yapımına esas alınan hava fotoğrafları incelenmediğinden, memleket haritasındaki yeşil alanın ne anlama geldiği anlaşılamamış, bu durumda taşınmazın niteliği tam olarak belirlenmeden, hükme bu rapor esas alınarak, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Bu nedenle bu rapor, taşınmazın orman niteliğini belirlemede yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Kanun ile sadece Devlet Ormanları belirlenmiştir. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince, aynı Kanunun 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş; devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanun ile iadeye tâbi tutulmuş; iadenin koşulları bu Kanunda gösterilmiştir.
Mahkemece, 1954 ve 1980’li yıllara ait memleket haritaları ve bu haritaların yapımına esas alınan hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı eliyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin
ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3/3/2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, memleket haritasındaki yeşil alanın ne anlama geldiği kenarındaki işaretler de incelenerek açıklanmalı, hava fotoğraflarındaki koyu renkli alanların üzerindeki ağaçların cinsi, dağılımı ve yaşı tesbit edilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; müdahil Hazine temsilcisi ve davalı ... Yönetiminin temyiz itirazlarını kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 16.12.2013 günü oy birliği ile karar verildi.