
Esas No: 2015/1078
Karar No: 2016/8124
Karar Tarihi: 13.04.2016
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2015/1078 Esas 2016/8124 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
(İş Mahkemesi Sıfatıyla)
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacılar, .... ili Akdağmadeni ilçesinde davalıya ait ahır inşaatında çalıştıklarını, günlük yevmiyelerinin 85,00 TL olduğunu, ancak ücretlerinin eksik ödendiğini belirterek bakiye ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmişlerdir.
Davalı, muhtelif firmaların ihale alarak ahır yapım işini yaptıklarını, davacıları tanımadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davacılara ücretlerinin eksik ödendiğinin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre, yetkili mahkemenin hangi iş mahkemesi olduğu uyuşmazlık konusudur.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5 inci maddesi uyarınca, iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme geçerli değildir.
İş mahkemesinin görevi kapsamında bulunan bir dava, dava tarihinde davalının ikametgâhının bulunduğu veya işçinin işini yaptığı yerdeki iş mahkemesi veya iş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesinde açılmalıdır.
Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesi uyarınca, gerçek kişi yönünden yerleşim yeri, sürekli kalma niyetiyle oturulan yerdir. Gerçek kişi işverenin başka bir yerde yerleşmek niyetiyle oturduğu kanıtlanmadığı takdirde, kural olarak nüfusta kayıtlı olduğu yerin ikametgâh olarak kabulü gerekir. Aynı Yasanın 49 uncu maddesi gereğince, tüzel kişinin yerleşim yeri, kuruluş belgesinde başka bir hüküm bulunmadıkça, işlerinin yönetildiği yerdir .
Yetkili mahkemenin belirlenmesinde önemli olan işin yapıldığı işyeri tanımına, 5521 sayılı Yasada yer verilmemiştir. İşyeri, 4857 sayılı İş Kanununun 2 inci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, işveren tarafından mal veya hizmet üretmek amacıyla maddi olan ve olmayan unsurlar ile işçinin birlikte örgütlendiği birime işyeri denir. İşverenin işyerinde ürettiği mal veya hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim altında örgütlenen yerler (işyerine bağlı yerler) ile dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku, yıkanma, muayene ve bakım, beden ve mesleki eğitim ve avlu gibi diğer eklentiler ve araçlar da işyerinden sayılır. İşyeri, işyerine bağlı yerler, eklentiler ve araçlar ile oluşturulan iş organizasyonu kapsamında bir bütündür. Bir yer, ancak işin niteliği ve yürütümü bakımından işyerine bağlı bulunmaktaysa, o işyerinden sayılacaktır.
İş veya toplu iş sözleşmesinin tarafları, davalının yerleşim yeri ve işin yapıldığı yer dışındaki bir mahkemenin yetkili olduğuna dair düzenleme yapmaları, 5521 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin emredici nitelikteki son cümlesi gereğince geçersizdir.
İş mahkemesinin yetkisi kamu düzeni ile ilgili olduğundan, davalı tarafça süresinde yetki itirazı yapılmamış olsa bile, mahkeme tarafından bu husus kendiliğinden göz önünde bulundurmalıdır. Bir başka anlatımla hâkim, davanın her aşamasında yetki itirazını dikkate alabileceği gibi, kendisi de resen yetkisizlik kararı verebilir.
Somut olayda; davacıların ... ili .... ilçesinde işçi olarak çalıştıkları, davalının ikametgahının da .... ili olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacıların çalıştığı işyerinin ve davalının resmi ikametgahının Terme sınırları içinde olmaması nedeniyle Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin davaya bakmaya yetkili olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece dava dilekçesinin mahkemenin yetkisizliği nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken işin esasına girilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
Ayrıca davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, her davacının ücreti, çalışma süresi ve diğer hesap unsurlarının değişkenlik göstereceği dava konusu alacaklara hak kazanma olgusunun ayrı ayrı gözetileceği düşünülmeden her davacı için dava dosyasının tefriki ile yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması da isabetsizdir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 13/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.