Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/2617
Karar No: 2017/557
Karar Tarihi: 29.03.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2617 Esas 2017/557 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/2617 E.  ,  2017/557 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    Taraflar arasındaki “Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bursa 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.06.2014 gün ve 2013/537 E.-2014/388 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı Kurum vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 09.12.2014 gün ve 2014/20925 E., 2014/26720 K. sayılı kararı ile;
    "...1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
    2-Dava, davacının 20.04.2010-28.02.2011 tarihleri arasındaki dönemde Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptali ilişkindir.
    Mahkemece, davanın istem gibi kabulüne karar verilmiştir.
    Uyuşmazlık davacının 5510 Sayılı Yasanın 4/b-4 maddesi kapsamında tarımsal faaliyeti nedeni ile sigortalılığının 5510 sayılı Yasanın 4/a bendi kapsamında zorunlu sigortalı olarak çalışmasının başladığı 20.04.2010 tarihinde sona erip ermeyeceği noktasında toplanmaktadır.
    Gerçekten 1.10.2008 tarihinden önce yürürlükte bulunan 2926 sayılı Yasa uyarınca, Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, gerek 506 ve gerekse 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasanın 36 ve 10. maddesindeki şartların da gerçekleşmesi halinde 506 ve 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 5 ve 6.maddelerine göre tarım Bağ-Kur sigortalılığının 506 ve 1479 sayılı Yasalar kapsamındaki kısa süreli çalışmaların başlamasından bir gün önce sona ereceğinin ve bu çalışmaların sona ermesinden bir gün sonra başlayacağının gözönünde bulundurulması gerekir.
    1.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa"nın 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Yasa"nın 33. maddesi ile değiştirilen " Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi" başlıklı 53/1 maddesi; " Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı ” hususunu düzenlemiş olmakla, önce başlayan sigortalılığa üstünlük tanımıştır.
    Ancak 5510 sayılı Yasanın 53/1. maddesi 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Yasanın 33. maddesi ile değiştirilerek (b) bendi -2926 sayılı Yasa- kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi -506 sayılı Yasa- kapsamında sigortalılığın çakışması halinde (a) bendi kapsamındaki sigortalılığa geçerlilik tanınacağı şeklinde bir düzenleme getirilmiş olup, yasanın ilk halinde önce başlayan sigortalılığa üstünlük tanıyan 53/1. maddesi, 1.3.2011 tarihinde değiştirilerek, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalara geçerlilik tanınacağı şeklinde değiştirilmiş ve 6111 sayılı Yasanın Geçici 33. maddesi ile de bu değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağı ayrıca hüküm altına alınmıştır.
    Somut olayda; mevcut yasal düzenlemelere göre değerlendirme yapılmadığı ortadadır.
    Mahkemece yapılacak iş; 1.10.2008 ile 1.3.2011 tarihleri arasında yürürlükte bulunan 5510 sayılı Yasa"nın 5754 sayılı Yasa ile değişik 33. maddesi dikkate alınarak sonuca gitmekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, Tarım Bağ-Kur sigortalılık süresinin iptali istemine ilişkindir.
    Davacı 20.04.2010 ile 28.02.2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında geçen çalışmalarının Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu gerekçesiyle iptal edildiğini, oysa bu dönemde 5510 sayılı Kanunun 4/1-a (SSK) kapsamında çalıştığını, Kurumun 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a (SSK) kapsamındaki çalışmalarını iptal ederek emekliliğine engel olduğunu ileri sürerek 20.04.2010 ile 28.02.2011 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Kurum vekili davacının 20.04.2010-28.02.2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanunun 4/1-a maddesi kapsamında çalışmalarının gözüktüğünü ve herhangi bir iptal durumu olmadığını, bu nedenle davanın hukuki menfaat yokluğundan reddi gerektiğini, ayrıca işin esasına girilecekse davacının ihtilaflı dönemde 2926 sayılı Kanuna tabi tarımsal faaliyetinin ve buna ilişkin tevkifat kesintilerinin devam etmesi nedeniyle Kurum işleminde hata bulunmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece tevkifat suretiyle geriye dönük Tarım Bağ- Kur sigortalısı olarak tescillerde tevkifat bulunmayan yıllar için sigortalının sigortalı olma yönünde iradesini ortaya kayacak şekilde başvurusunun ya da prim ödemesinin bulunması şartı arandığını, davacının 4/1-a (SSK) kapsamında çalışmasının bulunduğu 20.04.2010- 28.02.2011 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescili olmadığı gibi bu dönemde sigortalı olmak için Kuruma başvurusu da bulunmadığı, adına yapılmış tevkifata göre geriye dönük hizmet talebinde bulunan davacıya sadece tevkifat bulunan yıllarda davalı Kurumun hizmet vermesi gerektiği, davalı Kurumun 5510 sayılı Kanunun 6111 sayılı Kanun ile değişik 53. maddesini uygulayarak davacının Tarım Bağ-Kur sigortalılığını 28.02.2011 tarihinde sonlandırdığı davacı adına tevkifat, prim ödemesi, tescil başvurusunun olmadığı ve 4/1-a kapsamında SSK’lı çalışmasının bulunduğu 20.04.2010-28.02.2011 tarihleri arasında davacıyı Tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil eden işlemin mevzuata aykırı olduğu ve tevkifat suretiyle geriye dönük Tarım Bağ-Kur hizmeti alan davacıya 5510 sayılı Kanun’un 53. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davacının 20/04/2010-28/02/2011 tarihleri arasındaki Tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptaline karar verilmiştir.
    Davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki karardaki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme hükmünü davalı Kurum vekili temyize getirmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 20.04.2010-28.02.2011 tarihleri arasında 5510 sayılı Kanun’un 6111 sayılı Kanun ile değişik 53. maddesi gereği Tarım Bağ-Kur sigortalısı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    Bilindiği üzere, 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununun “Sigortalılığın sona ermesi” başlıklı 6. maddesi;
    “Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan;
    a)Tarımsal faaliyette bulunanlar, tarımsal faaliyetlerine son verdikleri tarihte,
    b)Diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tâbi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce,
    Sigortalılıkları sona erer.”
    01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile 2926 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılarak, tarımsal faaliyette bulunanların sigortalılıkları 5510 sayılı Kanun ile düzenleme altına alınmıştır.
    5510 sayılı Kanunun 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanunun 2. maddesi ile değişik “Sigortalı sayılanlar” başlıklı 4. maddesi uyarınca;
    “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
    a)Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,
    b)Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
    1)Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
    2)Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,
    3)Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,
    4)Tarımsal faaliyette bulunanlar, ...
    sigortalı sayılırlar.”
    Kanun’un “1479 sayılı Kanuna ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 8. maddesi ise, “Kanunun 4"üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendine göre sigortalı sayılanların hak ve yükümlülüğü ise 7"nci maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre başlar.” düzenlemesi ile tarımsal faaliyette bulunanların sigortalılık başlangıçlarının anılan Kanunun 7. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre başlayacağını hükme bağlamıştır.
    Anılan maddenin atıfta bulunduğu ve “Sigortalılığın başlangıcı” başlıklı 7.madde;
    “Sigorta hak ve yükümlülükleri 4"üncü maddenin birinci fıkrasının;
    a) (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, meslekî eğitime veya (…) (1) staja başladıkları tarihten,
    b) (Değişik: 17/4/2008-5754/5 md.) (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan, gelir vergisi mükellefi olanlar ile şahıs şirketlerinden kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetlerinin başladıkları tarihten; sermaye şirketlerinden limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluklarınca tescil edildikleri tarihten; anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kuruluna seçildikleri tarihten; gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı oldukları tarihten; tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşlarınca veya kendilerince, bir yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten; köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten; 4"üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirtilenler için ise lisans belgesine istinaden fiilen çalışmaya başladıkları tarihten,
    c) (Değişik: 17/4/2008-5754/5 md.) (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için, göreve başladıkları veya bu Kanunun 4 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının (d) ve (e) bentleri kapsamındaki okullarda öğrenime başladıkları tarihten itibaren başlar.
    Birinci fıkranın (b) bendinin uygulanmasında, gelir vergisinden muaf olanlar ile tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanların kayıt ve tescil işlemleri ile ilgili olarak kanunla kurulmuş ilgili meslek kuruluşlarının görüşleri alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Öte yandan, 5510 sayılı Kanunun “Sigortalı sayılmayanlar” başlıklı 6. maddesi ile;
    Bu Kanuna göre sigortalı sayılanlardan;
    a)Tarımsal faaliyette bulunanlar, tarımsal faaliyetlerine son verdikleri tarihte,
    b)Diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tâbi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce sigortalılıkları sona erer.
    Sigortalılığı sona erenler, sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorundadırlar.
    Sigortalılık süresinin sona erme hali ise 5510 sayılı Kanunun 9. maddesinde düzenlenmiştir.
    Buna göre,
    “Kısa ve uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık;
    a) 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların, hizmet akdinin sona erdiği tarihten,
    b) 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların;
    1) Gelir vergisi mükellefi olanlar için, mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten,
    2) (Değişik: 17/4/2008-5754/7 md.) Gelir vergisinden muaf olanlar için, esnaf ve sanatkâr sicili kaydının silindiği veya 6"ncı maddenin birinci fıkrasının (k) bendi kapsamına girdiği tarihten,
    3) (Değişik: 17/4/2008-5754/7 md.) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı alt bendi kapsamına girenlerden, şahıs şirketlerinden kolektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetlerinin sona erdiği tarihten, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının, şirketin ticaret sicil memurluğundan kaydının silindiği tarihten, limited şirket ortaklarından hisselerinin tamamını devreden sigortalıların, hisse devrinin yapılmasına ortaklar kurulunca karar verildiği tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kurulu üyeliklerinin sona erdiği tarihten, iflas veya tasfiye durumu ile münfesih duruma düşen şirketler için ortağın talep etmesi halinde, mahkeme kararı ile iflasın, tasfiyenin açılmasına, ortaklar kurulu kararı ile tasfiyenin başlamasına veya şirketin münfesih duruma düşmesine karar verildiği, ortakların talepte bulunmaması halinde, mahkemece iflasın kapatılmasına karar verildiği, tasfiyesi sonuçlanan şirketlerin ortaklıklarının ise tasfiye kurulu kararının ticaret sicili memurluğunca tescil edildiği tarihten,
    4) (Mülga: 17/4/2008-5754/7 md.)
    5) (Değişik: 13/2/2011-6111/28 md.) Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için, tarımsal faaliyetinin sona erdiği veya 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (ı) bendi uyarınca muafiyet kapsamına girdiği yahut 65 yaşını doldurması nedeniyle talepte bulunduğu tarihten itibaren sona erer.
    Birinci fıkranın (a), (c) ve (d) bentlerine göre sigortalılığı sona erenlerin durumları işverenleri tarafından, (b) bendinde belirtilen şekillerde sona erenlerin durumları ise kendileri ve sözü edilen bentte belirtilen faaliyetin sona erme halinin bildirildiği kuruluşlar veya vergi daireleri tarafından, en geç on gün içinde Kuruma bildirilir. Bu kişilerin meslek kuruluşlarına ya da vergi dairelerine olan yükümlülüklerini yerine getirmemiş olmaları, sigortalılığın sona ermesine ilişkin belge ya da bilginin verilmesine engel teşkil etmez. (Ek cümle: 13/2/2011-6111/28 md.) Vergi dairelerince vergi mükellefiyetinin sona erdiğine ilişkin yapılacak bildirimlerde bu süre vergi mükellefiyeti terk işleminin tesis tarihinden itibaren iki ayı geçmemek üzere vergi mükellefinin işi bırakma işlemlerinin vergi dairelerince tekemmül ettirildiği tarihten başlar.
    Birinci fıkranın (e) bendine göre sigortalılığı sona erenler ile 8"inci maddenin birinci fıkrasının (c) bendine göre bildirimi yapılan sigortalıların, sigortalılığının sona ermesine ilişkin bildirimleri, üç ay içinde Kuruma yapılır.”
    Ayrıca sosyal güvenlik sistemimizde çifte sigortalılık mümkün olmayıp, bu açıdan ve somut olay bakımından 5510 sayılı Kanun’un 53. maddesinin değerlendirilmesi gerekmektedir: 5510 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun’un 53. maddesi şu şekilde düzenlenmiştir:
    Sigortalılık hallerinin birleşmesi
    Madde 53- (Değişik birinci fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.
    (Ek fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.
    (Ek fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) İsteğe bağlı sigortalı olanların 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına tabi olacak şekilde çalışmaya başlamaları halinde, bu Kanunun 51 inci maddesinin üçüncü fıkrası saklı kalmak kaydıyla isteğe bağlı sigortalılık hali sona erer.
    Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.
    Sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir…
    5510 sayılı Kanun’un 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı Kanun’un 33. maddesi ise şu şekilde değiştirilmiştir:
    Madde 53- (Değişik birinci fıkra: 13/2/2011-6111/33 md.) Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, sigortalılık hallerinin çakışması nedeniyle Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılığı esas alınanlar, yazılı talepte bulunmak ve Kanunun 82 nci maddesine göre belirlenen prime esas kazanç alt sınırı ve üst sınırına ilişkin hükümler saklı olmak kaydıyla, esas alınmayan sigortalılık statüsü kapsamında talep tarihinden itibaren prim ödeyebilirler. Bu şekilde ödenen primler; iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar yönünden, Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde, kısa vadeli sigorta kollarından sağlanan diğer yardımlar ile uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan yardımlar yönünden ise Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık statüsünde değerlendirilir. Bu fıkra hükümlerine göre ödeme talebinde bulunulduğu halde ait olduğu ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen primlerin ödenme hakkı düşer. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt bendi ile aynı maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki diğer sigortalılık statülerine aynı anda tabi olacak şekilde çalışılması durumunda, (b) bendinin (4) numaralı alt bendi dışındaki diğer sigortalılık durumu dikkate alınır.
    (Ek fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.
    (Ek fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) İsteğe bağlı sigortalı olanların 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamına tabi olacak şekilde çalışmaya başlamaları halinde, bu Kanunun 51 inci maddesinin üçüncü fıkrası saklı kalmak kaydıyla isteğe bağlı sigortalılık hali sona erer.
    Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık halleri ile 5 inci maddenin (a) ve (e) bentlerine tâbi sigortalılık hallerinin çakışması halinde, 4 üncü madde kapsamında sigortalı sayılır ve birinci fıkra hükmü uygulanır.
    Birinci fıkra hükmü saklı olmak üzere sigortalının, bu madde hükmüne göre sigortalı sayılması gereken sigortalılık halinden başka bir sigortalılık hali için prim ödemiş olması durumunda, ödenen primler birinci fıkraya göre esas alınan sigortalılık hali için ödenmiş ve esas alınan sigortalılık halinde geçmiş kabul edilir.
    (Değişik fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ilk defa sigortalı sayılanlardan 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinden birden fazlasına tabi olarak çalışmış olanların yaşlılık aylığı bağlanma taleplerinde, en fazla sigortalılığın geçtiği sigortalılık hali, hizmet sürelerinin eşit olması ile malûllük ve ölüm halleri ile yaş haddinden resen emekli olma, süresi kanunla belirlenen vazifelere atanma veya seçilme ve bağlı oldukları sigortalılık halinin kanunla değiştirilmesi durumunda ise son sigortalılık hali esas alınır.
    Açıklanan mevzuat hükümleri gözetildiğinde, 01.10.2008 tarihinden itibaren tarımsal faaliyette bulunanların, 5510 sayılı Kanun’un 4/b-4. maddesi kapsamında zorunlu sigortalı oldukları dönem açısından 5510 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değiştirilen " Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi" başlıklı 53/1 maddesi; " Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde, öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılacağı ” düzenlemenin uygulanması gerektiği, 5510 sayılı Kanun’un 53/1. maddesi 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değiştirilerek (b) bendi -2926 sayılı Kanun- kapsamındaki sigortalılık ile (a) bendi -506 sayılı Kanun- kapsamında sigortalılığın çakışması halinde (a) bendi kapsamındaki sigortalılığa geçerlilik tanınacağı şeklinde düzenlemenin ise ancak yürürlüğe girdiği tarihten sonraki dönemler yönünden uygulanacağı anlaşılmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında Özel Dairenin bozma kararından sonra 04.04.2015 tarihli 6645 sayılı Kanun’un 56. maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a eklenen ve 23.04.2015 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 63. maddesinin değerlendirilmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ve bozma ilamına bu hususunda eklenmesi gerektiği vurgulanmıştır.
    5510 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 63. maddesi ile “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlarla tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan, Kuruma kayıt ve tescilleri yapıldığı hâlde, bu maddenin yayımlandığı ayın sonu itibarıyla 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunanların, bu sürelere ilişkin prim borçlarını, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden ay başından itibaren üç ay içinde ödememeleri veya ilgili kanunları uyarınca yapılandırmamaları hâlinde, prim ödemesi bulunan sigortalıların daha önce ödedikleri primlerin tam olarak karşıladığı ayın sonu itibarıyla, prim ödemesi bulunmayan sigortalıların ise tescil tarihi itibarıyla sigortalılığı durdurulur. Durdurulan süreler sigortalılık süresi olarak değerlendirilmez ve bu sürelere ilişkin Kurum alacakları takip edilmeyerek bunlara Kurum alacakları arasında yer verilmez. Sigortalılıkları durdurulanlardan bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında çalışmaya devam edenlerin sigortalılıkları bu maddenin yayım tarihini takip eden ay başı itibarıyla yeniden başlatılır" şeklinde düzenleme getirilmiştir.
    Somut uyuşmazlık incelendiğinde, davacının 11.04.2013 tarihli tevkifat kesintilerine göre hizmet talep ettiği dilekçesine istinaden Kurum tarafından 01.09.2007 ile 28.02.2011 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur (5510 sayılı Kanun’un 4/1-b) sigortalılık kapsamına alındığı, davacının 20.04.2010 tarihinden sonra 5510 sayılı Kanunun 4/1-a bendi kapsamında çalışmaya başladığı, 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a bendi kapsamında çalışması ile 4/1-b bendi kapsamında çalışmalarının aynı döneme denk geldiği anlaşılmaktadır.
    Yukarıda belirtilen bilgiler ışığında mahkemece yapılacak iş öncelikle 5510 sayılı Kanun’a eklenen Geçici 63. maddesi gereği davacının Kurumdan Tarım Bağ-Kur sigortalılığa ilişkin olarak yaptığı prim ödemelerinin karşıladığı sigortalılık süresi belirlenerek, 31.05.2015 tarihi itibarı ile 12 ay ve daha fazla süreye ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığını belirlemek, prim borcu var ise sigortalılığı o tarih itibariyle durdurmaktan ibarettir. Kurum tarafından davacının iptali talep edilen dönem yönünden prim borcunun bulunmadığının bildirilmesi durumunda ise 5510 sayılı Kanun’un 17.04.2008 tarihli 5754 sayılı Kanun’un 33. maddesi ile değiştirilen "Sigortalılık Hallerinin Birleşmesi" başlıklı 53/1 maddesi gereği önceden başlayan sigortalılığa üstünlük tanımaktır.
    O halde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına, bozma ilamında gösterilen ve yukarıda açıklanan ilave nedenlerle uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı ... Başkanlığı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı BOZULMASINA, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 29.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi