(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/8322 E. , 2013/11573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1966 yılında yapılan kadastro sırasında ...Köyü, 547 parsel sayılı 4812,50 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden ... ve arkadaşları adlarına tesbit edilmiş; Orman Yönetimi tarafından tapulama tutanağına itiraz edilmiş, komisyon tarafından taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu gerekçesiyle tapulama tesbitinin iptali ile tapulama harici bırakılmasına karar verilmiştir. Davacı gerçek kişi vekili 27/06/2011 havale tarihli dava dilekçesi ile Özbağı Beldesinde bulunan 547 parsel nolu taşınmazı müvekkilinin 40-50 yıldan beri malik sıfatıyla davasız ve fasılasız olarak ekip biçtiğini belirterek taşınmazın müvekkili adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapulama komisyonunca orman olduğu gerekçesiyle tapulama harici bırakılan taşınmazın tescili isteminden kaynaklanmaktadır.
Mahkemece, her nekadar taşınmazın tapulama komisyonunca orman olarak tapulama harici bırakıldığı ve daha sonra orman tahditi yapılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş ise de; yapılan inceleme ve araştırma hüküm vermeye yeterli değildir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı resmî olarak sorulup saptanmamıştır. Dava orman niteliği ile tapulama harici bırakılan taşınmazın tescili davası olmasına rağmen, M.K."nun 713/4. maddesi gereğince; ""Davanın konusu, mahkemece, gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunmalı"" hükmü gözönünde bulundurularak usûlünce gerekli ilânlar yaptırılmamış, komşu 1160-1668 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları, dayanak belgeleri, tapu kayıtları, tescil davası sonucu oluşmuş iseler dava dosyaları getirtilip keşifte uygulanmamış, dava konusu yeri nasıl niteledikleri belirlenmemiştir.
Yörede 1966 yılında yapılan genel arazi kadastoru sonucunda tarla olarak gerçek kişiler adına tesbit gören 547 parsel sayılı taşınmaza Orman Yönetiminin itirazı üzerine 1970 yılında kadastro komisyonunca orman niteliğiyle tesbit harici bırakıldığı anlaşılmaktadır. H.G.K.’nun 24/10/2001 gün ve 2001/8-964-751; 13/02/2002 gün ve 2002/8 – 183 – 187, 2004/8-15-7, 2004/8-242-292 ve 20. H.D.’nin 2008/20-214-241 sayılı kararları ile kadastro (tapulama) komisyonlarınca orman sayılarak tesbit harici bırakılan yerler, orman kadastrosunun kesinleştiği güne kadar orman sayılacağından, kesinleşme tarihine kadar sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyecektir. Ancak, bu tarihten sonra sürdürülen zilyetlik ise davacı yararına hak doğurabilecektir. Genel uygulama bu yönde olmakla birlikte, kadastro veya tapulama çalışmaları sırasında, paftasında orman belirtmesi yapılacak tesbit dışı bırakılan yerlerin, resmî belge ve bilgilerden yararlanmak suretiyle yapılacak araştırma sonucu öncesi itibariyle orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi ve mevcut fiilî durum itibariyle de orman
olmadığı ve çevre ziraat arazileri ile de bütünlük arzeden yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, yukarıda belirtilen kuralın uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, bu türden yerlerin 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi kapsamında imar ve ihya edilmesi ve olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı süresinin tamamlanması ile de kazanılması mümkündür.
20.03.2012 tarihli keşif sonucu alınan orman bilirkişi raporu ile, çekişmeli taşınmazın (A) harfi ile işaretli bölümünün 1958 tarihli memleket haritasında ve dayanağı hava fotoğraflarında beyaz renkli açık alanda tarım arazi niteliğinde olduğu belirtildiği de gözönünde bulundurularak,
Mahkemece öncelikle M.K."nun 713/4. maddesi gereğince; ""Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunmalı"", dava konusu taşınmazların bulunduğu köyde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak yapıldı ise; işe başlama, çalışma ve askı ilân tutanakları ile kesinleşmiş orman tahdit haritası ile eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı, komşu 1160-1668 parsel sayılı taşınmazların kadastro tutanakları, dayanak belgeleri, tapu kayıtları, tescil davası sonucu oluşmuş iseler dava dosyaları ilgili yerlerden getirtilip önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman yüksek mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Kanunun 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Kanunun 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu yapılmış ise orman kadastrosuna ilişkin orman kadastro haritası ile irtibatlı kroki cizdirilmeli ve yine, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazların konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Yukarıda yazılı şekilde yapılacak araştırmada taşınmazın orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez öncesinin ne olduğu, imar ve ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanılıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddî olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmazlar başında dinlenecek taraf tanıklarından sorulmalıdır.Ziraatçi bilirkişiden; mahkemenin keşif tutanağına geçen gözlemini yansıtır, taşınmazların niteliğini belirtir, taşınmazlar üzerindeki bitki örtüsünün cins, yaş ve sayılarını gösterir, imar ve ihyanın ne zaman başlayıp ne zaman tamamlandığı hususunda ayrıntılı, gerekçeli rapor alınmalı, 3402 sayılı Kanunun 14/1. maddesinde yazılı 40 ve 100 dönüm kısıtlama araştırmasının aynı maddenin 3/7/2005 tarihli ve 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu ile değiştirilen 14/2. maddesi hükümleri gözönünde bulundurularak adına tescil kararı verilecek kişi ya da kişiler ile diğer mirasçılar ve onların miras bırakanları yönünden aynı çalışma alanı içerisinde belgesizden zilyetliğe dayalı olarak tesbit ve tescil edilen taşınmaz olup olmadığı, varsa cinsi, parsel numaraları ve miktarı, tapu ve ilgili kadastro müdürlüklerinden ve yine, aynı kişiler tarafından açılan tescil davası olup olmadığı hukuk mahkemesi yazı işleri müdürlüklerinden ayrı ayrı sorularak gerektiğinde tesbit tutanak örnekleri ve tapu kayıtları ya da tescil dava
dosyaları getirtilip incelenmeli, dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı konusunda (5403 sayılı Kanunun 3/j maddesi ile Taşınmaz Malların Sınırlandırma tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin değişik 10. maddesinin ikinci fıkrası hükümlerine göre, sulu tarım arazisi: tarım yapılan bitkilerin büyüme devresinde ihtiyaç duyduğu suyun, su kaynağından alınarak yeterli miktarda ve kontrollü bir şekilde karşılandığı araziler olarak açıklandığından) ziraat mühendisinden kanunun amacına uygun rapor alınmalı, bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme, araştırma ve hatalı gerekçelerle yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.