17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/12177 Karar No: 2015/10962 Karar Tarihi: 20.10.2015
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2015/12177 Esas 2015/10962 Karar Sayılı İlamı
17. Hukuk Dairesi 2015/12177 E. , 2015/10962 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul 24. Asliye Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 13/05/2015 NUMARASI : 2014/387-2015/160
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı Ahmet hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı ve hakkındaki takipleri sonuçsuz bırakmak için davalı eşinden muvazaalı olarak boşanarak dava konusu taşınmazı boşanma protokolü gereğince devrettiğinden, bu devire ilişkin tasarrufun iptaline karar verilmesini istemiştir. Davalı Fatma vekili, müvekkili ile diğer davalı borçlunun uzun yıllardır ayrı yaşadığını, anlaşmalı boşanmadan önce 2010 yılında da çekişmeli boşanma davası açıldığını o tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerini, borçlunun mali durumunu müvekkilinin bilmediğini ve haksız açılan davanın reddini savunmuştur. Davalı borçlu vekili, aciz belgesinin olmadığını, 2009 dan beri davalıların ayrı yaşadıklarını belirtmiştir. Mahkemece, toplanan delillerden davalıların borcun doğumundan önceki tarihlerden itibaren ayrı yaşadıkları, aralarında eskiden beri geçimsizlik olduğu, anlaşmalı boşanmaya karar verildiği ve boşanma tazminatı olarak dava konusu taşınmazın devrinin kararlaştırıldığı, yapılan işlemlerin alacaklıdan mal kaçırma amacı ile yapıldığı ispatlanmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davasına ilişkindir. 1-Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla
o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Tasarrufun iptali davasını elinde geçici veya kesin aciz belgesi bulunan alacaklı açabilir (İİK.m.277). Bu husus, dava şartı olup, hâkim görevi gereği doğrudan gözetmek zorundadır. Somut olayda, dava dayanağı takip dosyasından yapılmış bir haciz olmadığı gibi borçlunun aciz durumu da ortaya konulmamıştır. Bu durumda, davanın ön koşul yokluğundan reddine gerekirken, aksi düşüncelerle esastan reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla doğru olduğundan davacı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davanın ön koşul yokluğundan reddi gerektiğinden karar tarihindeki AAÜT"nin 7/2.maddesi gereğince maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir. Mahkemece nispi vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden, 6100 Sayılı HMK"nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK"nin 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 5.bendindeki "57.984,00 TL" ibaresinin silinerek yerine "1.320,00 TL "ibaresinin yazılmasına hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.