13. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/4615 Karar No: 2020/2892 Karar Tarihi: 26.02.2020
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2017/4615 Esas 2020/2892 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2017/4615 E. , 2020/2892 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü. KARAR Davacı, davalı ile aralarında imzalanan tüketici kredi sözleşmesinden doğan borcunu davalının ödememesi üzerine hesabın kat edilerek ihtarname gönderildiğini; ancak borcun ihtarnameye rağmen ödenmemesi sebebi ile başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20"dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı, dosyaya savunma ve delil ibraz etmemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile borca yapılan itirazın 5.808,51-TL"lik kısmının iptaline, bu kısım üzerinden % 20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir. Dava, tüketici kredisinden kaynaklanan borcun taksitlerinin ödenmemesi sebebi ile başlatılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 4077 sayılı Yasanın 10/3 maddesi gereği muacceliyet şartının gerçekleşmesi için; muacceliyetin sözleşmede kararlaştırılmış olması, kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması, tüketicinin birbirini izleyen en az 2 taksidi ödememesi ve en az 1 hafta süre verilerek muacceliyet uyarısında bulunulması gerekmektedir. Mahkemece, bilirkişi raporu dikkate alınarak kat ihtarının davalının adresten taşınması nedeniyle iade edildiği ve bu durumda davalının yalnızca icra takip tarihine kadar ödenmeyen taksitleri nedeni ile sorumlu olduğu kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, İİK.nun 68/b maddesi gereğince (31.07.2003 tarihinden sonra gönderilecek hesap özetlerinde uygulanması gereken) sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur.Yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese (bila tebliğ olsa bile) ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinin 14. maddesi gereğince; müşteri, sözleşmede bildirdiği adresini değiştirirse kredi verene derhal yeni adresini bildirmeyi taahhüt eder. Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalının sözleşme ve yasa hükümleri çerçevesinde adres değişikliğini davacıya bildirmemesi karşısında kat ihtarının davalıya usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini kabul etmek, bu bağlamda davacı vekilinin sonuca etkili itirazlarını da karşılayan içinde bankacılık hukukunda uzman bilirkişinin de bulunduğu bilirkişi kurulundan yeniden rapor almak ve sonucuna göre karar vermek gerekirken hatalı düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.