Esas No: 2022/1873
Karar No: 2022/3860
Karar Tarihi: 21.04.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/1873 Esas 2022/3860 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, kullanım kadastrosuna itiraz nedeniyle açılmıştır. Davacı, davalıların kök murisine ait olan taşınmazın kendilerine ait olduğunu ve davalıların zilyetliği olmadığını iddia etmektedir. Mahkeme, dava konusu taşınmazın tüm mirasçılar tarafından ortaklaşa zilyet edildiğini ve kadastro tespitinin objektif olmadığını tespit etmiştir. Karar, ilk derece mahkemesi tarafından kısmen kabul ve kısmen reddedilmiş, istinaf başvurusu ise reddedilmiştir. Temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararı da onanmıştır.
6100 sayılı HMK'nin 370. maddesi uyarınca yapılan incelemede, uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ve kanun maddeleri açıklanmamıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Kullanım Kadastrosuna İtiraz
MAHKEMESİ : Sinop Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasında Sinop Kadastro Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olup, bu kez davalı ... Tatlıcı vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, Sinop İli Merkez İlçesi ... Köyü 105 ada 3 parsel sayılı taşınmazda yapılan kadastro çalışmaları sonucunda Hazine adına orman sınırı dışına çıkarıldığını ve parselin 31.12.2011 tarihinden önce olmak suretiyle 2000 yılından beri ... oğlu ...'nın kullanımında olduğunu ve parsel içinde bulunan kargir bina ve ahırın eşit hisseler ile ... ve müvekkili olan davacı ...'ya ait olduğunun belirtildiğini, 2/B çalışma alanı askı cetvelinin 10.03.2020 tarihi itibariyle ilan edildiğini, davacı ...'nin davalılardan ...'in yeğeni olduğunu, dava konusu taşınmazı tarafların kök murisi, yani ...'nin dedesi ve davalı ...'in babası olan ...'nın zilyetliğinde iken, muris ...'nın ölümü üzerine 1966 yılında davacı ...'nin babası olan ...'in zilyetliğine geçtiğini, ...'nın da 1975 yılında taşınmaz üzerine ahşap bir ev yaptırdığını, o dönemlerde davalı ...'in Almanya'da işçi olarak çalıştığını, taşınmaz ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, muris ...'nın 1994 yılında ölümü üzerine çocukları arasında yapılan fiili taksim sonucu dava konusu taşınmaz davacının zilyetliğine geçtiğini, 1997 yılında taşınmaz üzerindeki ahşap ev yanınca davacının betonarme bina inşaatına başladığını ve inşaatı belirli bir seviyeye getirdiğini, ancak maddi gücü yetmediği için inşaata devam edemediğini ve amcası olan davalı ...'in kendisine maddi destekte bulunduğunu, inşaatın geri kalan kısmını davacı ile davalı ...'in beraber tamamladıklarını, inşaatın 2002 yılında bittiğini, 1994 yılından 2002 yılına kadar taşınmazın zilyedinin yine davacıda olduğunu, 2002 yılında davalı ...'in Almanya'dan Türkiye'ye dönünce binaya da maddi olarak destek olduğundan dolayı ve davacı amcasının yaptığı desteği geri iade edemediğinden dolayı evin amcası ile birlikte müşterek olması teklifinde bulunduğunu ve davalı ...'in de bu teklifi kabul ederek Sinop Noterliği'nin 11.11.2002 tarihli ve 11090 yevmiye nolu sözleşmesi ile evin müşterek olduğunun karalaştırıldığını, taşınmaz üzerindeki ahır ve samanlığın yine davacı ... tarafından yaptırıldığını, ...'in Türkiye'de olduğu süre içinde de bazen köydeki evde bazen de Sinop Merkez'de bulunan evinde kaldığını, davalı ...'in dava konusu taşınmaz üzerindeki sadece müşterek evi kullandığını, ahır, samanlık ve arazi üzerinde hiçbir zilyetliğinin bulunmadığını, davacı ...'nin ise 1994 yılından beri arazi üzerinde nizasız fasılasız malik sıfatı ile zilyet olduğunu, kimi zaman araziyi kendisinin ekip biçtiğini, kimi zaman da kiracıya verdiğini, genellikle de davacı ...'nin kız kardeşinin bu araziyi ekip biçtiğini, davalı ...'in ise arazi üzerinde hiçbir zilyetliğinin ve fiili tasarrufu bulunmadığını, sadece sözleşmede belirtilen binanın müşterek olduğu ifadesinin bile davacı ...'nin arazi üzerinde zilyet olduğunu ispatladığını, bina arazi üzerinde olduğuna göre ...'nın arazide herhangi bir ... veya zilyetliği olmadığının değerlendirilmesinin kabul edilebilir bir durum olmadığını, bu durumun davacı tarafından kadastro elemanlarına defalarca anlatıldığı halde dikkate alınmadığını, arazi üzerinde davalı ...'in hiçbir zilyetliği olmamasına karşın evin müşterek olması sebebiyle davacı ...'nin taşınmazda kendisinin 1/2 oranında zilyet olarak tespitini talep ettiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmaz için yapılmış olan 2/B çalışma alanı askı ilan cetvelindeki beyanlar hanesinin iptali ile arazi ve arazi üzerindeki betonarme binanın 1/2'sinin davacı ...'nın, 1/2 'sinin davalı ...'nın kullanımında olduğunun ve samanlık ile ahırın sadece davacının kullanımında olduğunun tespiti ile askı ilan cetvelindeki beyanlar hanesine yazılmasına karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Birleşen dosya davacıları vekili dava dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın 12.02.1964 tarihli ekli tapu kaydından görüleceği üzere tarafların kök murisi ...' ya ait iken ölümü üzerine çocukları ..., ... ve ... tarafından ortaklaşa olarak kullanılmaya başlandığını, iş bu taşınmazın kadastro tespiti yapılana dek her üç varis tarafından ortak olarak ve kök muris adına malik sıfatı ile kullanılageldiğini, kök murisin davacıların 06.11.2017 tarihinde vefat eden murisleri ... ile davalı ...'nın babası, diğer davalı ...'nın ise dedesi olduğunu, davaya konu taşınmazda davalılar ile davacıların babası ... ve onun 2017 ölümü sonrası bizzat davacıların kendileri meyve toplamak, taşınmazın bakımı, temizlenmesi, sürülmesi, ilaçlanması, ekilmesi, içilmesi konusunda bizzat çalışmak ve ayrıca kiraya vermek suretiyle zilyet ettiklerini, taşınmaz üzerindeki dededen kalan eski ahşap bir ev bulunmakta iken iş bu evin yandığını, evin yerine yapılan ev ve diğer muhdesatların tüm mirasçılar tarafından ortak masraf ve emekle yapıldığını, davacılar ve davalıların tespit tarihine dek mirasçı sıfatı ile ve kök murisleri ad ve hesabına ortaklaşa zilyet ettiklerini, gerçeğe aykırı şekilde yapılan kadastro tespiti yasaya aykırı olduğu gibi objektif de olmadığını, müvekkillerinin anlatımlarına göre kadastro tespitinde beyanları esas alınan kadastro bilirkişisi ve muhtarın bizzat davalılardan ...'nın kayınbiraderi olduğunu, bu nedenle kadastro işleminin gerçeğe ve mevzuata aykırı tutulduğunu ileri sürerek, tespitin iptaline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; asıl dava ve birleşen davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hükme karşı davalı ... vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ve iş bu karar, davalı ... vekilince temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine göre yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nin 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 80.70 TL peşin harcın onama harcına mahsubuna, 21.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.