17. Hukuk Dairesi 2015/11307 E. , 2015/10926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Düzce 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/06/2013
NUMARASI : 2012/368-2013/323
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı borçlu A.. G.."ün alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazı 14.8.2009 tarihinde davalı M.. A.."a sattığını belirterek davalılar arasındaki satış tasarrufunun iptali ile tapunun eski hale getirilmesini talep etmiştir.
Davalı borçlu A.. G.. vekili, dava konusu taşınmazın borçtan önce 17.3.2009 tarihinde dava dışı H G"e, onun tarafından da 14.8.2009 tarihinde davalı Mehmet"e satıldığını, davacı hakkında tefecilik suçu nedeniyle açılan davanın derdest olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı M.. A.. ile vekili, dava konusu taşınmazı iyiniyetli 4.kişi olarak dava dışı H G"den 58.000 TL bedelle aldıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia,savunma, toplanan delillere göre dava konusu tasarrufun muvazaalı olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir.Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.
Somut olayda, mahkemece davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Dava konusu taşınmaz 17.3.2009 tarihinde borçlu A.. G.. tarafından dava dışı kardeşi H Ge,
onun tarafından da 14.8.2009 tarihinde davalı borçlunun dayısının oğlu davalı M.. A.."a satılmıştır.Bu durumda öncelikle İİK"nun 282.maddesi gereğince dava dışı H. G.ün davaya dahil edilmesi, dava dilekçesinin kendisine tebliği ile taraf teşkilinin sağlanması, bildireceği delillerin toplanması dava konusu 17.3.2009 ve 14.8.2009 tarihli tasarrufların yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereğince İİK 278,279 ve 280 maddeler gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmadan kurulan hüküm isabetli görülmemiştir.
Kabule göre de; davalı 4.kişi M.. A.., davalı borçlu A.. G.."ün dayısının oğlu olduğundan borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişiler olduğunun kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kabule göre de davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 20/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.