7. Hukuk Dairesi 2015/6283 E. , 2016/8110 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalı işyerinde kurye olarak çalıştığını, iş akdinin davalı tarafından sebep gösterilmeksizin ve alacakları ödeneceği söylenerek haksız ve geçersiz şekilde feshedildiğini bildirerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bazı işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne verilmiştir.
Taraflar arasında davacının iş akdinin ne şekilde feshedildiği ve buna bağlı olarak davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda davacı iş akdinin davalı tarafından feshedildiğini iddia etmiş, davalı ise davacının işçi olarak çalışırken kendi isteğiyle işveren ile acentelik sözleşmesi imzalayarak kendi adına acente olarak çalışmaya başladığını iş akdinin bu şekilde son bulduğunu savunmuş, mahkemece iş akdinin davalı tarafından haklı nedenle feshedildiğinin ispatlanamadığı kabul edilmiştir. Dosyada bulunan SGK hizmet cetveli kayıtları ve taraflar arasında yapılan bazı yazışmalara ait belgere göre davacının iş akdinin 13.04.2010 tarihinde son bulduğu ve 28.04.2010 tarihinde taraflar arasında acentelik sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafından davalıya hitaben kendi el yazısı ile yazılan 23.03.2011 tarihli dilekçede ise acente sahibi olduğunu bildirdiği anlaşılmaktadır. Bunun anlamı davacının iş akdinin davalı ile acentelik ilişkisi kurulmak üzere sonlandığıdır. Bu nedenle iş akdinin davalı tarafından feshedilmesi söz konusu olmayıp, davacı kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamaz. Mahkemece bu husus gözetilmeksizin kıdem ve ijhbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
3-Taraflar yararına hükmedilen avukatlık ücretlerinin doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Karar tarihi olan 2014 yılında yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinin 1. ve 2. fıkralarında konusu para veya para ile değerlendirilebilen davalarda vekalet ücretinin ne şekilde belirleneceği belirtilmiş olup; buna göre maddede belirtilen istisnalar hariç avukatlık ücretinin kabul veya reddedilen miktarlar üzerinden nispi olarak hesaplanacağı, fakat hesaplanan bu miktarın Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında olamayacağı gibi kabul veya reddedilen miktarları da geçemeyeceği açıktır.
Karar tarihinde yürürlükte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre iş mahkemelerinde görülen davalar için kabul veya reddedilen miktarı geçememek üzere hükmedilecek avukatlık ücreti 1.500,00 TL nin altında olamaz. Buna rağmen davacı yararına 1.220,98 TL avukatlık ücreti hükmedilmiş olması hatalıdır. Davalı yararına hükmedilecek vekalet ücreti hesaplamasında ise fazla mesai yönünden yapılan 1/3 oranındaki hakkaniyet indirimi dikkate alınmadan hesaplama yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda davada reddedilen miktar yıllık izin yönünden 50,55 TL"dir. Yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde davalı yararına reddedilen miktar olan 50,55 TL avukatlık ücretine hükmetmek gerekirken 500,00 TL avukatlık ücretine hükmedilmesi hatalıdır. Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin taraflar yararına vekalet ücretinin hatalı şekilde belirlenip hüküm altına alınması doğru olmayıp bozma nedenidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının taraflara iadesine, 13.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.