Esas No: 2021/4323
Karar No: 2021/841
Karar Tarihi: 24.03.2021
Danıştay 2. Daire 2021/4323 Esas 2021/841 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
İKİNCİ DAİRE
Esas No : 2021/4323
Karar No : 2021/841
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, dilekçede yazılı nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması isteminden ibarettir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava Konusu İstem : Dava; İstanbul ili, .. ilçesi, … Mahallesi, … Sokak No:… adresinde kebap salonu olarak işletilen yerin işletmecisi olan davacının, anılan işyerinin, yol ve umuma açık yerlerde halkın geliş ve geçişini engelleyecek şekilde işgalde bulunulduğundan bahisle 1608 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca 3 gün süreyle faaliyetten men edilmesine ve adına 182,00.-TL para cezası uygulanmasına ilişkin … günlü, … sayılı işlemin, işyerinin üç gün süreyle faaliyetten men edilmesine ilişkin kısımının iptali istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti : Danıştay (Kapatılan) Onyedinci Dairesinin 24/02/2016 günlü, E:2016/546, K:2016/1189 sayılı bozma kararına uyularak verilen … İdare Mahkemesinin … günlü, E:…, K:… sayılı temyize konu kararıyla; davacı şirket tarafından "umuma mahsus yol ve kaldırıma masa sandalye koymak suretiyle işgal etme" eyleminin, kapatma işleminin tesis edildiği 21/05/2013 tarihine kadar bir kez yapıldığı ve bu aşamada eylemin sürekli hale geldiği sonucuna varılamayacağından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından; davalı idarenin kamu düzeninin ve genel sağlığın korunması amacıyla hukuka uygun olarak alınmış her türlü emre aykırı davranışlara karşı yaptırım uygulayabileceği, yasaklanmış bir eylem hakkında verilen faaliyetten men kararının o fiilin yasaklanması olarak değil, o fiilin yürütülmesine esas işyerinin kapatılması yönünde yorumlanması gerektiği, aksi şekilde yasaklı eylemin yasaklanması gibi anlamsız bir sonucun ortaya çıkacağı, dava konusu işlemin usul ve yasaya uygun olduğu, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN CEVABI : Cevap verilmemiştir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İkinci Dairesince; Danıştay Onuncu Dairesi tarafından, Danıştay Başkanlık Kurulunun 18/12/2020 günlü, K:2020/62 sayılı kararının "Ortak Hükümler" kısmının 6. fıkrası uyarınca, ayrıca bir gönderme kararı verilmeksizin Dairemize iletilen dosyada, Tetkik Hâkimi'nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıya ait işyerinde 02/05/2013 tarihinde yapılan kontrolde, işyerinin karşısında bulunan yol ve kaldırıma masa ve sandalye konulmak suretiyle umuma mahsus yerlerin işgal edildiği tespit edilerek bu hususun tutanak altına alındığı, … günlü, … sayılı belediye encümeni kararı ile davacıya ait işyerinin 1608 sayılı Kanun'un 1. maddesi uyarınca üç gün süre ile faaliyetten men edilmesine ve 182,00-TL idari para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, söz konusu kararın işyerinin üç gün süre ile faaliyetten men edilmesine ilişkin kısmının iptali istemiyle temyizen bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 2. maddesinde; “Kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idari yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.” hükmü yer almakta ve bu maddede kabahatin tanımı yapılmaktadır.
Kanun’un “Kanunilik İlkesi” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasında; “Hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabilir.” hükmü, ikinci fıkrasında da “Kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir.” hükmü yer almakta, böylece hangi fiillerin kabahat oluşturduğunun kanunda açıkça tanımlanabileceği hususunun yanı sıra, idarenin de somut olayda olduğu gibi genel ve düzenleyici işlemleriyle tanımlama yapabileceği belirtilmiş, ayrıca işlenen bir kabahatin karşılığı olan yaptırımın türü, süresi, miktarının ancak kanun ile belirlenebileceği de ifade edilmiş olmaktadır.
Belediye encümenlerinin Kabahatler Kanunu hükümlerine göre idari para cezası ve idari tedbir kararları verebileceğine dair hüküm 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanun'un 1. maddesinde belirtilmiştir. Kanunun 1. maddesinde; “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara belediye encümenince Kabahatler Kanununun 32. maddesi hükmüne göre idarî para cezası ve yasaklanan faaliyetin menine karar verilir. Bu kararda ilgili kişiye bir süre de verilebilir.” hükmü yer almakta olup, somut olayda belediye encümeni tarafından verilen üç gün süre ile faaliyetten men kararı bu kapsamdadır.
5326 sayılı Kabahatler Kanununun, idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı; diğer kanunlarda görevli mahkemenin gösterilmesi durumunda ise uygulanmayacağı anlaşılmaktadır.
Ayrıca, 1608 sayılı Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil Kanunun mülga 5.maddesinde; “Ceza kararlarına tebliği tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir.
İtirazda sebep gösterilmesi şarttır. Sebep gösterilmeyen itirazlar yapılmamış sayılır. Ticaret ve sanattan men kararıyla para cezasını vermediğinden dolayı hapse değiştirme hükmünün infazı itirazın neticesine kadar geri bırakılır.” hükmü yer almakta iken, maddenin 1. fıkrasının Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesine itiraz yoluna başvurulmuş olup, Anayasa Mahkemesinin 22/12/2006 günlü, E:2001/26, K:2006/119 sayılı kararıyla, “… haklı nedenlerin ve kamu yararının bulunması halinde idari işlemlere yönelik itirazları inceleme görevi yasa koyucu tarafından adli yargıya bırakılabilir. Bu çerçevede, belediyelerce uygulanan kimi idari yaptırımlara karşı, belediye teşkilatının yaygınlığına paralel bir idari yargı teşkilatlanmasının söz konusu olmaması nedeniyle sulh ceza mahkemelerine başvuru olanağı tanımasının hak arama özgürlüğünü kolaylaştırıcı nitelikte olduğu, bu suretle kısa sürede sonuç alınmasını olanaklı kıldığı ve sayılan hususların sözü edilen itirazları inceleme görevinin adli yargıya bırakılmasının haklı nedenini oluşturduğu ….” gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
İncelenen uyuşmazlıkta, kebap salonu olarak faaliyet gösteren davacıya ait işyerinin 1608 sayılı Yasa'nın 1.maddesi uyarınca üç gün süreyle faaliyetten men edilmesine ilişkin işlemin bu haliyle 5326 sayılı Kanun'da belirtilen idari yaptırım türlerinden olduğu, 1608 sayılı Kanun'da da bu idari yaptırıma karşı itiraz konusunda görevli mahkemenin gösterilmediği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, Kabahatler Kanunu'nun 5560 sayılı Kanun'la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı ve görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Yasa hükümleri dikkate alınacağından açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanun'un 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesinin istikrar kazanmış 01/04/2014 günlü, E:2014/456, K:2014/487 sayılı ve 28/12/2015 günlü, E:2015/868, K:2015/903 sayılı kararları da bu tür uyuşmazlıklarda adli yargının görevli olduğu yönündedir.
Bu durumda, görev hususunun kamu düzeninden olması nedeniyle İdare Mahkemesince davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, esastan dava konusu işlemin iptali yolunda karar verilmesinde usul hükümlerine uygunluk bulunmamaktadır.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVALI İDARENİN TEMYİZ İSTEMİNİN KABULÜNE,
2. … İdare Mahkemesince verilen … günlü, E:…, K:… sayılı kararın, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun temyize konu kararın verildiği tarih itibarıyla yürürlükte olan haliyle 49. maddesinin 1/a fıkrası uyarınca BOZULMASINA,
3. Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesi'ne gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Yasa'nın (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/03/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.