Esas No: 2020/2260
Karar No: 2020/3645
Karar Tarihi: 03.07.2020
Silahlı terör örgütüne üye olma - Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2020/2260 Esas 2020/3645 Karar Sayılı İlamı
16. Ceza Dairesi 2020/2260 E. , 2020/3645 K.
"İçtihat Metni"
I-TALEP:
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.02.2020 tarih ve 2020/20927 sayılı yazısı ile; Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10/04/2019 tarihli ve 2019/20502 soruşturma, 2019/20418 esas, 2019/4215 sayılı iddianamenin iadesine dair Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/04/2019 tarihli ve 2019/207 iddianame değerlendirme sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesinin 07/05/2019 tarihli ve 2019/264 değişik iş sayılı kararını müteakip, bu defa iade gerekçesi yapılan bilirkişi raporu eksikliğinin tamamlanması üzerine Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yeniden düzenlenen 14/11/2019 tarihli ve 2019/81002 soruşturma, 2019/53981 esas, 2019/10626 sayılı iddianamenin iadesine dair Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/11/2019 tarihli ve 2019/451 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesinin tarihsiz ve 2019/553 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, şüphelinin FETÖ ile bağlantılı yurtdışında bulunan "Uudenmaan Islam-Ja Kulttuuriyhdistys ry (UIK)" isimli derneğin kurucu belgesinde imzasının bulunması ve söz konusu dernekte bir süre başkan yardımcılığı da yapması nedeniyle silahlı terör örgütüne üyelik suçundan cezalandırılmasının istenilmesi karşısında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 10/04/2019 tarihli ilk iddianamede geçen anılan derneğin kurucu belgesindeki imzanın şüpheliye ait olup olmadığı hususuyla ilgili herhangi bir bilirkişi incelemesi yaptırılmadığı gerekçesiyle iade edilmesini takiben, Başsavcılık tarafından bahsi geçen eksikliğin giderilmesinden sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca tanzim edilen 14/11/2019 tarihli ikinci iddianamenin, bu kez Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 29/11/2019 tarihli ve 2019/451 iddianame değerlendirme sayılı kararıyla "(UIK derneğinin kurucu) belge aslının ilgili Finlandiya makamlarından getirtilerek bu belge aslı üzerinden Polis Kriminal Laboratuvarı veya Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Kurulundan grafolojik rapor alınarak sonucuna göre şüphelinin hukuki durumunun lekelenmeme hakkı da gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği" gerekçesiyle iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 174/4-son cümlesinde yer alan "...İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna
gidilemez." şeklindeki düzenleme karşısında, önceki tarihli iddianamenin iade gerekçesi yerine getirildikten sonra düzenlenen sonraki tarihli iddianamenin, ilgili belge aslı temini ve başka bilirkişi/bilirkişilerden rapor alınması gerektiği belirtilerek ilk iade kararında yer verilmeyen farklı gerekçelerle ikinci kez iade edilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 10/02/2020 gün ve 94660652-105-06-1465-2020-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak Dairemize gönderilmiştir.
II-OLAY;
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 28.12.2018 havale tarihli özetle, Finlandiya"da yaşayan ve aynı zamanda Finlandiya vatandaşı olan müvekkili ve eşi hakkında yürütülen bir soruşturmanın ayrıca pasaportlarına yönelik uygulanan bir tahdit veya el koyma işleminin bulunup bulunmadığını, soruşturmanın mevcudiyeti halinde ifade vermeye hazır olduklarını, müvekkilinin darbe girişiminden sonra silahlı terör örgütü ile bağlantısı olduğunu öğrendiği bir derneğe geçmiş tarihte Helsinki"de düzenlenen bir konser nedeni ile makbuz karşılığında yardımda bulunduğunu da belirtilerek, soruşturma bulunmakta ise kovuşturmaya yer olmadığına veya beraat kararı verilmesine yönelik vekilince istemde bulunulduğu, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yurt dışı yapılanmasına yönelik yürütülen Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/229658 sayılı soruşturmasında hakkında işlem yapıldığı ancak idari tasarrufla pasaportlarına tahdit uygulandığı, adliyeye geldiği 10.01.2019 tarihinde gözaltına alındığı, örgütle iltisakına dair bilgiye rastlanılmadığı, Bank Asya hesabının bulunmadığı, Masak raporunun tanzim ediliği, kolluk ve savcılıkta alınan ifade süreçlerinde isimlerini belirttiği şahıslar hakkında yürütülen soruşturmaların ve arama kararlarının bulunduğuna dair tespitlerde bulunulduğu, Yenikapı"da yapılan miting tarihinde yurda giriş ve otel kaydına rastlanıldığı ve mitinge katıldığını beyan ettiği, sorgulama modüllerine göre örgütün üst düzey kişileri ile irtibat kaydına ve Bylock kaydına rastlanılmadığı ancak Dışişleri Bakanlığından gelen belge kayıtlarında "Fınlandıya Uudenmaan Islamja Kulttuurıyhdıstys Derneğinde, Başkan yardımcısı ve kurucu" olduğuna dair teyide muhtaç kaydı bulunduğunun tespit edildiği; müdafii eşliğinde süreçte alınan ifadelerinde özetle; etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istemediğini, örgütle bağının ve iltisakının olmadığını, 1993 yılından itibaren yurt dışında yaşadığını, restaurant işlettiğini, 2005-2009 yılları arasında zaman gazetesine abone olduğunu ancak Mavi Marmara olayından sonra aboneliğini iptal ettirdiğini, örgüt mensuplarınca geçmişte kendisinden kurs ve sair adlar ile
maddi yardım istenildiğini, 2009 yılı öncesinde bu kapsamda kurban yardımında bulunmuş olabileceğini, Mavi Marmara olayına kadar kurban, bağış ve sair maddi yardımda bulunmuş ise de sonrasında bulunmadığını, ... adlı şahısların örgütle bağlantılı kişiler olduklarını, toplantılara dini duygularla bir kaç kez katıldığını, burs ve sair adlar altında Türk okullarına ve öğrencilerine yönelik istenilen yardımlarda bir kaç defa bulunduğunu, belirtilen derneğin kurucusu veya üyesi olmadığını, imzasının taklit edilmiş veya adının kullanılmış olabileceğini, bu nedenle mağdur olduğunu ve ilgili kişilerden tespit edilmeleri halinde şikayetçi olacağını, kendisine bu güne kadar dernek hususunda bir bildirimin gelmediğini, yurt dışından ifade vermek amacıyla isteği ile geldiğini, suçlamaları kabul etmediğini ve Yenikapı mitingine katıldığını beyan eden, ayrıca Sulh Ceza Hakimliğince iş yoğunluğu nedeni ile dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde hakkında hükmedilen adli kontrol tedbiri gereği güvence bedelini ödediği ve sabıka kaydının bulunmadığı anlaşılan, 30.01.2019 tarih 2019/3131 karar sayılı ayırma kararı ile soruşturması tefrik edilerek 2019/20502 soruşturma sırasına kaydedilen, Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün 28.02.2019 tarihli yazısında özetle, Helsinki Büyükelçiliğinden alınan yazıdan 2009-2013 yılları arasında faal olan ve vatandaşlarımıza din hizmetleri sağlama görüntüsü altında faaliyet gösteren derneğin kurucu belgesinde imzasının bulunduğunun, bir dönem Başkan Yardımcılığı yaptığının temin edilen kayıt belgesinden anlaşıldığının, Mit Başkanlığından alınan yazıdan derneğin 2016 yılı itibari ile FETÖ ile bağlantılı dernekler arasında yer aldığı, yöneticileri arasında iltisaklı kişilerin bulunduğunun bildirildiği derneğin kurucuları arasında yer aldığı, 27.02.2009-31.03.2013 tarihleri arasında dernekte yönetici olduğu bildirilen ve temin edilen kayıt belgesi örneği de gönderilen şüpheli hakkında; dosya kapsamında yer alan tutanakların, araştırma tutanaklarının, Masak raporunun, Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün 28.02.2019 tarihli müzekkeresinin, ifadesi ile nüfus ve sabıka kayıtlarının delil olarak gösterilmesi sureti ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 10.04.2019 tarih 2019/20502 soruşturma 2019/201418 esas ve 2019/4215 numaralı iddianamesi ile özetle; FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün Finlandiya yapılanması içerisinde yer aldığı, 2009-2013 döneminde faal olan ve vatandaşlara din hizmetleri sağlama görüntüsü altında faaliyet gösteren "Uudenmaan Islam-Ja Kulttuuriyhdistys ry" (UIK) isimli derneğin kurucuları arasında yer aldığı ve dernekte 2009-2013 yılları arasında başkan yardımcılığı yaptığı, örgüte
burs, yardım, kurban adı altında maddi yardımda bulunduğu, Zaman Gazetesine para karşılığında abonelik yaparak örgüte maddi yardımda bulunduğu, sohbet ve davet adı altında gerçekleştirilen örgütsel toplantılara katıldığı belirtilerek 5237 sayılı TCK"nın 314/2, 53, 58/9, 63 ve TMK"nın 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
Ankara 28 Ağır Ceza Mahkemesinin 30.04.2019 tarih, 2019/207 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle; sanığın iddiaları reddettiği hatta dernek ile ilgili hususları emniyette öğrendiğini, ismi veya imzasının kullanılarak dernek kurulduğunu, kendisine dernekle ilgili bir belge veya evrakın gelmediğini, adına dernek kurularak mağdur edildiğini belirttiği belirtilerek, "...İddianamede sanık hakkında isnat edilen iddaları ispat yükü iddia makamına ait olup iddia makamı sözkonusu evrakların ve imzaların gerçekliğini gerek bilirkişi incelemesi gerekse araştırma yaptırması gerekmektedir. Başka bilgi ve belgelerle bu iddiaların ispatı gerekir. Ancak iddianamede bu hususlara ilişkin her hangi bir bilirkişi raporu alınmadığı gibi herhangi başkaca bir araştırmanın yapılmadığı da görülmektedir. Böylece sanığın 2009-2013 yılları arasında silahlı terör örgütünün Finlandiya yapılanması içerisinde olduğu, "" Uudenmaan Islam-Ja Kulttuuriyhdistys ry"" (UIK) isimli derneğin kurucuları arasında yer aldığı ve ayrıca anılan dernekte 2009-2013 yılları arasında başkan yardımcılığı yaptığına yönelik hiçbir araştırma yapılmadan, deliller toplanmadan, gerekli belgelerin dosya içerisinde eksik olduğu dikkate alınmadan düzenlenen iddianamenin 5271 sayılı CMK"nın 170,174/1-a-b maddeleri gereğince Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruturma Bürosu"na iadesine..." itiraz Kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verilmiştir.
02.05.2019 tarihinde Cumhuriyet Savcısınca özetle; şüphelinin havuz sorgusu içeriğinde derneğin kurucuları arasında yer aldığının, başkan yardımcısı olarak görev yaptığı yönünde Dışişleri Bakanlığından temin edilen kayıtların bulunduğuna dair resmi belge mahiyetinde aksi ispat olununcaya kadar geçerli belge hükmünde tutanağın bulunduğununun, şüphelinin beyanı doğrultusunda Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü ile yazışmaların yapıldığını, yazışma içeriğinde şüphelinin bahsi geçen yerde çalıştığı, başkan yardımcılığı yaptığı hususunda Helsinki Büyükelçiliğince Dışişleri Bakanlığına müzekkere yazıldığı ve isnatların Finlandiya makamlarından alınan belgeler doğrultusunda teyit edildiğinin, gerekli inceleme ve araştırma işlemlerinin yapıldığının, Helsinki Büyükelçiliği tarafından Fin makamlarından temin edilen belgelerle bunun teyit edildiğinin ve yazışmaların eklendiğinin belirtilerek itirazda bulunulmuştur. Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.05.2019 tarihli kararı ile itiraz yerinde görülmediğinden dosya itiraz merciine gönderilmiştir.
07.05.2019 tarihinde itirazın reddine dair Cumhuriyet savcısınca verilen mütalaanın teminine müteakip, dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, Ankara 29.Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/264 değişik iş sayılı, 07.05.2019 tarihli kararı ile özetle; iddianamenin değerlendirmesi kararında usul ve yasaya aykırı herhangi bir cihet bulunmadığı anlaşıldığından itirazın reddine, kesin olarak oybirliği ile karar verilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 08.05.2019 tarihli müzekkeresi ile Dışişleri Bakanlığından, imza incelemesinin yapılabilmesi için derneğin kurucu belgesinin aslının veya onaylı bir suretinin temin edilerek gönderilmesi istenilmiştir. Süreçte ayrıca 05.07.2019 tarihli dilekçe ekinde sanık müdafiince Dışişleri Bakanlığının cevabi yazısı ekinde gönderilen belgelerin Fince aslına uygun olarak yeminli tercüman tarafından Türkçe"ye çevrildiğine dair kaşeli dernek kayıt çıktılarını ibraz ettiği, tercümelerde derneğin Helsinki"de bulunduğunun, derneğin 27.02.2009 tarihinde kayıt edildiği ve dernek adına yönetim kurulu başkanı, başkan yardımcısı, sekreter veya saymanın imza yetkisinin bulunduğunun, 27.02.2009 tarihi itibari ile dernek Yönetim Kurulunda bulunduğunun ve başkan yardımcısı olduğunun, 31.01.2013 tarihi itibari ile kaydedilen yönetim kurulunda adının geçmediğinin bildirildiği, Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün 08.10.2019 tarihli yazısı ekinde ise Helsinki Büyükelçiliğince Finlandiya Patent ve Kayıt Ofisi aracılığıyla temin edildiği şekli ile derneğin kurucu belgesinde yer alan imzasının bir suretine ait fotokopi belgenin gönderildiği görülmüştür.
Cumhuriyet Başsavcılığınca dosya içerisinde bulunan evraklar ile gönderilen fotokopi belgedeki şüpheliye ait imzaların karşılaştırılması hususunda resen seçilerek görevlendirilen Adli Tıp Kurumundan emekli bilirkişi tarafından hazırlanan 12.11.2019 tarihli raporda incelemeye konu belgenin, belge aslı fotokopisinin bir çok defalar çoğaltılmasından elde edilen bir örnek olduğu, bu nedenle imza hatlarının net seçilememekle birlikte yapılan inceleme neticesinde tersim tarzı, başlama özelliği, içerik oluşumlarının tersimi, ebadı ve bağlantı oranı, kalem yürütme ve dönüş hareketleri, bitirme özelliği ve grafolojik alışkanlıklar bakımından uygunluk ve benzerlikler bulunduğundan fotokopi belgedeki imzanın şüphelinin eli ürünü olduğunun kabulünün gerekeceği kanaati bildirilmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2019/81002 soruşturma 2019/53981 esas, 2019/10626 numaralı 14.11.2019 tarihli iddianamesi ile özetle, şüphelinin FETÖ/PDY terör örgütünün Finlandiya Yapılanması içerisinde yer aldığı, 2009-2013 döneminde faal olan ve vatandaşlara din hizmetleri sağlama görüntüsü altında faaliyet gösteren derneğin kurucuları arasında yer aldığı ve 2009-2013 yılları arasında başkan yardımcılığı yaptığı, örgüte burs, yardım, kurban adı altında maddi yardımda bulunduğu, örgütün yayın organlarından olan Zaman Gazetesine para karşılığında abonelik yaparak örgüte maddi yardımda bulunduğu, örgütün sohbet ve davet adı altında gerçekleştirdiği örgütsel toplantılara katıldığı, iddianamenin iadesi kararına konu eksikliklerin giderildiği, şüphelinin silahlı terör örgütüne üye olma suçunu işlediğinin tutanaklar, araştırma tutanakları, Masak raporu, Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğünün 28.02.2019 tarihli müzekkeresi, iddianamenin iadesi kararı, bilirkişi raporu, Dışişleri Bakanlığı Araştırma ve Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü"nün 08.10.2019 tarihli yazısı, şüphelinin ifadesi, nüfus ve sabıka kayıtları ile tüm dosya kapsamındaki delillerden anlaşıldığından, TCK"nın 314/2, 53, 58/9, 63 ve TMK"nın 5/1 maddeleri uyarınca cezalandırılması istenilmiştir.
Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 29.11.2019 tarih 2019/451 iddianame değerlendirme numaralı kararı ile özetle; dernek ile ilgili kurucu belgesinin “fotokopisi” getirtilerek, fotokopi belge üzerinden tek kişilik özel bir bilirkişiden rapor alınarak yeniden iddianamenin tanzim edildiği, iade gereklerinin usulen yerine getirilmediği, ATK ve Yargıtay uygulamalarına göre sanığın söz konusu fotokopi belgeyi kabul etmediği sürece geçerliliğinin olmayacağı, fotokopi belge üzerinde imza incelemesi yaptırılamayacağı, zira imzanın taşıma yolu ile fotokopi belgeler üzerinde oluşturulmasının mümkün olduğu, fotokopi belgelerin hukuken hiçbir geçerliliği olmayan belgelerden olduğu ve bu nedenle yapılan imza incelemesinin de hukuken geçerliliğinin olmayacağı, hükme de esas alınamayacağı, raporun hukuken geçerli delil niteliğinde olmaması, terör örgütüne üyelik iddiasının tek ve ana delilin dernek ile ilgili iddia olması nedeniyle, söz konusu “dernek kurucu belgesinin” aslının ilgili Finlandiya makamlarından getirtilerek hukuken geçerli olacak şekilde Polis Kriminal Laboratuvarı veya Atk Fizik İhtisas Kurulundan grafolojik rapor alınarak sonucuna göre imzanın kesin olarak şüpheliye ait olduğunun tespiti halinde iddianame tanzim edilmesi gerektiği aksi takdirde lekelenmeme hakkınında ihlal edileceği gözetilmeden hukuken geçerli delil olmayan fotokopi belgeye dayalı işlem yapılmış olması nedeni ile iddianamenin CMK’nın 170, 174/1-a-b maddeleri gereğince yeniden iadesine karar verilmiştir.
03.12.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca, iade kararı üzerine Dışişleri Bakanlığı ile gerekli yazışmaların yapıldığı ve temin edilen belge üzerinde bilirkişi incelemesinin yaptırılarak tekrar iddianamenin tanzim edildiği, mahkemenin raporun yetersiz olduğunu düşünmesi halinde ayrıca rapor alabileceği, dava açmak için yeterli şüphe oluştuğundan kararın kaldırılmasına yönelik itirazda bulunduğu; Ankara 28. Ağır Ceza Mahkemesinin 04.12.2019 tarihli karar ile dosyanın itiraz merciine gönderildiği, Cumhuriyet savcısının itirazın reddine dair 10.12.2019 tarihli mütalaasının alınmasına müteakip dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, Ankara 29. Ağır Ceza Mahkemesinin 2019/553 değişik iş sayılı bila tarihli kararı ile iddianame değerlendirme kararında usul ve kanuna aykırı herhangi bir cihet bulunmadığı anlaşıldığından oy birliği ile itirazın reddine kesin olarak karar verilmiştir.
Cumhuriyet savcısınca delil değerlendirmesi yapılarak iade kararı verilmeyeceği, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla temin edilebilen belge üzerinde gerekli bilirkişi incelemesinin yapıldığı, önceki iade kararında belirtmediği şekilde inceleme yaptırılacak bilirkişiyi belirtmek sureti ile iade kararı verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu, toplanan deliller kapsamında yeterli şüphenin oluştuğu, bilirkişi raporunun yeterli görülmemesi durumunda kovuşturma aşamasında yeniden bilirkişi raporu alınmasının mümkün olduğu belirtilerek kesin kararının kanun yararına bozulmasına dair görüş ve ihbarını içerir 23.12.2019 tarihli yazısı üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 10.02.2020 tarihli yazısı ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından kesin kararın kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
İade kararına istinaden tanzim edilen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1-a-b maddesi gereğince yeniden iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
Karar tarihindeki ilgili yasal düzenlemeler şöyledir
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu
Kamu davasını açma görevi
Madde 170
(1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
(2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
(3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
a) Şüphelinin kimliği,
b) Müdafii,
c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
d)Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
e)Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
j) Suçun delilleri,
k)Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
Gösterilir.
(4)İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.
(5)İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
(6)İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
İddianamenin İadesi;
Madde 174
İddianamenin iadesi
Madde 174 – (Değişik: 25.5.2005 - 5353/27 md.)
(1)Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
a)170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
b)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Suçun sübutuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
c)(Değişik:17.10.2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
d)(Ek:17.10.2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
(2)Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
(3)En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
(4)Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
(5)İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
5271 sayılı CMK"da düzenlenen iddianamenin iadesi kurumu, uzun süren yargılama süreçlerinin önüne geçilebilmesi ve davaların “tek celse”de bitirilebilmesini temin amacıyla getirilen yeniliklerden biridir. Bunun gerçekleştirilebilmesi, soruşturma safhasında mevcut tüm delillerin toplanmış olması ile mümkündür.
İddianemenin iadesi kurumu şüpheli/sanıkların lekelenmeme haklarını etkin şekilde koruma altına almaktadır. Bu nedenle Anayasanın 36-38. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinin teminatı mahiyetindedir. İddianamedeki şekle ilişkin eksiklikler her zaman giderilebilir ancak eksik soruşturma sonucu yeterli suç şüphesi oluşturmayan delillerle kişilere sanık sıfatı yüklenmesi, yargılama sonucunda beraat etmiş olsalar dahi hak ihlaline sebebiyet vereceği göz önünde bulundurulmalıdır. Aksi takdirde kanun koyucu suçun subutuna etkili olan bir delil toplanmadan dava açılmasını iade nedeni olarak kabul etmeyeceği aşikardır.
Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK"nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK"nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere;
"Kamu davasının tek veya zorunlu olduğunda birbirini izleyen oturumlarda ve mümkünse bir günde sonuçlandırılmasını gerçekleştirebilmek amacıyla; iddianamenin, hukuken geçerli ve yeterli delillerin toplanmasından ve dava açma koşullarının gerçekleşmesinden sonra, tüm yönleriyle doğru ve eksiksiz olarak mahkemeye verilmesi gerekmektedir. Yeterli delil bulunmadan veya toplanmadan âdeta delilsiz davanın açılmış olması ve bunun sonucu olarak mahkemenin soruşturma yapmak zorunluluğunda kalacağının anlaşılması halinde iddianame iade edilecektir... Deliller kamu davası açmak için yeterli olsa bile, iddianamede bulunması gerekli diğer ve bir bakıma şekli sayılabilecek hususların yer almaması halinde de iade mümkündür..."
7188 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gerekçesinde ise;
"Maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde suçun sübutuna etki edeceği mutlak sayılan mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen iddianamenin iadesine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Söz konusu düzenleme uygulamada hâkimler ve savcılar tarafından farklı yorumlanmaktadır. "Mutlak sayılan mevcut bir delil" ibaresi dikkate alındığında mahkemelerin iade yetkisinin çok sınırlı olduğu ve mutlak olmamakla birlikte suçun sübutuna etki edebilecek deliller toplanmadan açılan iddianamelerin iade edilemediği görülmektedir. Yargıtay içtihatları da bu yönde gelişmiştir. Bu itibarla, maddeyle yapılan değişiklikle suçun sübutuna doğrudan etki edecek delillerin toplanması sağlanmaktadır. Suçun sübutuna doğrudan etki edecek delil, olayın oluş şekline göre ceza muhakemesi hukuku çerçevesinde belirlenecektir."
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; kesinleşen iade kararının gereğine tevessül eden Cumhuriyet Başsavcılığınca iade edilmek üzere belge aslının, temin edilememesi halinde onaylı suretinin gönderilmesinin istenilmesine ve yetkili makamlarca temin edilen belge üzerinde re"sen tayin edilen bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak rapor düzenlettirildiğinin anlaşılmasına, alınan raporun hüküm kurulması için yetersiz görülmesi halinde mahkemesince de yeni rapor temininin mümkün bulunmasına nazaran toplanan diğer deliller de değerlendirildiğinde iddianame tanzimine yetecek yeterli şüphenin oluştuğu gözetilmeden verilen mercii kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Ankara 29. Ağır
Ceza Mahkemesinin bila tarih ve 2019/553 değişik iş sayılı kararının CMK"nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin icrasını teminen dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 03.07.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.