10. Hukuk Dairesi 2015/13265 E. , 2015/14125 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ve davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-Hüküm İş Mahkemesi"nden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu"nun 8. maddesi hükmüne göre, iş mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.
Olayda hüküm 13.04.2015 tarihinde temyiz edene yöntemince tebliğ edilmiş, temyiz ise 04.05.2015 tarihinde yapılmıştır. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.
O hâlde, 01.06.1990 gün ve 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da gözönünde tutularak davalı Kurum avukatının temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden REDDİNE,
2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu davada, davacı, davalılara ait olduğunu belirttiği halk otobüsünde 21.11.2008 ile 2011 yılının Mart ayına ayına dek kesintisiz çalıştığı halde bildirilmeyen bu hizmetlerin tespitini talep etmiştir. Mahkemece davacının hizmet akdine bağlı çalışmadığı ve belirtilen aracı işleten sıfatıyla kullanıp çalıştırdığı gerekçesiyle dava reddedilmişse de, dosyada yer alan bilgi ve belgeler karar vermeye elverişli görünmemektedir. Bu bakımdan; davacının çalışmasının gerçekliği, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla, dava konusu dönemde davacı ile birlikte çalışan ve işverenin bordrolarında kayıtlı kişiler ile aynı yörede komşu veya benzeri işleri yapan başka işverenler ve bu işverenlerin çalıştırdığı bordrolara geçmiş kişiler resen saptanarak, çalışmaların varlığı ve süresi yönünden bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davaya konu araca ilişkin hisse devri ve kira sözleşmeleri irdelenmeli, söz konusu halk otobüsünün bağlı olduğu hareket amirliklerinden araçla ilgili şoför ve muavin kayıtları celp edilmeli, bunun dışında sigortalının kayıtlarda gözükmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu gereğince tespit edilerek, davalı işyerinde tespiti istenen dönemde Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa, belgeler getirtilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarındaki çelişkiler giderilerek, ifadelerin değerlendirilmesinde; iş yerlerinin kapsamı, kapasitesi ile işin ve işyerinin niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip, deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, davacının çalıştığı iddia edilen süreler tereddütsüz belirlenerek, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem hâlinde davacıya iadesine, Üye ..."in muhalefetine karşı, Başkan ..., Üyeler ..., ... ve ..."ın oylarıyla ve oyçokluğuyla, 07.09.2015 gününde karar verildi.
-KARŞI OY-
Davacı, davalılara ait ... plakalı halk otobüsünde 2008 yılından 2011 yılı Mart ayına kadar hizmet akdi ile çalıştığının tespitini talep etmiştir. Mahkemece aradaki hukuki ilişkinin hizmet akdi olmayıp ortaklık ilişkisine dayandığı nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Daire çoğunluğu mahkemece yapılan araştırmanın karar vermeye elverişli olmadığı ve hizmet akdi kapsamında çalışma yönünde yeniden araştırma yapılması görüşündedir. Bu görüşe aşağıdaki nedenlerde katılmıyoruz.
Davacının çalıştığını iddia ettiği ... plakalı otobüs davalı ... ile davacının eşi olan ...’a aittir. Tarafların düzenlediği ortaklık protokolünde davacının da imzası vardır. Hizmet akdi ile çalışan kişinin protokolde imzası bulunmaz. Dinlenen tanık beyanları ile davacını hizmet akdi ile çalıştığı ispatlanamamış, aksine kendi adına çalıştığı hususu ağırlık kazanmıştır. Otobüsün muhasebe işlerine bakan tanık, muhasebe işlerini davacının takip ettiğini ve muhasebe ücretini de davacının ödediğini beyan etmiştir. Bu beyan da davacının kendi hesabına çalıştığını gösterir.
Otobüs sahibi davacını eşidir ve dosya kapsamından davacının otobüse eşi ile mali olduğu, ancak sadece eşi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacının özel halk otobüsünü eşi ve diğer ortak Ahmet ile birlikte işlettikleri anlaşılmaktadır. Aksi halde sigortasız çalışan bir kişinin kendi eşine karşı uzun yıllar sigortalılık talep edememesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Otobüsün gelir gider ve muhasebe kayıtlarını idare eden davacının kendini sigorta hakkından yoksun bırakması da düşünülemez.
Davacının çalışma şekline bakıldığında hizmet akdinin en önemli unsuru olan bağımlılık unsurunun gerçekleşmemesi nedeniyle davanın reddi yönünde yerel mahkeme kararının onanması görüşünde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmıyorum.