14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/1045 Karar No: 2012/1640 Karar Tarihi: 08.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/1045 Esas 2012/1640 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/1045 E. , 2012/1640 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.07.2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali, kıyı olarak terkini istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 02.02.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R Davacı Hazine, davalıya ait 1184 parsel sayılı taşınmazın tamamının idarece tesbit edilen kıyı kenar çizgisi kapsamında kaldığını ileri sürerek bu kısma ilişkin tapu kaydının iptalini ve kıyı olarak terkinini istemiştir. Davalıya dava dilekçesi ilanen tebliğ edilmiş, duruşmalara katılmamıştır. Mahkemece, 5841 sayılı kanunun 2.maddesi ile 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına yapılan ekleme ve yine aynı kanunun 3.maddesi ile 3402 sayılı kanuna eklenen geçici 10. maddesi gereğince kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanununun değişik 12.maddesinde sözü edilen on yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. 25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır. Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanununa eklenen Geçici 10. madde ise “Bu Kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir. Ancak, 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3.fıkrasına eklenen “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” cümlesinde yer alan "...iddia ve taşınmazın niteliğine" ibaresi ve 3. madde ile 3402 sayılı Kanuna eklenen “Geçici 10. madde” Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 günlü ve E.2009/31, K. 2011/77 sayılı kararı ile iptal edildiğinden Hazine’nin açtığı iptal davaları on yıllık hak düşürücü sürenin dışında bırakılmıştır. Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesinin yukarıda belirtilen iptal kararı göz önüne alınarak çekişmenin esasının incelenmesi gerekirken, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 08.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.