21. Hukuk Dairesi 2011/10979 E. , 2013/3036 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, kesilen yaşlılık aylığının tekrar bağlanması gerektiğinin tespitiyle, biriken aylıkların faiziyle tahsiline, Kurum sataşmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
K A R A R
Davacı, 3201 sayılı Yasa"ya göre yurtdışı hizmetlerini borçlanarak bağlanan yaşlılık aylığının, Türkiye’de 1479 sayılı Yasa kapsamındaki çalışması nedeniyle iptal edildiğini ödemelerin geri istendiğini belirterek Kurum işleminin iptalini ve ödenen aylıklardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiştir.
Mahkemece, davacının uyuşmazlık konusu dönemde sosyal güvenlik destek primi ödeyerek çalışmış olduğunu Kurum bu durumun bilinmesine rağmen ödene aylıkların borç çıkarılmasını M.K: 2.maddesinde belirtilen iyiniyet ve hakkaniyete aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne ve ödenen aylıklardan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve ödenmesi gereken aylıkların her birinin ödeme tarihinden başlayacak yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya 1479 sayılı Yasa kapsamındaki 28.9.1988 tarihinden başlayıp 18.3.2009 tarihine kadar devam eden Bağ-Kur hizmeti 22.3.1984-26.6.1986 tarihleri arasında geçen 3201 sayılı Yasa kapsamında yurtdışı borçlanması ile birlikte 18.3.2009 tarihli tahsis talebine istinaden 1.4.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının devam eden vergi ve oda kaydı nedeniyle SGDP ödemek suretiyle 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının devam ettiği durumun Kurum tarafından fark edilmesi üzerine tahsis tarihinde 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının devam etmesi nedeniyle bağlanan aylıklar başlangıcından itibaren 26.1.2010 tarihli işlemle iptal edilerek ödenen aylıkların borç kaydedildiği,Kurum tarafından belirtilen 4.888.74 TL borcun davacı tarafından 30.4.2010 tarihli banka havalesi ile ödendiği,davacını vergi ve oda kaydını sildirerek 23..2.2010 tarihli başvurusuna istinaden yeniden 1.3.2010 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlandığı anlaşılmıştır.
5754 sayılı Yasa ile değişik 3201 sayılı Yasa"nın 6/B maddesine göre; bu Kanuna göre aylık bağlananlardan yeniden çalışmaya başlayanların aylıklarının çalışmaya başladıkları tarihten itibaren kesilmesi gerektiğinden Kurum tarafından davacıya bağlanan yaşlılık aylığının bağlandığı tarih itibariyle iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık, yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılması sonucu sigortalıya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, sigortalının Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına tabi olacak şekilde çalışması durumunda 3201 sayılı Yasa"nın 6/B maddesi uyarınca yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan ve uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa"nın 5754 sayılı Yasa"nın 79. maddesi ile değişik 6/B maddesine göre; ”bu Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye"de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.”
5997 sayılı Yasanın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasanın 6/B maddesi değiştirilerek “ Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye"de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır." hükmü getirilmiş, madde hükmü 19.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
. Somut olayda davacının 28.9.1988 tarihinde başlayan 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığının devam eden vergi ve oda kaydı nedeniyle 1.aylığın başladığı 1.4.2009 tarihi itibariyle devam ettiği dolayısıyla 1.4.2009-26.1.2010 tarihleri arasındaki ödenen aylıkların yersiz ödeme olduğu açıktır.
6111 sayılı Yasanın 44.maddesi ile değişik 5510 sayılı Yasanın “Yersiz Ödemelerin Geri Alınması” başlıklı 96. maddesinde;
"Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b) Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan, itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır.
Alacakların yersiz ödemelere mahsubu, en eski borçtan başlanarak borç aslına yapılır, kanunî faiz kalan borca uygulanır. Bu hüküm ilgili hak sahiplerinin muvafakat etmeleri kaydıyla, aynı dosyadan diğer bir hak sahibine yapılan yersiz ödemelere mahsubunda da uygulanır.
Yersiz ödemenin gelir ve aylıklardan kesilmesinde, kesintinin başlayacağı ödeme dönemi başı itibarıyla kanunî faizi ile birlikte hesaplanan borç tutarı, gelir ve aylıktan % 25 oranında kesilmek suretiyle uygulanır.
Yersiz ödemelerin tespiti ile geri alınmasına ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar, Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında 5510 sayılı Kanunun 96. maddesinin değerlendirilmesi suretiyle karar verilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. (Hukuk Genel Kurulunun 15.6.2011 gün ve 2011/21-196-396 E.K. sayılı kararı da aynı yöndedir)
Açıklanan nedenlerle, mahkemece öncelikle, 5510 sayılı Kanunun 96. maddesi kapsamında araştırma ve inceleme yapılarak, yersiz ödemenin davacı sigortalının kasıtlı ve kusurlu davranışından mı, davalı Sosyal Güvenlik Kurumunun hatalı işleminden mi kaynaklandığı; eş söyleyişle davacının sebepsiz zenginleşmede iyiniyetli olup olmadığı hususlarının belirlenmesi; ardından da yine 5510 sayılı Kanunun 96. maddesi hükmü gözetilerek yapılacak değerlendirme ve varılacak sonuç ile iade yükümünün kapsamı konusunda bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21.02.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.