(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/9745 E. , 2013/11444 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, ... Mahallesi ve Yusufça Köyleri hudutlarında kalan 7 parça taşınmazın zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı iddiasıyla Hazine adına tescilini istemiştir.
Mahkemece, ... hakkında açılan davanın husumetten reddine, dava dilekçesinin 4, 5, 6 ve 7 sırasındaki taşınmazlar hakkındaki davanın reddine, 1 (2219 m2) - 2 (15110.75 m2) - 3 (8163 m2) nolu taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; davacı Hazine ve müdahil ... tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 07/03/2007 tarih 2007/865 - 2852 sayılı kararı ile; [İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve davacı Hazine ile müdahil ..."ın hükme yöneltilen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. Ancak, dava dilekçesinin 4, 5, 6 ve 7. sırasında yer alan ve Yusufça Köyünde yapılan arazi kadastrosu sırasında 140 ada 63, 134 ada 11, 140 ada 71 ve 73, 139 ada 148 parsel numarası verilerek 06.06.2005 tarihinde tutanak düzenlenen çekişmeli taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, hüküm yerinde "tescil talebinin reddine" denilmiş olması doğru değil ise de bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Bu nedenle; 25.07.2006 tarihli hüküm fıkrasının 3. bendinin hükümden çıkarılarak bunun yerine "dava dilekçesinin 4, 5, 6 ve 7 sırasındaki taşınmazlar hakkındaki davanın görev yönünden reddine ve dosyanın tutanaklarla birleştirilmek üzere 3402 sayılı Kanunun 27. maddesi gereğince kadastro mahkemesine gönderilmesine] denilerek hüküm düzeltilmiş şekliyle onanarak kesinleşmiş; dosya görevsizlikle kendisine gelen kadastro mahkemesince, 134 ada 11 ve 139 ada 148 parsel sayılı taşınmazların yönünden tefrik edilmiş ve ayrı bir esasa kaydedilerek yapılan yargılama sonunda açılan davanın kesin hüküm nedeniyle reddine, dava konusu 139 ada 148 ve 134 ada 11 nolu parsellerin mahkememizin 2005/1047 E. - 2006/265 K. sayılı dosyasındaki gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Taşınmazların bulunduğu ... Köyünde orman kadastrosu yapılmamış, 2005 yılında arazi kadastrosu yapılmıştır.
Mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, ulaşılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir.
Şöyle ki; davacı Hazine, dava konusu 139 ada 148 ve 134 ada 11 nolu taşınmazların zilyetlikle kazanılacak yerlerden olmadığı iddiasıyla Hazine adına tescilini talep etmiştir. Dosya arasında bulunan ... Kadastro Mahkemesinin 2005/1047 E. - 2006/265 K. sayılı dava dosyasının incelenmesinden; davacı Orman Yönetimi tarafından, Yusufça Köyünde bulunan, 134 ada 1, 139 ada 148, 140 ada 76 ve 81 parsel nolu taşınmazlar hakkında, kısmen orman olduğu iddiasıyla dava açıldığı; mahkemece 140 ada 81 parselin orman niteliği ile Hazine adına, 134 ada 11, 139 ada 148, 140 ada 76 parsellerin (A) bölümünün orman niteliği ile Hazine adına, (B) bölümünün davalı adına tapuya tesciline karar verildiği ve temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Temyize konu iş bu davanın dava konusu taşınmazlar ile kesinleşen dosya içinde bulunan 2005/1047 E. - 2006/265 K. sayılı dava dosyasının dava konuları ile aynıdır. Ancak, eldeki ilk tescil davası Hazine tarafından açılmış ve davalılar yararına zilyetliği nedeniyle mülk edinme koşullarının oluşmadığı iddia edilerek, taşınmazların Hazine adına tescili istenmiştir. Diğer kesinleşen dosyanın davacısı Orman Yönetimi olup; çekişmeli taşınmazlara iddiaları da farklılık arz etmektedir. Bu nedenle, iki dava arasında taraf birliğinin olduğundan söz edilemez. Dava şartları arasında sayılan "kesin hüküm" (HMK 114/1-i) davanın taraf, sebep ve konusunun aynı olması halinde mümkündür. Hazine önceki davalarda taraf olmadığından somut olayda kesin hükmün varlığından söz edilemez. Bu olgular karşısında mahkemece, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır. O halde doğru sonuca ulaşabilmek için, taraflardan iddia ve savunmaları ile bunları kanıtlamaya yarar delilleri sorulmalı, taraflarca dayanılan deliller toplanmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip, önceki davaların da delil olarak değer taşıdıkları gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.