17. Hukuk Dairesi 2015/11096 E. , 2015/10843 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin maliki olduğu, davalıya kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazasında hasarlandığını belirterek, 22.000,00 TL kasko bedelinin 02.03.2008 kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ... AŞ vekili, sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeni ile teminat kapsamında olmayan hasardan sorumluluklarının bulunmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, Dairemizin 25/09/2013 tarih, 2013/10128 Esas 2013/12827 Karar sayılı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü kısmen reddi ile, 17.850,00 TL"nin temerrüt tarihi olan 05/03/2008 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazası nedeniyle kaskodan tazminat istemine ilişkindir.
1)Somut olayda, 02.03.2008 tarihli kaza tespit tutanağında, trafik kazasının davacıya ait aracın hafif virajlı yolda aracın hızının ayarlanamayarak yola girilerek, direksiyon hakimiyetinin kaybedilmesi şeklinde başladığı bu nedenle araç sürücüsünün asli kusurlardan arkadan çarpma ve araçların hızını kavşaklara, dönemeçlere girerken azaltmamak kuralını ihlal ettiğinden tali kusurlu olduğu belirtilmiştir.
Daire"mizin bozma kararından önce, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve ulaştırma anabilim dalı uzmanından oluşan heyetten alınan 21.03.2010 tarihli kusur raporunda, kazanın davacıya ait araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle meydana geldiği belirtilmiştir.
Yine mahkemece, Adalet Bakanlığı ... Adli Tıp Kurumu"ndan alınan 30.01.2012 tarihli kusur raporunda, sürücünün alkol nedeni ile sürüş ehliyetinin ne kadar etkilendiğinin kurumca tespit edilemediği, ayrıca kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği hususunun sadece kişinin alkol düzeyinin değerlendirilmesi ile tespit edilemeyeceği kaza oluşumuna sebep olabilecek yol, araç, iklim durumu vs gibi diğer koşulların kazadaki rolünün değerlendirilmesinin adli tıbbi bir konu olmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece, bozma öncesi kazanın alkolün etkisi ile meydana geldiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemiz, bozma kararında kabule göre,yukarıda anılan iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmemiş olması nedeniyle kararın bozulmasına karar vermiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, KTÜ hukuk fakültesi öğretim üyesi, nöroloji uzmanı ve trafik bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 17.07.2014 tarihli raporda kazanın münhasıran alkolün etkisi ile meydana geldiği belirtilmiştir. Davalı vekili"nin itirazı üzerine, heyette bulunan nöroloji uzmanın bozmadan önceki kusur bilirkişi raporunu hazırlayan heyette bulunması nedeniyle yeni heyet teşkili ile alınan ve hükme esas alınan 22.02.2015 tarihli inşaat mühendisi, nöroloji uzmanı ve hukukçu bilirkişiden oluşan heyet raporunda kazanın davacıya ait araç sürücüsünün hızını görüş, yol hava ve trafik şartlarına göre ayarlayamaması neticesinde meydana geldiği belirtilmiştir.
Mahkemece, kesinleşen Trabzon 2.Asliye Ceza Mahkemesi"nin 2008/471 Esas-2012/113 Karar sayılı kararında davalının tam ve asli kusurlu olarak kabul edilmesine göre ve bozmaya uyularak hükme esas alınan 22.02.2015 tarihli kusur heyet raporunda trafik kusur uzmanı bulunması gerekirken, inşaat mühendisinin bulunduğu heyet raporunun kabulü ile karar tesisi doğru görülmemiştir.
2)Bozma neden ve şekline göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekili"nin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek olmadığına, 19/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.