13. Hukuk Dairesi 2013/20433 E. , 2013/21568 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı, davalı ... ve ... A.Ş. avukatlarınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat.... ile davalı ... vekili Avukat ..nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, ... ili,... ilçesinde davalı ... A.Ş tarafından inşa edilmekte olan sitenin B1 bloğunun 36 no’lu bağımsız bölümünü 25/07/2006 tarihinde satın aldığını, en geç 31/09/2008 tarihinde teslimi gerekirken dairenin teslim edilmediğini, 24.10.2008 tarihinde davalı ... A.Ş’ne ihtarname göndererek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, diğer davalı bankanın ise bağlı kredi nedeni ile sorumlu bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile dava konusu taşınmaz satışına istinaden tarafından dava tarihine kadar ödenen 113.167.76 TL’nin ödeme günlerinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden tahsilini istemiş, yargılama esnasında ise dava tarihinden sonra bankaya ödenen bedelin 157.063.47 TL’ye ulaştığını belirtilerek, dava değerini 19/03/2010 tarihinde 157.063,47-TL olarak ıslah etmiştir.
Davacı, dava dosyası ile birleşen .... 2011/176 Esas 2011/1005 karar sayılı ek davasında ise, mevcut dava dosyasında ıslah tarihinden sonra bankaya yapılan kredi taksit ödemelerinin 21.640 TL olduğunu belirterek, ödenen bu
bedelin ödeme günlerinden itibaren işleyecek bankalarca uygulanan en yüksek faiz oranı ile tarafına iadesini istemiştir.
Davalılar; davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davada ıslah talebinin reddi ile 113.167,76-TL"nin dava tarihinden itibaren bankanın gördüğü en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, birleşen ek davanın ise kabulü ile 21.640,00 TL"nin dava tarihinden itibaren bankanın uyguladığı en yüksek faizi ile birlikte davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı ... davalı ... A.Ş tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK 297 maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı, belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK’nun yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hâkime yükletilmiş bir görevdir.
İncelenen dosya içeriğine göre; mahkemenin 27.09.2012 tarihli kararın gerekçe kısmında, “davacının ıslah ile ek talepte bulunabileceği ancak ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı, bu nedenle ek dava açamayacağı” belirtildikten sonra, dava ve ek davanın bilirkişi raporuna göre kabulü cihetine gidildiğinin belirtilerek gerekçede çelişki yaratıldığı gibi, gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise, “ıslah talebinin reddine karar verilerek, davacının açtığı ek davanın ise kabulüne karar verildiği” belirtilmekle bu kez kısa karar ile gerekçeli karar arasında da aykırılık yaratıldığı anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlıkta yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması, usul ve yasaya aykırı olup, BOZMAYI gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, (2) no’lu bentte açıklanan nedenle tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının birbirlerinden alınarak karşılıklı ödenmesine, peşin alınan 2.001,75 TL. temyiz harcının Davalı ..."a, 21,15 TL temyiz harcının davalı ... A.Ş."ye istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.09.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.