Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/1320
Karar No: 2017/539

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/1320 Esas 2017/539 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/1320 E.  ,  2017/539 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 1. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.09.2011 gün ve 2008/487 E., 2011/424 K. sayılı karar taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 12.12.2013 gün ve 2011/46299 E., 2013/33178 K. sayılı kararı ile;
    "…A) Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin iş akdinin haksız ve ihbarsız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, yıllık ücretli izin ve 2008 yılı prim alacağının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    B) Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
    C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
    D) Temyiz:
    Kararı taraflar temyiz etmiştir.
    E) Gerekçe:
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davacı, iş akdinin baskı altında iken istifa dilekçesi alınarak ve hiçbir hakkı ödenmeden sona erdirildiğini iddia etmiş, davalı işveren ise davacının kendi isteğiyle iş akdini sona erdirdiğini savunmuştur.
    Dosya kapsamından davacının istifa dilekçesindeki imzasını inkâr etmediği, ayrıca irade fesadı ile alındığını da ispat edemediği anlaşılmıştır.
    Bu itibarla, Mahkemece dosyadaki mevcut istifa dilekçesine değer verilerek kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
    3-Somut olayda; davacı işçinin fazla çalışma ücreti talebinin kabulüne karar verilmiştir. Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca son yıllarda hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almış ise de; Mahkemece yapılacak bu indirimin hakkın özünü etkileyecek nitelikte olmaması gerektiği de açıktır.
    Buna bağlı olarak, Mahkemece fazla çalışma ücretine uygulanan ½ oranındaki indirim hakkın özünü etkiler mahiyette olduğundan isabetsizdir.
    4-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma hesabında 09.00-21.30 saatleri arasında tespit edilen 12,5 saatlik çalışma süresinden 1,5 saat yerine 1 saat ara dinlenmesinin tenzili Dairemiz uygulamasına aykırı olduğu…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Davacı vekili müvekkilinin davalı bankanın devir ve satın aldığı Osmanlı Bankası A.Ş. Samsun Şubesi’nde 07.12.1997 tarihinde çalışmaya başladığını ve 21.05.2008 tarihine kadar aralıksız çalıştığını, davacının saat 9:00’da işe başlayıp haftanın üç günü 21:30’a kadar, diğer günler 19:30’a kadar çalıştığını, cumartesi günleri 3,5 saatlik çalışma yaptığını, 2008 yılında yıllık izninin kullandırılmadığını ve prim alacaklarının ödenmediğini, şartlarının çok ağırlaştığını, iş temposu nedeni ile psikolojik tedavi görmeye başladığını, şikayetleri artınca başka şubeye gönderildiğini, bankadaki ekrandan işlem yapılmasına izin verilmediğini, istifa dilekçesi alınarak iş sözleşmesine son verildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, yıllık izin ücreti, 2008 yılı prim alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir
    Davalı vekili davacının 30.04.2008 tarihinde yazdığı dilekçe ile ihbar önellerine uygun olarak 24.06.2008 tarihinde görevinden ayrılmak istediğini, sonradan 21.05.2008 tarihinde verdiği dilekçe ile ihbar öneline uymaksızın istifa ettiğini bildirerek işten ayrıldığını, davacıya tüm işçilik alacaklarının ödendiğini, zamanaşımı süresinin dava tarihinden geriye doğru beş yıl olduğunu, davacının dava dışı bir başka bankanın şubesine müdür olarak atanması sebebiyle kendi isteği ile işten ayrıldığını, bunun sonucunda kıdem ve ihbar tazminatı almaya hak kazanamayacağını, fazla mesai yapan personelin yaptığı mesai saatini elektronik ortama girmesi ve şube müdürünün onaylaması gerektiği halde davacının bu tür bir çalışmasını online ortama işleyerek talepte bulunmadığını, çünkü davacıdan fazla mesai yapmasının talep edilmediğini, davacının çalıştığı yerin banka şubesi olması nedeniyle hafta tatilinde çalışmasının söz konusu olmadığından hafta tatili çalışma ücret alacağının olmadığını, prim ödemesinin ise çalışanı motive etmek için geleceğe yönelik olarak yapıldığını, prime hak kazanabilmek için iş sözleşmesinin personel tarafından feshedilmemiş olması gerektiğini, kıdem tazminatı dışında kalan alacaklar için mevduata uygulanan en yüksek faizin talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Yerel Mahkemece ibranamede açıkça kıdem tazminatından feragat edilmiş olmadığı gibi davacının fazla çalışma ücreti ödenmeden iş şartları devamlı ağırlaştırılmak suretiyle çalışmaya mecbur bırakıldığı, daha sonra alternatif iş olanağı bulan davacının işinden kendi isteği ile ayrıldığı sabit olsa da çalışma sürecinin devamının mecburiyetten kaynaklandığı, daha sonra davacının akdin fesih işleminin bu nedenle haklı olduğundan kendisine kıdem tazminatı ödenmesi gerektiğinden bahisle kıdem tazminatı isteminin kısmen kabulüne, fazla çalışma yaptığı sabit olmakla çalışılan süre ve miktar göz önüne alınarak bilirkişi tarafından belirlenen miktar üzerinden 1/2 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasına, mahsup edilmiş haliyle kullandırılmayan yıllık ücretli izin alacağı isteminin kabulüne, davacı tarafın eva primi alacağından feragat etmesi ve dinlenen tanık beyanlarından davacının pazar günleri çalışmadığı belirlenmesi nedenleriyle bu istemler hakkındaki davanın reddine karar verilmiştir
    Taraf vekillerinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiş; hükmü davalı vekili temyize getirmiştir.
    Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık davacının istifa dilekçesinin baskı altında alınıp alınmadığı, burada varılacak sonuca göre kıdem tazminatı almaya hak kazanıp kazanmadığı; fazla çalışma ücreti bakımından mahkemece yapılan indirimin hakkın özünü etkileyecek kadar yüksek olup olmadığı ayrıca 12,5 saatlik çalışma süresinden indirilmesi gereken ara dinlenme süresinin 1 saat mi yoksa 1,5 saat mi olması gerektiği noktalarında toplanmaktadır.
    I-) Özel Daire bozma kararının 2. bendinde yer alan bozma sebebine yönelik verilen direnme kararının incelenmesinde;
    Bilindiği üzere, 4857 sayılı İş Kanununda kıdem tazminatı ile ilgili bir düzenlemeye yer verilmemiş, sadece Kıdem Tazminatı Fonu kurulması öngörülmüştür. 4857 sayılı İş Kanununun 120. maddesi ile de 25.08.1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanununun 14 üncü maddesi dışındaki diğer maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak, Kıdem Tazminatı Fonuna ilişkin Kanunun yürürlüğe gireceği tarihe kadar işçilerin kıdemleri için 1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesi hükümlerine göre kıdem tazminatı hakları saklı tutulmuştur (4857 sayılı İş Kanunu Geçici madde 6).
    1475 sayılı İş Kanununun 14. maddesine göre kıdem tazminatı, Kanunda belirtilen asgari bir çalışma süresini dolduran işçinin, iş sözleşmesinin yine Kanunda sayılan nedenlerden biriyle son bulması halinde işveren tarafından işçiye ya da mirasçılarına yapılan bir ödeme şeklidir. Kanunda, işçinin ölümü nedeniyle iş sözleşmenin son bulması halinde, kıdem tazminatının mirasçılarına ödeneceği açık bir şekilde belirtilmiştir.
    İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için, iş sözleşmesinin Kanunda belirtilen fesih halleri veya işçinin ölümü ile sona ermesi ve işçinin en az bir yıl çalışmış olması gerekmektedir. Bu koşulların gerçekleşmesi halinde işçiye, işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için otuz günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır.
    Somut olayda; davacı istifa dilekçesinin baskı altında alındığını ileri sürerek kıdem tazminatı talep etmiş, davalı ise başka bir bankada müdür olarak çalışmaya başlayacağı için istifa ederek işten ayrıldığını savunmuştur. Mahkemece iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple fesholunduğu sabit olduğu gerekçesiyle istemin kabulüne karar verilmiştir. Dosyadaki 30.04.2008 ve 21.05.2008 tarihli istifa dilekçelerinde çalışma süresi içinde doğan yıllık izin, fazla çalışma ve hak ettiği prim hakları saklı kalmak üzere istifa ettiğine dair beyanda bulunmuştur. Davacı ve davalı tanıklarının beyanlarından davacının davalı bankadan ayrıldıktan 15 gün sonra dava dışı bir başka bankada müdür olarak çalışmaya başladığı anlaşılmaktadır. İstifa dilekçesi yönünden iradesinin fesada uğratıldığı iddia ve ispat olunmadığı gibi davacı iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini de ispatlayamamıştır. Bu durumda iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı bir sebep olmaksızın feshedildiği açık olup, kıdem tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
    II-) Özel Daire bozma kararının 4. bendinde yer alan bozma sebebine yönelik verilen direnme kararının incelenmesinde;
    Çalışma süresi 4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükme göre, çalışma süresi haftada en çok kırk beş saattir. Fazla çalışmalar ve fazla sürelerle çalışmalar, İş Kanununun 41-43. maddeleri ile İş Kanununa İlişkin Fazla Çalışma ve Fazla Sürelerle Çalışma Yönetmeliğinde düzenlenmiş olup, fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde haftalık kırk beş saati aşan çalışmalardır. Ancak tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde on bir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabileceği ilkesi benimsenmiştir.
    İşçinin normal çalışma süresinin sözleşmelerle haftalık kırk beş saatin altında belirlenmesi halinde, işçinin bu süreden fazla, ancak kırk beş saate kadar olan çalışmaları “fazla sürelerle çalışma” olarak adlandırılır (İş Kanunu, Md. 41/3). Bu şekilde fazla saatlerde çalışma halinde ücret, normal çalışma saat ücretinin yüzde yirmi beş fazlasıdır.
    4857 sayılı İş Kanununun “Ara Dinlenmesi” başlığını taşıyan 68. maddesi;
    “Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere;
    a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde on beş dakika,
    b) Dört saatten fazla ve yedi buçuk saate kadar (yedi buçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat,
    c) Yedi buçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat,
    Ara dinlenmesi verilir.
    Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir.
    Ancak bu sürelerin, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile bölünerek kullandırılabilmesi mümkündür.
    Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir.
    Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz.” hükmünü içermektedir.
    Madde metninden de anlaşılacağı üzere, ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir.
    Buna göre, dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az on beş dakika, dört saatten fazla ve yedi buçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedi buçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise, en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir.
    Uygulamada yedi buçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanununun 63. maddesi hükmüne göre, günlük çalışma süresi on bir saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği yedi buçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenme süresinin, günlük en çok on bir saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Bir başka anlatımla günde onbir saate kadar olan çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saatten fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.
    Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışmanın hesabında 09:00 ila 21:30 saatleri arasında 12,5 saat çalışma olduğu kabul edilmiştir. Davacının yaptığı görevin niteliği, görev yapılan yer ve yerleşik içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde 11 saate kadar olan çalışmalarda bir, 11 saatten fazla süre olan çalışmalarda birbuçuk saat ara dinlenme süresi düşülmesi gerektiği halde 12,5 saatlik çalışmada bir saat ara dinlenme süresi düşürülmek suretiyle hazırlanan bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulması hatalıdır.
    III) Özel Daire bozma kararının 3. bendinde yer alan bozma sebebine yönelik verilen direnme kararının incelenmesinde;
    Fiili bir olgu söz konusu olduğundan, kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille, bu bağlamda tanıkla da ispat edilebilir.
    Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları ve benzeri belgeler delil niteliğindedir.
    Fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekmektedir. Ne var ki, işyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
    Yeri gelmişken belirtilmelidir ki işçilerce yapılan fazla çalışmanın yazılı belgelere, işveren kayıtlarına veya kesin delillere değil, tanık anlatımına dayalı olması durumunda, mahkemece, genel hayat tecrübelerine göre, bir işçinin uzun süre ve her gün aynı şekilde günlük çalışma süresinin üzerinde fazla çalışma yapmasının mümkün olmadığı gözetilmelidir.
    Bu doğrultuda, fazla çalışma ücretinden indirimi öngören bir yasal düzenleme olmasa da işçinin uzun süre her gün fazla çalıştırılmasının hayatın olağan akışına ve insan doğasına uygun düşmeyeceği, yaşam tecrübelerine göre hiç hastalanmadan veya evlenme, doğum, ölüm, özel işleri gibi mazereti çıkmadan yıllarca sürekli çalıştığının kabul edilemeyeceği, işyerindeki üretim faaliyeti ve işçinin üstlendiği işin niteliği dikkate alınmadan sürekli iş gördürüldüğünün varsayılamayacağı; işçinin ara dinlenmesi, hafta tatili, yıllık izin, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde hiç dinlenme hakkını kullanmadan çalıştığının düşünülemeyeceği gözönünde tutularak, belirlenen fazla çalışma süresinden takdiri indirimi yapılması gerektiği hususu değerlendirilmelidir.
    Fazla çalışma iddiasının takdiri delil ile kanıtlanması durumunda hakkaniyet indirimi yapılması gerekeceği hususu Hukuk Genel Kurulu"nun 04.02.2009 gün ve 2009/9-2 E., 2009/48 K.; 04.11.2009 gün ve 2009/9-419 E., 2009/475 K.; 05.05.2010 gün ve 2010/9-239 E., 2010/247 K.; 06.04.2011 gün ve 2010/9-748 E., 2011/60 K.; 27.04.2011 gün ve 2011/9-41 E., 2011/237 K.; 14.11.2012 gün ve 2012/9-844 E., 2012/794 K.; 19.06.2013 gün ve 2012/9-1685 E., 2013/852 K. ve 30.10.2013 gün ve 2013/9-254 E., 2013/1504 K.: 29.01.2016 gün ve 2015/22-1616 E 2016/28 K. sayılı kararlarında da aynen benimsenmiştir.
    Somut uyuşmazlıkta, davacı tanıklarının beyanlarına göre haftalık 12,5 saat fazla çalışma yapıldığı kabul edilerek bilirkişi tarafından hesaplanan değer üzerinden 1/2 oranında hakkaniyet indirimi yapılarak hüküm kurulmuş ise de fazla çalışma olgusu yazılı belge ile kanıtlanamamış olup takdiri delillerle kanıtlandığından indirim yapılmasında bir yanlışlık yoktur. Ne var ki tanık beyanları ile davacının yaptığı işin niteliği ve mahkemece yapılan indirimin hakkın elde edilmesini etkiler nitelikte olmaması gerektiğine dair yerleşik içtihatlar gözetilerek uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken hakkı elde etmesini engelleyecek oranda indirim yapılması isabetsizdir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, fazla çalışma ücretinde Yerel Mahkemece yapılan 1/2 oranındaki indirimin yerinde olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    Tüm bu açıklamalar birlikte değerlendirildiğinde Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Diğer taraftan Özel Daire bozma kararında yer alan “…Bu itibarla, Mahkemece dosyadaki mevcut istifa dilekçesine değer verilerek kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi hatalıdır…” ifadesindeki “ihbar tazminatı” ibaresinin maddi hata sonucu bozma kararında yer aldığı anlaşılmakla söz konusu cümlelerin de bozma kararından çıkartılması gerekmektedir.
    Hal böyle olunca yukarda açıklanan ve bozma kararında belirtilen nedenlerle direnme kararı bozulmalıdır.
    S O N U Ç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda (I) ve (II) sayılı benttlerde açıklanan nedenlerle oybirliği, (III) sayılı bentte açıklanan nedenle oyçokluğu ile BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.03.2017 gününde karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi