Esas No: 2019/413
Karar No: 2021/2197
Karar Tarihi: 23.11.2021
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2019/413 Esas 2021/2197 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/413
KARAR NO: 2021/2197
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2018
NUMARASI: 2017/80 Esas, 2018/1153 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 23/11/2021
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; müvekkili şirketin, davalı şirketten Mart-Temmuz 2016 tarihlerinde siparişler aldığını, sözleşmedeki ilk parti ürünleri üreterek davalı şirkete teslim ettiği, bedelinin ise vadesinde ödendiğini; müvekkili şirketin bu siparişle beraber aldığı 4 adet siparişin kumaşları, aksesuarları vs satın alındığı ve hazır bekletiliyor durumda iken bir kısım siparişlerin davalı tarafından gerekçesiz bir biçimde iptal edildiğini, geriye kalan tüm siparişlerin davalı şirket tarafından kontrollerinin yapıldığını, okeylendiğini, müvekkili şirketin imalathanesinde üretilerek davalı şirket adına fatura edildiğini, davalı şirketin, ürünleri teslim aldıktan sonra “müşterimiz malları beğenmedi, bir kısmını almadı” diyerek malların bozuk olduğuna dair bir belge ve bilgi yok iken dürüstlük kuralına aykırı olarak müvekkili şirketin başka siparişler nedeniyle doğan 11.880,00 Euro’luk kısmına ilişkin cari hesap alacağına el konulduğunu, davalı şirketin, bozuk denilen malların ödemesini müvekkili şirkete bilahare yaptığını, davacı müvekkili şirketin, davalı şirket ile arasında cari hesaptan doğan 11.960 Euro + 2.654,20 USD alacağın bulunduğunu, müvekkili şirketin davalı firmaya 7.195,30 TL borçlu göründüğünü, müvekkili şirketin davalı şirketten Mayıs-Haziran 2016 tarihlerinde alması gereken USD alacağını, davalının Aralık ayında kısmi ödediğini, bakiye 2.654,20 USD'lik kısmını kendilerince alacaklarına mahsup ettiğini, müvekkili şirketin bu mahsuplaşmayı kabul etmediğini; zira davalı şirketin müvekkili şirkete Mayıs ve Haziran ayında ödemesi gereken USD bazındaki ödemeyi vadesinde ödememiş olup 6 ay gecikmeli şekilde ödediğini, şayet davalı şirket müvekkili şirkete USD borcunu ödemiş olsa idi müvekkili firmanın da davalı şirkete TL borcunu ödemiş olacağını, bu ihtilafların dışında davalı firmanın üretiminde sorun olduğunu iddia ettiği malın faturası ile davalı firmanın kestiği aynı tutarlı 486 nolu fatura ve tekrar müvekkili şirketin kestiği 252 nolu fatura ile davalı şirketin işbu faturalara esas müvekkiline ödediği bedelin banka dekontlarının bulunduğunu, ayrıca müvekkili şirketin iptal edilen siparişler için satın aldığı kumaşların listesinin bulunduğunu, 6 aydır müvekkili şirkette bulunup davalı tarafından alınmayan bu kumaşlar için şimdiye kadar aylık 500,00 TL olmak üzere 3.000,00TL işgaliye parası talep edildiğini, müvekkili şirketin alacağına kavuşmak için davalı-borçlu şirkete Bakırköy ... Noterliği’nin 09.12.2016 tarihli ihtarnamesini keşide ettiğini, taleplerinin davalı tarafından reddedilmesi üzerine borçlu hakkında Bakırköy ...İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı-borçlunun borca itiraz ettiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davalı firma nezdinde kalan 11.960,00 EURO + 8.054,20 USD + 44.323,00TL cari hesap + 3.000,00TL meblağın davalıdan tahsiline, davalı şirketin itirazında haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, alacaklarının TL olan kısmına ihtarname tarihinden itibaren başlamak üzere TCMB’nin en yüksek mevduat faizinin uygulanmasına; döviz olan kısmına ise TCMB’nin en yüksek döviz faizinin uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; takibe konu alacağın varlığını ve miktarını ispat yükünün davacı üzerinde olduğunu, davacının, müvekkili şirketten herhangi bir alacağı bulunmadığını, müvekkili ile davacı arasında EURO, USD, TL olmak üzere 3 farklı kur üzerinden cari hesap ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin, TL cari hesabında davacıdan alacaklı olduğu 7.195,35TL’yi taraflar arası USD hesaba virman yaptığı ve davacıya olan bakiye USD borcunu banka havalesi yolu ile ödeyerek hem TL hem de USD hesaplarında davacıya karşı borçsuz duruma geldiğini; davacının, dava dilekçesi ekinde sunduğu TL cari hesabında müvekkiline halen 7.195,35TL tutarında borçlu gözüktüğünü; davacının müvekkiline ürettiği bir takım elbiselerde ayıp olması nedeni ile müvekkili tarafından davacıya düzenlenen 11.960,00 Euro reklamasyon faturasının davacı taraf ticari kayıtlarında yer almaması nedeniyle hesaplarda farklılık olduğunu, İspanya’da mukim ... ünvanlı şirketin İngiltere’de mukim ... unvanlı şirkete verdiği kadın elbisesi siparişinin 18.12.2015 tarihinde müvekkiline sipariş ettiğini, müvekkilinin de aynı gün söz konusu ürünlerin üretimini davacıya sipariş ettiğini, davacı tarafından hazırlanan ve müvekkiline gönderilen numunelerin kalite testlerinde, taraflar arasındaki mutabakata aykırı ve ayıplı olduğunun davacıya bildirildiğini, 26.02.2016 tarihinde, davacının ürettiği elbiselerin birçoğunda “çekme” problemi olduğunun ortaya çıktığını, bahsi geçen ayıptan davacının sorumlu olduğunun davacı tarafından aynı tarihte kabul edildiğini, ancak siparişlerin tesliminde gecikme yaşanması nedeniyle büyük zarar meydana geldiğini; davacının, ürünlerin ayıplı olmasına rağmen nihai alıcılara ulaştırılması riskini üzerine aldığını; taraflar arasındaki 26.02.2016 tarihli yazışmada davacı yetkilisi tarafından müvekkiline gönderilen mailde, “Ürünler tek tek kontrol edilecek ve 10 cm üzerinde gelen ürünler ayrılacaktır. Bu şekilde kendi riskimizde yüklenmesini teyit ediyoruz.” taahhüdüne rağmen 30cm’e kadar çekme gösteren elbiseleri yükleyerek nihai alıcıya teslim ettiğinin anlaşıldığını, ... firması yetkilisi tarafından ... firmasına gönderilen 01.04.2016 tarihli mailde, aynı beden elbiselerin boyutlarında, 30cm’e varan oldukça büyük farklılıklar olduğunun belirtildiğini, buna ilişkin fotoğrafın da maile eklendiğini, aynı tarihte ... firmasından gelen mailin davacıya iletilerek müvekkiline verilen taahhüde aykırı davranıldığının bildirildiği ve nihai müşterinin söz konusu ayıp nedeni ile alacağı kararı davacıya bildireceğinin söylendiğini; davacının ürettiği ürünlerin ayıplı olması nedeniyle müşterinin müvekkiline 26.200,72Euro tutarında reklamasyon faturası kestiğini, müvekkili tarafından bu reklamasyon bedeli davacıya yansıtılırken, davacının üretim sırasında fazla kumaş kullanmak zorunda kaldığı iddiasıyla müvekkilinden zamanında talep etmiş olduğu 3.979,80 Euro kumaş fark bedelini mahsup etmeyi kabul ettiğini, müvekkili tarafından davacıya ödemesi kabul edilen 3.979,80 Euro tutarın ödenme sebebinin kumaş farkı talebi konusunda bir uyuşmazlık ortaya çıkmasını ve böylece siparişlerin daha da gecikmesini önlemeye çalışmak olduğunu, her ne kadar müvekkili şirketin, davacıya 22.200,92Euro (26.200,72Euro – 3.979,80Euro) zarar/reklamasyon bedeli yansıtacağını bildirmiş olsa da davacı ile olan ticari ilişkisini gözeterek bu tutardan daha azını, 11.000,00 Euro+KDV bedeli yansıtarak reklamasyon faturası düzenlediğini, müvekkilinin sipariş iptali nedeniyle kâr ve itibar kaybına katlanmak zorunda kaldığını, bu zararları tazmin amacıyla davacıya karşı olan her türlü hukuki haklarının saklı olduğunu, müvekkili şirketin, her halükarda davacıya yansıtma hakkı olmasına rağmen henüz yansıtmamış olduğu 11.200,92Euro+KDV (22.200,92Euro – 11.000,00Euro) tutarında davacıya karşı takas mahsup def’inin ileri sürüldüğünü, davacının, müvekkilince kendisinden teslim alınmadığını belirttiği kumaşlara ilişkin (44.323,20TL+5.400,00USD) talebinin hukuka aykırı olduğunu, davacının “...” kodlu elbiseleri ayıplı bir biçimde ... firmasına teslim etmesi üzerine ... firmasının “...” kodlu bluzların siparişini iptal ettiğini, müvekkilinin bu durumu derhal davacıya bildirerek kumaşların kesimini durdurmasını söylediğini, davacının da aynı gün müvekkiline gönderdiği mail ile kumaşların dikimine başlanmadığı ve başlamayacağını teyit ettiğini, davacının kendi kusuru ile iptal edilen siparişlere ilişkin hak talep etmesinin hukuki temeli bulunmadığını, davacının, iptal edilen siparişe konu kumaşları henüz kesmediği ve dikmediğini, davacının bedelini talep ettiği kumaşların, alıcıya özel olarak üretilen kumaşlar olmadığını, başka alıcıya satıp zararını ortadan kaldırabilecek durumda iken bunu yapmayıp zararına kendisinin sebep olduğunu, müvekkilinin davacıya karşı sorumlu olduğunu kabul etmemekle birlikte davacının kendi zararına kendisinin sebep olması ışığında öncelikle tazminatın kaldırılmasını, eğer bu talepleri mahkemece kabul edilmez ise tazminat miktarında indirim yapılmasının talep edildiğini, davacının faiz talebinin haksız olduğunu, itirazın iptali davasında alacaklının takip talebindeki talebi ile bağlı olduğunu, davacının talebinde belirttiği “reeskont faizi” istemesinin de hukuken mümkün olmadığını, davacının takip talebinde belirtmiş olduğu miktarın üzerinde ve ayrıca ileriye yönelik depo masrafı talebinde bulunmasının hukuka aykırı olduğunu, davacının icra inkar tazminatı talebinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, tekstil bilirkişisi tarafından yapılan tespit ve incelemeler neticesinde davacının davalıya teslim ettiği ... model bayan elbiselerinde davalının ayıp iddiasının yerinde olmadığı, bu ürünler sebebiyle davacının davalıya reklamasyon kesmesinin yerinde olmayacağı; davalı tarafından sipariş edilen Varaklı bordo kumaş, beyaz süprem kumaş, ekru şeker kasar süprem kumaşların davacı tarafından hazır edildiği, özel sipariş olması sebebiyle davalıya yönelik hazır edildiği, davalının ürünleri teslim almadığı için temerrrüde düştüğü anlaşıldığından davacının sipariş ile hazırladığı ürünler sebebiyle meydana gelen zararın davalı tarafından karşılanması gerektiği, bilirkişi raporu itibariyle davacı taraf sözkonusu ürünleri iç piyasaya satması halinde bakiye zararının talep edilebileceğinden 2.500 USD ve 8.208,00 TL zararının davalının sorumluluğunda olduğu anlaşıldığından bu miktar itibariyle zararın giderilmesi gerektiği; davacı her nekadar 2.500,00 TL depo bedeli talep etmekte isede, davacı taraf ürünleri hazırlayıp davalıya göndermesi gerekmekte olup, ayrı bir depolama ve depolama ücretinin sözkonusu olamayacağından depo bedeli talebinin yerinde olmadığı; davacının davalıya hazırladığı ancak teslim almadığı ürünler sebebiyle oluşan 2.500 USD ve 8.208,00 TL olmak üzere kabulüne karar verilmesi gerektiği, fazlaya ilişkin taleplerinin zarar ispatlanamamış olması sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabul kısmen reddi ile; davacının davasının 2.500 USD ve 8.208,00 TL olmak üzere kabulü ile itirazın bu bedeller üzerinden iptali ile takibin bu bedeller üzerinden devamına; davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine; davanın kabul edilen miktarı itibariyle alacak likit ve bilinebilir mahiyette olduğu anlaşıldığından 3.431,60 TL %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine; davalı tarafın icra inkar tazminat taleplerinin davacının kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; mahkemenin hüküm kısmında sanki reklamasyon yansıtan müvekkili şirketmiş gibi karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; reklamasyonu yansıtanın müvekkili şirket değil, davalı taraf olduğunu; dolayısıyla müvekkili şirket lehine 11.960 EURO'ya hükmedilmesi gerekirken talebinin bu kısmının ters yüz edilerek haklı talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasa aykırı olduğunu, gerekçeli kararda "Dosya, tekstil mühendisine tevdii edilerek mali müşavir raporu da dikkate alınarak faturada belirtilen ürünler üzerinde her fatura için ayrı ayrı incelenerek rapor tanzim edilmesi istenilmiş, bu kapsamda tekstil mühendisi bilirkişi tarafından tanzim edilen raporda, davacının davalıya teslim etmiş olduğu ... model bayan elbiselerinin kabul edilebilen limit üzerinde ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, bu durumda davalının ayıp iddiasıyla davacıya 11.880 EURO reklamasyon yansıtamayacağı, davacının 400 kg Varaklı bordo kumaş, 413 kg beyaz süprem kumaş ve 1.639 kg Ekru şeker kasar süprem kumaşı davalının sipariş edip sonra iptal ettiği ... model ürünün imalatı için tedarik ettiği, beyaz ve ekru şeker kasar süprem kumaşın piyasada başka firmalar tarafından da kullanıldığı, varaklı bordo kumaşın davalının siparişine özel olarak imal edildiği, davacının iptal edilen Gamora model ürün siparişi için tedarik ettiği kumaşlar nedeniyle zararının 2.500 $ + 8.208,00 TL olduğu rapor edilmiştir." denilmesine rağmen kararın sonuç kısmında "Tekstil bilirkişisi tarafından yapılan tespit ve incelemeler neticesinde davacının davalıya teslim ettiği ... model bayan elbiselerinin davalının ayıp iddiası itibariyle yerinde olmadığı anlaşılmış olup, bu ürünler sebebiyle davacının davalıya reklamasyon kesmenin yerinde olmayacağı anlaşılmıştır." denildiğini; bunun açık bir çelişki olduğunu belirterek, kararının kaldırılarak, 11.880 Euroluk alacağının kabulüne; icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesi ile; davacı tarafından müvekkilinin siparişi üzerine üretilen ... kodlu elbiselerin ayıplı olması nedeniyle müvekkilinin müşterisinin kendisine reklamasyon faturasının düzenlediği, bu yüzden mahkemenin reklamasyon yansıtamıyacağı yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, davacının ... kodlu elbiseleri ayıplı olarak üretmesi üzerine, iş sahibi ... firmasının ... kodlu bluzların siparişini iptal ettiğini; müvekkilinin bu durumu davacıya bildirerek kumaşların kesimini derhal durdurmasını ve kumaşları keserek bluz haline getirmemesini söylediğini, davacının aynı tarihte müvekkiline gönderdiği emailde kumaşların dikimine başlanmadığını ve başlanmayacağını teyit ettiğini; davacının dava dilekçesinde bu durumu ikrar ettiğini, bu kumaşları başka bir alıcıya satabilecekken bunu yapmayıp kendisi zarara sebebiyet verdiğini; bu durumun bilirkişi raporu ile belirlendiğini belirterek, kararın kabul edilen kısmının kaldırılmasına, davanın reddine ve müvekkili lehine kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı alt yüklenici, davalı yüklenicidir. Türk Borçlar Kanunu'nun 470'nci maddesine göre; eser sözleşmesi, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmedir. Buna göre yüklenicinin temel borcu, yükümlendiği işi sözleşmeye, amacına uygun tamamlayıp teslim etmek, iş sahibinin temel borcu iş bedelini ödemektir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, işin yapılıp teslim edildiğini, bakiye iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise işin ayıplı yapıldığını, müvekkilinin yurt dışı müşterisinin kestiği reklamasyon faturasının davacıya yansıtıldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin 20/01/2020 tarih ve 2019/1698 Esas, 2020/120 Karar sayılı kararında da vurgulandığı üzere, ayıp, bir malda ya da eserde sözleşme ya da yasa hükümlerine göre normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. Yüklenicinin kasten sakladığı bozukluklarla, usulüne uygun yapılan gözden geçirmede fark edilemeyecek ayıplar için sorumluluğu devam eder. Eğer, meydana getirilen eserin, teslim alındığı sırada usulüne uygun yapılan gözden geçirme ile var olan bozukluğu görülmemişse, ortada gizli bir ayıbın olduğu kabul edilir. Açık ayıplar, eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz bizzat yapılan veya uzmanına yaptırılan gözden geçirme sonucu saptanınca, uygun sürede; gizli ayıplar da ortaya çıkar çıkmaz, gecikmeksizin yükleniciye bildirilmelidir. Ayıp bildirimi süresinde yapılmadığı takdirde iş sahibi bu ayıbı örtülü olarak kabul etmiş sayılır. Ayıp ihbarının yazılı olarak yapılması zorunlu olmayıp süresinde ayıp ihbarının yapıldığı her türlü delille ve tanık beyanıyla dahi kanıtlanabilir. Yine ayıp bedelinin de ayıbın ortaya çıktığından itibaren geçecek makul süre dikkate alınarak hesaplanması gerekir. Bakırköy ... İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası ile; alacaklı davacı tarafından davalı borçlu aleyhine 11.960,00 Euro karşılığı 44.682,56 TL ve 8.054,20 USD karşılığı 28.834,03 TL fatura bedelleri ile 44.323,20 TL cari hesap ve 2.500 TL depo bedeli toplamı 120.339,79.-TL nin döviz kısmına döviz faizi, TL kısmına reeskont faizi ile tahsili için başlatılan takibe borçlu tarafından borca, faize ve ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durduğu, davanın yasal süresinde açıldığı görülmüştür. Mahkemece tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde mali müşavir vasıtasıyla yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, davacı şirket ticari defter ve belgeleri kapsamında yapılan incelemeler neticesinde; davacı şirketin 04.01.2017 takip tarihi itibarıyla, Euro hesap ekstresinde 80,00 Euro tutarında davalı şirketten alacaklı; davacı şirketin 25.01.2017 dava tarihi itibarıyla; Euro hesap ekstresinde 11.960,00 Euro tutarında davalı şirketten alacaklı; davalı şirketin 04.01.2017 takip ve 25.01.2017 dava tarihi itibarıyla; USD hesap ekstresinde tutarında davalı şirketten 2.654,20 USD alacaklı; TL hesap ekstresinde davalı şirkete 7.195,30TL borçlu olduğu, davalı şirket ticari defter ve belgeleri kapsamında yapılan incelemeler neticesinde; davalı şirketin 04.01.2017 takip tarihi itibarıyla; Euro hesap ekstresinde davalı şirketin davacı şirkete 79,99 Euro borçlu; davalı şirketin 25.01.2017 dava tarihi itibarıyla; Euro hesap ekstresinde 11.960,00 Euro tutarında davacı şirkete borçlu; davalı şirketin 04.01.2017 takip ve 25.01.2017 dava tarihi itibarıyla; USD hesap ekstresinde tutarında davalı şirkete borçlu bulunmadığı, TL hesap ekstresinde davacı şirketten 7.195,30TL alacaklı olduğu, davalı şirketin davacı şirkete olan 2.654,20USD tutarında USD hesap ekstresi borcundan davalının davacı şirketten olan TL hesap ekstresi 7.195,30TL alacağını 01.12.2016 tarihinde mahsup ettiği, bu nedenle davalı şirket ticari defter ve belgelerine göre davalı şirketin davacı şirkete USD borcu ve TL alacak bakiyelerinin sıfırlandığı, davalı şirketin davacı şirkete yurtdışı firmalara gönderilmek üzere sipariş ettiği ve gönderildiği anlaşılan ürünlerde ayıp olduğu gerekçesi ile dava dışı firma tarafından davalı şirkete 58.848,00 Euro bedelli reklamasyon faturası düzenlendiği, bu reklamasyon bedelinin 26.200,72Euro tutarlı kısmının davacı şirketçe üretilen ürünlerin reklamasyon bedelini içerdiği, davalı şirketin ise cevap dilekçesinde yer alan beyanları kapsamında davacı şirkete fatura etmesi gereken tutar 26.200,72 Euro iken taraflar arası ticari ilişki gözetilerek bunun 11.960 Euro kısmının fatura (14.07.2016 tarih, 495no.lu) edilerek davalının davacıya olan borcundan mahsup edildiği; ancak 14.07.2016 tarih, 495 no.lu, 11.960 Euro bedelli faturanın davacı şirket tarafından kabul edilmediği; dava konusu somut olayda, davacı ile davalı arasındaki ürün alım ve imalatı ile akabinde eser sözleşmesi kapsamında teslim edilen ürünlerde ayıp olup olmadığı yönünde teknik tespit yaptırma hususunun mahkemenin takdirinde bulunduğu, ürünlerin ayıplı olup olmadığının tespiti sonrasında davalı şirket tarafından davacı şirket adına düzenlenen 11.960 Euro bedelli reklamasyon faturasının taraflar lehine/aleyhine değerlendirilebileceği, buna bağlı olarak da iptal edilen siparişlere ilişkin davacı uhdesinde kaldığı beyan edilen 5.400 USD bedelli ve 44.323,20 TL bedelli kumaşların özel üretim olup olmadığı, başka alıcılara satılıp satılamayacağı ile davacı zararının önlenebilir olup olmadığı ile icra takibinde talep edilen 2.500,00TL işgaliye tutarı hususunun da teknik tespite muhtaç kaldığı belirtilmiştir. Mahkemece tekstil mühendisi bilirkişiden alınan raporda; davacının davalıya teslim etmiş olduğu ... model bayan elbiselerinin kabul edilebilen limit üzerinde ayıplı olduğu iddiasının ispata muhtaç olduğu, bu durumda davalının ayıp iddiasıyla davacıya 11.880 Euro reklamasyon yansıtamayacağı, davacının 400 kg Varaklı bordo kumaş, 413 kg beyaz süprem kumaş ve 1.639 kg Ekru şeker kasar süprem kumaşı davalının sipariş edip sonra iptal ettiği ... model ürünün imalatı için tedarik ettiği, beyaz ve ekru şeker kasar süprem kumaşın piyasada başka firmalar tarafından da kullanıldığı, %50 tenzilatla satabileceği, varaklı bordo kumaşın davalının siparişine özel olarak imal edildiği, davacının iptal edilen ... model ürün siparişi için tedarik ettiği kumaşlar nedeniyle zararının 2.500 USD + 8.208,00 TL olduğu; ... model ürün imalatı için davacının tedarik ettiği kumaşları kesmeden önce siparişin iptal edildiği kendisine bildirildiğinden kumaşları satmak yerine deposunda tuttuğu için depo bedeli talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir. Somut olayda; taraflar arasında eser sözleşmesi kapsamında ticari ilişki bulunduğu; tekstil bilirkişisi tarafından yapılan inceleme sonucu alınan raporda, davacının davalıya teslim ettiği ... model bayan elbiseleri için davalının ayıp iddiasının yerinde olmadığı, bu ürünler sebebiyle davacının davalıya reklamasyon kesmenin yerinde olmayacağı, ürünlerin ayıplı olduğu ispatlanamadığına göre reklamasyon için yansıtılan 11.960 Euro'nun haksız olduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafından sipariş edilen Varaklı bordo kumaş, beyan süprem kumaş, ekru şeker kasar süprem kumaşların davacı tarafından özel sipariş olarak davalıya yönelik hazır edildiği, davalının ürünleri teslim almayıp temerrrüde düştüğü anlaşıldığından davacının sipariş ile hazırladığı ürünler sebebiyle meydana gelen zararın davalı tarafından karşılanması gerekir. Bilirkişi raporu itibariyle davacı taraf sözkonusu ürünleri iç piyasaya satması halinde bakiye zararını talep edilebileceğinden 11.960 Euro, 2500 USD ve 8.208,00 TL zararının davalının sorumluluğunda olduğu sonucuna varılmaktadır. Mahkemece ayıp iddiasının kabul edilmemesi nedeniyle 11.960 Euro'ya hükmedilmemesinin doğru olmamıştır. Davacının sipariş edilen ürünleri hazırlayıp davalıya göndermesi gerektiğinden depo bedeli talebi de yerinde değildir. Davacının fazlaya ilişkin zararının ispatlanamamış olması sebebiyle reddine karar verilmesi gerekir. Alacağın bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesi nedeniyle davacının inkar tazminatı talebi; reddedilen kısım için ise davacının kötüniyetle takip yaptığı ayrıca ve açıkça ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmelidir.Açıklanan nedenlerle, istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede, davacının istinaf talebinin kabulüne, davalının istinaf talebinin kısmen kabulüne; HMK'nın 353/1-b-2.bendi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, icra takibine yapılan itirazın 11.880 Euro, 2.500,00 USD ve 8.208,00 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktarlar için aynı koşullarda devamına; fazlaya ilişkin talebin reddine; icra inkar tazminatı ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine dair yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A)1-Taraf ekillerinin istinaf taleplerinin KISMEN KABULÜNE, 2-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 05/12/2018 tarih ve 2017/80 Esas, 2018/1153 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, Bakırköy ... İcra Müdürlüğü’nün ... Esas sayılı dosyasına vaki itirazın 11.880,00 Euro, 2.500,00 Usd ve 8.208,00 TL üzerinden İPTALİNE, takibin bu miktarlar için aynı koşullarda DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin reddine; 4-Yasal şartları oluşmadığından davacının icra inkar tazminatı ve davalının kötü niyet tazminatı taleplerinin REDDİNE;
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 4.203,92 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1,453,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.750,51 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yatırılan 1.453,21 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı tarafından yapılan 31.40 TL ilk masraf, 159,10 TL tebligat ve posta gideri, 1.300,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.490,50 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 762,24 TL'nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 4-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA, 5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 8.800,42 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, 6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 8.443,75 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE, 7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde yatıran tarafa İADESİNE,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Taraflarca yatırılan istinaf karar harçlarının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatırana İADESİNE, 2-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere 23/11/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.