Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2331
Karar No: 2022/3998
Karar Tarihi: 26.04.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/2331 Esas 2022/3998 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2021/2331 E.  ,  2022/3998 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Galle Fazlasına Müstehak Vakıf Evladı Olduğunun Tespiti

    Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.

    K A R A R

    5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 3.maddesinde, mülhak vakıf mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulan, yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilen ve bu kişiler tarafından; mazbut vakıf ise bu Kanun uyarınca Genel Müdürlükçe yönetilecek ve temsil edilecek vakıflar ile mülga 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin yürürlük tarihinden önce kurulan ve 2762 sayılı Vakıflar Kanunu gereğince Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilen vakıflar olarak tanımlandıktan sonra, aynı Kanunun 6. ve 7. maddelerinde ise mazbut vakıfların Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilip temsil edileceği, Kanunun (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) yürürlüğe girmesinden önce mazbut vakıflar arasına alınan vakıflarla, bu Kanuna göre mazbut vakıflar arasına alınan vakıflara bir daha yönetici seçimi ve ataması yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.
    Vakıflar Kanunu ve Vakıflar Yönetmeliğine göre, galle fazlası evlada şart kılınan mazbut ve mülhak vakıflarda vakfedenin soyundan gelen ve bu nedenle vakfın gelirinden (gallesinden) yararlanma hakkına sahip olan kişiler için öncelikle dava açılması ve bu haklarının dava ile tespit edilmesi aranmıştır. Uygulamada bu dava, vakıflarda evladiye davaları, vakıf evladı ya da galleye müstehak evlat olduğunun tespiti davası şeklinde isimlendirilmiştir. Belirtmek gerekir ki vakıf evladı kavramı daha çok, vakfedenin çocukları ya da alt soyundan gelenler için kullanılan bir kavram olup, vakfedenin akrabaları ya da vakıftan yararlanan ismi ile belirtilmiş kişileri kapsamamaktadır.
    Vakfın geliri üzerinde hak sahibi olduğuna ilişkin davayı, vakfiye uyarınca galleden yararlanma ... olan, yani vakfeden ile soy bağı olan ya da soy bağı olmasa bile galleden kendisine pay özgülenen diğer kişiler açabilir.
    Galle fazlası evlada şart kılınan vakıflarda, galle fazlasının alınabilmesi için açılan davada öncelikle vakfeden ile soybağının ispatlanması, sonra da vakfiyede öngörülen şartların gerçekleşmesi gerekir. Yani bu tür davalarda incelenecek ilk husus; davacı ile vakfeden arasında iddia edildiği üzere kan bağı yolu ile soybağı mevcut olup olmadığı, eğer soybağı kurulabiliyorsa ikinci aşamada vakfiyelerde galle fazlası için öngörülen şartların somut olayda davacı yönünden gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılması olacaktır.
    Bir vakfın evladı olunabilmesi için vakfın kurucusuna kadar soy bağının götürülmesi zorunlu olmayıp, daha önceden kesinleşmiş mahkeme kararı ile evlat olduğuna karar verilen kişilerle veya 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre tevliyeti evlada bırakılan vakıflarda mütevellilik yapan kişilerle yöntemince kanbağı ilişkisinin kurulması yeterlidir. Dolayısı ile idarenin (Vakıflar Genel Müdürlüğü veya Mülhak Vakıf Yönetiminin) tek taraflı olarak evlat listesine yaptığı dayanaksız bir kayıt yeterli olmayıp, açıkça galle fazlasını almaya hak kazanıldığını gösterir bir mahkeme ilamına dayalı olarak vakıf evlat listesine eklenen kişiler, daha sonra açılacak vakıf evlatlığı davalarında kesin hüküm olmasa da güçlü delil olarak değerlendirilebilecektir.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; galle fazlası için vakfiyede öngörülen şartların incelenmesinden önce davacı ile vakfeden Hafız ... ... arasında kan bağına dayalı olarak soybağı kurulmasının üzerinde durulması gerektiği,Vakfın Şahsiyet Kayıt Örneğinde mütevellilik yapan ... ... Bey, ... Hanım, ... Bey ve ... ..., dosyadaki mevcut nüfus kayıtlarına göre davacıların üst soyları olduğu, nitekim bu durumun dosya kapsamına sunulan bilrkişi raporlarında da tespit edildiği, dolayısı ile davacılar ile Vakfeden arasında 1943 tarihli Yargıtay İçtihatı Birleştirme Kararına göre soybağı bulunmaktadır.
    Şimdi galle fazlasına müstehak vakıf evladı olduğunun tespiti için ikinci aşama olan, galle fazlası için vakfiyede öngörülen şartların davacılar yönünden gerçekleşip gerçekleşmediği üzerinde durulmalıdır.
    743 sayılı Türk Kanunu Medenisi’nin yürürlük tarihinden önce kurulan vakıflar, amaçları çerçevesinde vakıftan yararlananlar bakımından, “hayrî vakıf” ve “zürrî vakıf” olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Bunlardan zürri vakıflarda, vakıf gelirlerinden (galleden) vakıfın evlatlarının yararlanması amaçlanmıştır. Zürri vakıf denilen bu vakıflarda vakfiyede belirtilen hayri koşulların ifasından sonra vakfın gelirinden (galle) fazlasının vakfiyede belirtilen evlatlara ya da hısımlara verilmesi öngörülmüştür. Vakfeden, vakfın gelir fazlasından sadece belirli bir kişi ya da kişilerin yararlanmasını mümkün kılabileceği gibi, çocuklarının, usul ve/veya füruunun ya da diğer akrabalarının yararlanmasını mümkün kılabilir (Akipek, Ş./ Altaş, H.: “Vakıflarda Evladiye Davaları”, ... Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 47, S. 1-4, s. 145-151, ... 1998, s. 145-146; Uluç, Y.:Vakıflar Hukuku ve Mevzuatı, ... 2008, s. 49).
    Vakfiyeler, vakıf davalarında birinci derecede delil olup (Akgündüz, ...; İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, 1996, Sh. 428), kadimden beri uygulandığı bilinmedikçe vakıf davalarında yazılı delil olarak kullanılamazlar. (Mecelle md.1739) Vakfiyelerin uygulanma şartı, bunların ifade ettikleri maddelerin sabit ve meşhur olmasıdır.
    Veled kelimesinin çoğulu olan "evlad" ifadesi veled tabirinden farkı bulunan bir ifadedir. Evlad tabiri Türkçe'de tekil olarak kullanılır. Bu sebeple de "evlad" lafzı bir defa zikredilirse, sadece vâkıfın çocukları anlaşılmalıdır. (Akgündüz, ...; sh.275) "Evlad" lafzı iki defa zikredildiğinde yani vâkıf, "evladı ve evlad-ı evladım" (çocuklarıma ve çocuklarımın çocuklarına) dediğinde, "veledime ve veledimin veledine" tabirinden farklı olarak, bu ifade bütün batınları içine alacaktır. Yani evlat kelimesi iki defa zikredilirse bütün çocukları kapsayacaktır. (Sungurbey, İsmet/Karinabadizâde, ... Hilmi; Eski Vakıfların Temel Kitabı, ... 1978, sh 53-54; ... Hilmi Karinabadizade, Ahkamül Evkaf, Mesele 14; ... ..., Tertibüs-Sunûf Fi Ahkâmil-Vukûf, Dersaadet 1337/1340, md. 644; ..., Ebül-Ulâ, Ahkâm-ı Evkaf, 1339-1340 Dersyılı Takrirleri, ...,153.)
    Evlâd lâfzı bir def'a zikr olundukda evlâd-ı sulbiyyeye mahmûldür. Binâenaleyh ahfâda (torunlar) şâmil olmaz (kapsamaz). Meselâ vâkıf, somut olayda olduğu üzere- vakfımın gallesini evlâdıma şart eyledim deyü evlâd lâfzını bir def'a zikr idüb tekrâr itmese meşrûtünleh yalnız vâkıfın evlâd-ı sulbiyyesine mahsûs olub ahfâda şâmil olmaz. (Sungurbey, İsmet/Karinabadizâde, ... Hilmi; Eski Vakıfların Temel Kitabı, ... 1978, sh 53-54; ... Hilmi Karinabadizade, Ahkamül Evkaf, Mesele 140 )
    Yukarıda eski vakıflarla ilgili yapılan genel açıklamalar doğrultusunda somut olay değerledirildiğinde, 9 Muharrem 1228 H /11 Ocak 1813 M tarihli vakfiye incelendiğinde; "...mesarifi mezküreler ihraç olunduktan sonra fazla-i vakıf mevcut bulunan evlad-ı zükur ve inas beyinlerinde taksim oluna..." şeklinde galle fazlası sadece mevcut yani vakıfın “evlâd-ı sulbiyye”lerine şart kılınmış iken parantez içerinde; "bu şart 9 Rebüilahir 1235 tarihli hamiş/dipnot ile değiştirilmiş olup örneği aşağıdadır" şeklinde not ilave edildiği, ilave not incelendiğinde ise; "...şart-ı mezkurden rücu edüb zuhur eden fazla sekiz hisse itibar olunup dört hissesi mutlaka evlad ve evlad-ı evladımın beynlerinde alesseviyye taksim oluna..." biçiminde ifade edildiği, bu ifade ile galle fazlasının “evlâd-ı sulbiyye” yanında vakfın ahfâdına da şâmil olacak şekilde ilave yapıldığı, bir başka ifade ile evlat kelimesi iki defa zikredilmiş olduğundan vakıfın soyu kesilinceye kadar bütün çocukları ve altsoyunu kapsadığı, vakfın galle fazlasının yarısı batın şartı, kız-erkek evlat ayrımı olmaksızın bütün evlatlar arasında eşit olarak dağıtılması şart kılınmıştır. Buna göre, davacıların davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken vakfiyede yer alan "evladı ve evlad-ı evladım" tabiri hatalı yorumlanarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMKnın Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMKun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMKun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 26.04.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.













    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi