10. Hukuk Dairesi 2015/13848 E. , 2015/14016 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : İş Mahkemesi
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacı, 05.04.1987 – 08.03.2008 tarihleri arasında davalı işverenin yanında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Makemece, davacının, ... Başkanlığı"na bildirilen hizmet süreleri dışında; 1990 yılında 120, 1991 yılında 64, 1994 yılında 120, 1995 yılında 246, 1996 yılında 207, 1997 yılında 194, 1998 yılında 12, 1999 yılında 170, 2000 yılında 179, 2001 yılında 164, 2002 yılında 130, 2003 yılında 123, 2004 yılında 242 ve 2005 yılında 73 gün olmak üzere toplam 2044 gün süreyle, hizmet akdine dayalı olarak asgari ücret karşılığında davalı işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespiti yönünde hüküm kurulmuştur.
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesidir. Anılan Kanunun 6. maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Öncelikle Mahkeme, gerekçeli kararında davacının davalı işyerine ait ilk işe giriş bildirgesinin 02/01/1991 tarihli olup bu tarihten evvelki döneme ilişkin çalışmasını gösterir, yönetmelikte öngörülen belgelerden birinin dahi Kuruma verildiği dosya içeriğiyle sabit olmadığından, bu tarihten evvelki dönem hakkındaki tespit talebinin hak düşürücü süre bakımından reddedilmesi gerektiğini belirtmesine karşın, hüküm fıkrasında davacının 1990 yılında 120 gün çalıştığının tespitine karar verilmesi çelişkiye neden olmuştur.
Diğer taraftan yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; Mahkemece talep konusu 1991-1995 tarihleri arasında geçen çalışmaların tespiti için yapılan araştırma ve inceleme, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir. Mahkemece, davalı işyerinin hangi tarihler arasında faal olduğu araştırılmalı, davacının çalışmaları ile ilgili puantaj kayıtları ve ücret tediye bordrolarının asılları işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler yönünden imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; resen araştırma ilkesi doğrultusunda; bu işyerlerine ait talep edilen tüm dönemi kapsar bordro ve aylık prim ve hizmet belgeleri istenmeli, özellikle 1991-1995 yıllarını kapsayan dönemde davacının çalışmalarını bilebilecek durumda olan, çalışmaları kayıtlara geçmiş ve işverene karşı davası bulunmayan bordrolu çalışanlardan kanaat edinmeye elverişli sayıda olanlar re"sen tespit edilerek beyanlarına başvurulmalı, talep edilen döneme ilişkin bordro tanıklarına ulaşılamadığı takdirde sigortalı ile birlikte çalışan kişiler ile aynı çevrede işyeri olan işveren ya da bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler re’sen saptanarak bilgi ve görgülerine başvurulmalı; görünmeyen çalışmalarının hangi nedenlerle kayıtlara geçmediği ya da bildirim dışı kaldığı hususu yeterince araştırılmalı; yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, böylece bu konuda gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalılardan Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.