5. Ceza Dairesi Esas No: 2015/10449 Karar No: 2019/5478 Karar Tarihi: 20.05.2019
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma - Yargıtay 5. Ceza Dairesi 2015/10449 Esas 2019/5478 Karar Sayılı İlamı
Özet:
İzmir Barosuna kayıtlı bir avukatın, İcra Müdürlüğünün dosyasında tahsil ettiği 3.180,00 TL'yi müvekkiline vermediği iddiası üzerine hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçuyla mahkum edilmesi ve hükmün temyiz edilmesi sonucu yapılan incelemeler sonucu, sanığın suçu işlediğine dair yeterli ve inandırıcı delil bulunmadığından beraat kararı verilmesi gerektiği belirtilerek, hükmün bozulması kararı verilmiştir. Kararda, avukatların kamu görevlisi olduğu ve sınırlayıcı nitelikteki Avukatlık Yasasının özel nitelikteki görevi kötüye kullanma suçları açısından zımnen ilga edilmiş sayılması gerektiği, zimmete geçirilen malın devlete veya özel kişilere ait olmasının suçun oluşması bakımından öneminin bulunmadığı ve sanık hakkında hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Kanunlar ise şu şekildedir: 1136 sayılı Kanunun 35/1 ve 35/A maddeleri, 5237 sayılı TCK'nın 5. maddesi, Avukatlık Yasası'nın 62. maddesi, TCK'nın 247, 53/1-e ve 53/5. maddeleri, CMUK'un 321. maddesi, 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi.
5. Ceza Dairesi 2015/10449 E. , 2019/5478 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü: İzmir Barosuna kayıtlı avukat olan sanığın, ... İcra Müdürlüğünün 2008/3130 Esas sayılı dosyasında 09/02/2010 tarihinde tahsil ettiği 3.180,00 TL"yi müvekkiline vermediği iddia ve kabul edilen olayda; ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/431 ve 2006/456 Esas sayılı dosyalarından dolayı vekalet ücreti alacağı olduğu yönündeki savunması ile katılanın vekalet ücretinden kaynaklı borcunu sanığa ödediğini beyan etmesi ancak buna ilişkin delil sunamaması karşısında, sanığın savunmasının aksine atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeterli, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından, şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince yüklenen suçtan CMK"nın 223/2-e maddesi gereğince beraatine karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme sonucunda yazılı şekilde mahkumiyet hükmü tesisi, Kabule göre de; 1136 sayılı Kanunun 35/1 ve 35/A maddelerinde yazılı ve münhasıran avukatlar tarafından yapılabilecek iş ve işlemler ile uzlaştırma işlemi ve Barolar ile Türkiye Barolar Birliğinin organlarında ifa ettikleri görevleri yönünden avukatların kamu görevlisi olduklarında kuşku bulunmadığı, 5237 sayılı TCK"nın 5. maddesinin 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe girmiş olması nedeniyle anılan Kanunun genel hükümlerine aykırı olan sınırlayıcı nitelikteki Avukatlık Yasasının 62. maddesinin özel nitelikteki görevi kötüye kullanma suçları açısından zımnen ilga edilmiş sayılmasının gerektiği ve TCK"nın 247. maddesine göre zimmete geçirilen malın devlete veya özel kişilere ait olmasının suçun oluşması bakımından öneminin bulunmadığı da nazara alınarak, sanık avukatın 09/02/2010 tarihinde tahsil ettiği 3.180,00 TL"yi müvekkiline vermemesi şeklindeki eyleminin zimmet suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Yüklenen suçu TCK"nın 53/1-e maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Kanunun 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı ve sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA 20/05/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.