14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/359 Karar No: 2012/1480 Karar Tarihi: 06.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/359 Esas 2012/1480 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2012/359 E. , 2012/1480 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalı aleyhine 01.07.2010 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine vekili, senetsizden 23.05.2009 tarihinde kadastro suretiyle "ahır ve arsa" cinsi ile davalı adına tescil edilen 127 ada 4 ve 17 sayılı parsellerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup mera vasfında olduğu, zilyetlik yoluyla kazanılmasının mümkün olmadığını belirtilerek taşınmazların tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, mahalli bilirkişi beyanları ve keşfen yapılan incelemeye göre taşınmazların evveliyatının köy merası olduğu, bu gibi yerlerin devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olup zilyetlikle kazanılmasının mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazların mera olarak sınırlandırılarak mera özel siciline kaydına karar verilmiştir. Hükmü, davalı temyiz etmiştir. Dava, dava konusu taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu iddiasıyla açılmıştır. Türk Medeni Kanununun 715. maddesinde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler genel olarak sahipsiz yerler ve yararı kamuya ait mallar olarak nitelendirilmiş, örnek olmak üzere de yararı kamuya ait sular ile kayalar, tepeler, dağlar, buzullar gibi tarıma elverişli olmayan yerler ve bunlardan çıkan kaynaklar gösterilmiştir. Tarıma elverişli olmayan arazilerin mahiyet ve nitelikleri itibariyle olağanüstü zamanaşımı yoluyla kazanılmaları mümkün değildir. Bu gibi yerlerin özel mülkiyete konu teşkil etmesi, ancak kanunların açıkça düzenlediği ve izin verdiği hallerde mümkündür. Dosya içerisinde mevcut ziraat mühendisi raporunda; dava konusu taşınmazların "toprak yapısının kumlu-tınlı olduğu, zirai olarak bir tarımsal faaliyetin yapılmadığı hayvancılığa dayalı tarımsal faaliyet amaçlı kullanıldığı" çevrenin ham toprak nitelikli hazineye ait taşınmaz ile çevrili olduğu belirtilmiş, mera saptaması yapılmamıştır. Dosya içindeki belgelerden de taşınmazın etrafının ham toprak vasıflı taşınmaz ile çevrili olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında bilirkişinin saptadığı nitelikler ve özelliklere göre, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu ve mera vasfı taşıdığı kabul edilemez. Davanın reddi yerine yazılı olduğu şekilde istemin hüküm altına alınması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine, 06.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.