Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/668
Karar No: 2017/533
Karar Tarihi: 22.03.2017

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/668 Esas 2017/533 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2017/668 E.  ,  2017/533 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Marmaris 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 20.06.2012 gün 2011/394 E., 2012/342 K. sayılı karar, davacılar vekilinin temyiz itirazları üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 20.06.2013 gün 2012/20895 E., 2013/16878 K. sayılı kararı ile ,
    “… Davacılar, ...Turizm Ticaret İthalat İhracat A.Ş. nin hissedarları olduklarını, 26/03/2003 tarihli "Hisse Devir Protokolü" ile şirket hisselerini davalılara devrettiklerini, bu protokolde toplam 60.000 adet hissenin bedeli olan 272.890 Euro"nun ne şekilde ödeneceğinin düzenlendiğini, şirket tarafından işletilen ... Restorantın bulunduğu taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın üçüncü kişiye satılarak tescil edildiğini ve protokolün 2. maddesinde düzenlenen şartın gerçekleştiğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalılar tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ve takibin devamına karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, şirket hisselerinin ya da restorantın satılmadığını, davalı ...’ın adına kayıtlı olan taşınmazı sattığını, bu taşınmazın davalı ...’ın özel mülkiyetinde olduğunu, protokolün 2. maddesindeki şartın gerçekleşmediğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.
    ...Turizm .. A.Ş’nin ortağı olan davacıların şirket hisselerini aynı şirketin hissedarları olan davalılara resmi olarak devrettikleri, ayrıca taraflar arasında 26.03.2003 tarihli hisse devir protokolü düzenlendiği hususlarında ihtilaf yoktur. Davacılar, protokolün 2. maddesindeki şartın gerçekleştiğini, ancak hisse devir bedelinin ödenmediğini ileri sürerek alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptalini istemişlerdir. Davalılar, restorantın satılmadığını, sadece davalı ... adına kayıtlı olan taşınmazın satıldığını savunarak davanın reddini dilemişlerdir. 26.03.2003 tarihli “Hisse Devir Protokolü” nün 2. maddesinde, “Halihazırda şirket tarafından işletilmekte olan ... Restorantın satışı halinde borcun tamamı kapatılacaktır.” düzenlemesi mevcuttur. Sözleşmeye konu ... Restorantın üzerinde bulunduğu 1362 parsel sayılı taşınmaz davalılardan ... adına, yedi adet ikişer katlı kargir bina niteliğiyle kayıtlı olup davadan önce 11.02.2011 tarihinde dava dışı şirkete satılmıştır. Dava konusu uyuşmazlık hisse devir sözleşmesinin 2. maddesinin yorumu noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, tarafların gerçek maksatlarının, hisse devir bedelinin işletmenin karlılığı oranında ve ... Restorant isimli işletmenin devri durumunda ödenmesi yönünde olduğu ve taşınmazın satışının borcun doğumunu sağlamadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. Sözleşmede restorantın satışı ibaresi kullanılmış olup, davacıların iradelerinin “satış” yönünde olduğunun, restorantın üzerinde bulunduğu parselin satılması halini de kapsadığının kabulü gerekir. Davalılar tarafından aksini ispatlar yasal bir delil sunulamamıştır. O halde mahkemece, hisse devir protokolünün 2. bendindeki şartın gerçekleştiği kabul edilerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…”
    gerekçesi ile bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili müvekkilleri ile davalılar arasındaki 26.03.2003 tarihli hisse devir protokolünde toplam 60.000 adet hissenin bedeli olan 272.890 Euro"nun ne şekilde ödeneceğinin düzenlendiğini, buna göre hisse devirleri yapılan anonim şirketin karlılığı oranında hisse bedellerinin müvekkillere ödeneceği veyahut şirket tarafından işletilen ... Restoran ve günübirlik tesisin bulunduğu taşınmazın satışı halinde borcun tamamının ifa edileceğinin kararlaştırıldığını, davalı ... adına kayıtlı bu taşınmazın üçüncü kişiye satılması üzerine, alacaklarının tahsili yönünde Marmaris 1. İcra Dairesinin 2011/1303 sayılı dosyası ile başlattıkları takibe davalıların haksız şekilde itiraz ettiklerini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar vekili hisse devir sözleşmeleri yapılıp tüm bedeller ödendikten sonra davacıların devir bedelini az bulması üzerine aynı gün davaya konu protokolün imzalandığını, buna göre devir bedellerinin şirketin karlılığı oranında ödeneceği ve şirket tarafından işletilen ... Restoranın satışı durumunda da borcun tamamının kapatılacağı, belirtilen bu iki halin dışında talepte bulunulmayacağının kararlaştırıldığını, ancak sözleşmedeki şartın gerçekleşmediğini, işletmenin hiçbir zaman kâra geçmediğini, satılan yerin şirkete ait işletme olmadığını, yalnızca ...’ya ait özel taşınmazın satıldığını, bunun da şirkete ait restoran ile ilgisinin bulunmadığını, bu nedenlerle davacıların alacak iddiasının yersiz olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
    Mahkemece uyuşmazlığa konu protokolün yoruma muhtaç olduğu, bu doğrultuda yapılan değerlendirmede protokolde imzası bulunanların gerçek maksatlarının, takibe konu edilen bedelin, işletmenin karlılığı oranında ve ... Restoran isimli işletmenin devri durumunda ödenmesi yönünde olduğu ve taşınmazın satışının borcun doğumunu sağlamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda yazılan gerekçeler ile bozulmuştur.
    Yerel Mahkemece önceki karardaki gerekçeler tekrarlanmak sureti ile direnilmiş, direnme kararı davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında uyuşmazlığın esasının incelenmesinden önce itirazın iptali davasının mahkemece reddine dair verilen hükmün Özel Dairece bozulması sonrasında verilen direnmeye ilişkin kısa kararda yalnızca “Önceki kararda direnilmesine, Marmaris 1. İcra Müdürlüğünün 2011/1303 Esas sayılı takibini iptaline,” denilmesine rağmen gerekçeli kararın hüküm fıkrasında “Önceki kararda direnilmesine, Davanın reddine, Marmaris 1. İcra Müdürlüğü"nün 2011/1303 Esas sayılı takibini iptaline” şeklinde hüküm kurulmuş olmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 294. vd maddelerine aykırı olup olmadığı, ayrıca itirazın iptali istemine ilişkin davada bu istem yerinde görülmediği takdirde takibin iptaline karar verilmesinin usul hükümleri dairesinde mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınmıştır.
    Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 297. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre karar tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri kapsar. Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
    Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.
    Diğer taraftan Kanun’un aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir.
    Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.
    6100 sayılı Kanun’un 294/3 maddesi uyarınca kararın tefhimi her halde 297/2. maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur. Bu durumda gerekçeli kararın, tefhim edilen karar yanlış da olsa buna uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Yanlışlık ancak Yargıtay yoluna başvurulması ve kararın bozulması halinde düzeltilebilir. Bu aykırılık kamu düzenine ilişkin olup diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmasının bozma sebebi olması 10.04.1992 gün 1991/7 E. - 4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğidir.
    Somut uyuşmazlıkta Yerel Mahkemenin, bozma kararına direnilmesine ilişkin kısa kararında davanın reddine ilişkin herhangi bir ibareyi zapta geçmemişken gerekçeli kararında davanın reddine karar vermiş olması bu nedenle usul ve yasaya aykırıdır.
    Buna ek olarak, itirazın iptali davasında davanın reddi halinde takibin iptaline karar verilmesi mümkün değildir. Zira takibin iptali tümüyle farklı bir hukuki kurum olup bu davada hüküm altına alınamaz.
    Bu itibarla işin esası incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir.
    Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenden dolayı usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.03.2017 gününde oybirliği ile karar verildi.  

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi