![Abaküs Yazılım](/3.png)
Esas No: 2013/6895
Karar No: 2013/11332
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2013/6895 Esas 2013/11332 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi ve davalı ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, ... Köyünde 5304 sayılı Kanun ile değişik 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunun kısmî ilâna çıkartıldığını, ancak dava dilekçesinde OS. noktaları belirtilen alanların komşu... Köyünün orman kadastrosunda orman olarak sınırlandırılıp kesinleştiği halde, ....Köyünde orman sınırı dışında bırakıldığını, bu alanların orman sayılan yerlerden olduğu halde orman sınırları dışında bırakıldığını belirterek, bu alanların orman sınırları içine alınması ve 102 ada 1, 103 ada 1, 105 ada 1 ve 107 ada 1 nolu orman parselleri ile birleştirilerek orman niteliğiyle Hazine adına tescili istemiyle Hazine ve Köy Tüzelkişiliğine husumet yönelterek dava açmıştır. Daha sonra yapılan kültür arazilerinin kadastrosu sırasında dava konusu taşınmazlara tesbit tutanağı düzenlendiğinden, dava, 179 ada 1 ve 2, 149 ada 1, 130 ada 1, 123 ada 1 ve 2, 102 ada 4 ve 111 ada 1, 110 ada 1 sayılı parsellerin kadastro tesbitine itiraza dönüşmüştür.
Mahkemece davanın kabulü ile;
1) Davanın .... köyünde kain; 102 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tesbitinin orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline,
2) Davanın ... köyünde kain; 110 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline,
3) Davanın ...köyünde kain; 111 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,
4) Davanın ... köyünde kain; 123 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,
5) Davanın ... Köyünde kain; 123 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,
6) Davanın... Köyünde kain; 130 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,
7) Davanın ... Köyünde kain; 149 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,
8) Davanın ...Köyünde kain;179 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfı ile Hazine adına kayıt ve tesciline,
9) Davanın ... Köyünde kain; 179 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro tesbitinin orman vasfıyla Hazine adına kayıt ve tesciline,
karar verilmiş; hüküm, davacı ... Yönetimi ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava orman kadastrosuna ve kadastro tesbitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesi hükümlerine göre yapılmıştır. Çekişmeli taşınmazlar bu işlem sırasında orman sınırları dışında bırakılmış, daha sonra kadastro tesbit tutanağı düzenlenmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilindiği gibi halen yürürlükte olan kanunlarımızda göre orman kadastrosu 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre yapıldığı gibi 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre de yapılmaktadır.
1) 6831 sayılı Orman Kanunun hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu;
6831 sayılı Kanunun 4999 sayılı Kanun ile değişik 7. maddesi hükümlerine göre "Devlet ormanlarının, hükmî şahsiyeti haiz amme müesselerine ait ormanların, özel ormanların ve evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde bulunan her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayin ve tesbiti orman kadastro komisyonlarınca yapılır" aynı Kanunun 11. maddesi uyarınca "Orman Kadastro Komisyonlarınca tutanakların askı suretiyle ilânı, ilgililere şahsen tebliğ hükmündedir. Tutanak ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine .... müracaatla sınırlamaya ve bu Kanunun 2. maddesine göre orman sınırı dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı, ... ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir..... Hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında (orman sınırı içine alınan yerler hakkında) hasım ..., 2. maddeye göre orman sınırı dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak davalarında ise hasım Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüdür. Orman Genel Müdürlüğünce (Kadastro Komisyonunca orman sınırı dışında bırakılan yerler hakkında) açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler ile Çevre ve Orman Bakanlığıdır." Yargıtay uygulamalarına göre, orman kadastro komisyonlarının orman sınırı dışanda bıraktığı yerlerin orman sınırı içine alınması konusunda Orman Bakanlığı ya da ... tarafından açılan orman kadastrosuna itiraz davalarının devamı sırasında, davaya konu taşınmazlarda kendilerine husumet yöneltilenler dışında başka hak sahiplerinin bulunduğunun anlaşılması halinde, o hak sahipleri de davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırıldıktan sonra, davanın esas yönünden karara bağlanması gerekmektedir.
2) 3402 sayılı Kadastro Kanunu hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu; 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi 5304 sayılı Kanun ile değiştirilmeden önce bu madde hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, kadastro çalışma alanı sınırlarında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilmekte ve ... tarafından bu yerde bulunan ormanların sınırlaması ve orman sınırı dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Orman Kanunu hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tesbit ve haritasına işaretlenerek tutanaklarıyla birlikte kadastro ekiplerine teslim edilmekte ve bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri orman kadastro komisyonunun düzenlediği harita ve tutanaklar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilmekte, eğer iki ay içinde orman kadastro komisyonları orman sınırını belirlemezse, kadastro alanı sınırları arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenerek, çalışmalar yürütülmekte ve arazi kadastro ekiplerince bu şekilde tesbit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılmakta ve Kanunun 9. maddesine göre yapılan itirazlar, aynı Kanunun 10. maddesi hükmüne göre komisyonlar tarafından incelendikten sonra ister orman kadastro komisyonları tarafından, isterse arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenen orman parsellerine ait tesbit tutanakları ile aynı çalışma alanında bulunan diğer taşınmazların kadastro tutanaklarına göre yapılan tesbitlere dayanılarak, düzenlenen askı cetvelleri ile pafta örnekleri 30 gün süre ile ilân edilmekte ve askı ilan süresi içinde itiraz edilmeyen tesbit tutanakları kesinleştirilerek, aynı Kanunun 12. maddesi gereğince tapuya tesil edilmekte; askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde dava açılan
parsellerle ilgili uyuşmazlıklar 3402 sayılı Kanunun 25, 26, 27, 28, 29 ve 30. madde hükümlerine göre karara bağlanmakta, daha önce orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyularak bu ormanlar hakkında aynı Kanunun 22/4. maddesi hükmü uyarınca işlem yapılmakta idi.
Ancak, 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanun ile 3402 sayılı Kanunun 4/3. maddesi değiştirilmiş ve "Çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tesbiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak, bu çalışmalarda kadastro ekibine, ... taşra teşkilatınca görevlendirilecek en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisi ile il tarım müdürlüklerince görevlendirilerek bir yüksek ziraat mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re"sen devam ettirilir" şeklini almıştır.
3402 sayılı Kanunun değişik 4/3. maddesi gereğince kurulan komisyonlara 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesini uygulama görevi verilmemiştir. Bu komisyonlar o çalışma alanında nitelik kaybetme araştırmasına girmeden öncesi ve halen orman olan taşınmazların orman niteliğiyle tesbit tutanaklarını düzenlemekle görevlidir. Bu komisyonlarca orman niteliğiyle tesbit tutanağı düzenlenerek otuz günlük kısmî ilâna çıkartılan taşınmazlar hakkında hak sahipleri, bu yerlerin orman niteliğini yitirdiği konusunda değil, sadece eskiden beri orman niteliğinde olmadığı konusunda kadastro mahkemesinde, orman Genel Müdürlüğüne husumet yönelterek dava açacaklardır.
Ancak; orman niteliğinde tesbit tutanakları düzenlenerek 30 günlük kısmî ilâna çıkartılması halinde hak sahibi olan ... ya da Hazine orman alanları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında orman iddiası ile dava açabilecek midir? Hemen belirtmek gerekir ki; kanunlarımızda bunu engelleyen hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı ile ..., kadastro sırasında orman sınırı dışında bırakılan orman alanlarının bulunduğunun tesbiti halinde, bu yerlerin orman sınırı içine alması konusunda dava açabilecektir. 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince "Kadastro Mahkemesinin yetkisi (görevi), her taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar" orman parsellerinin kısmî ilâna çıkartıldığı tarihte henüz tesbit tutanakları düzenlenmeyen maliki, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan taşınmazlar hakkında Çevre ve Orman Bakanlığı ile ... 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinin verdiği dava açma yetkisini nasıl ve kime karşı kullanacaktır? 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi hükmüne göre "Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine müracaatla sınırlamaya ve 2 nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı, ... ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir" görüldüğü gibi kanunda, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne, aleyhlerine olan tutanak harita ve kararlara karşı itiraz davası açabilecekleri belirtildiği gibi 3224 sayılı ... Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanunun 2/g maddesi Orman Genel Müdürlüğüne "orman kadastrosu ve mülkiyetle ilgili işlemlerini özel mevzuatına göre yürütmek" görevini vermiştir. 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan işlem, 6831 sayılı Orman Kanunu ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu aynı anda birlikte ve iç içe uygulanarak yapılan karma bir kadastro işlemdir. 3402 sayılı Kanun ile 6831 sayılı Kanunun hiçbir maddesi yürürlükten kaldırılmamış, aksine 3402 sayılı Kadastro Kanununun 16/D maddesinde ormanlar hakkında, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde özel Kanunun (6831 sayılı Kanun) uygulanacağı öngörüldüğünden, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosunda, bu kanunun belirlediği usûl hükümleriyle birlikte, özel kanun olan 6831 sayılı Kanunun belirlediği hükümlerin de uygulanması gerekir. 6831 sayılı Kanun hükümlerine göre
yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlar hakkında orman olduğu konusunda "olumlu orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlendiği kabul edilerek hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere, orman sınırları dışında bırakılan, yani orman olmadığı konusunda "olumsuz orman harita ve kadastro tutanağı" düzenlenmiş sayılan taşınmazlar hakkında, Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne, askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açma olanağı, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesinde tanındığı gibi, 3402 sayılı Kanunun 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman olduğu konusunda "olumlu harita ve tesbit tutanağı" düzenlenen parsellerde (kısmî ilâna çıkartılan parseller) hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere tanınan dava hakkının, orman sınırı dışında bırakılarak o tarihte henüz arazi kadastro tesbit tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte "olumsuz orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlenmiş olduğu kabul edilerek 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesindeki kadastro tesbit tutanağının düzenlenme koşulu aranmadan bu taşınmazlar hakkında da Çevre ve Orman Bakanlığı ile Orman Genel Müdürlüğüne de dava açma hakkının tanınmış olduğunun kabulü gerekir. Şunu da belirtmek gerekir ki, kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinden sonra kültür arazisi olarak tesbit tutanakları düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı ile ..., orman iddiası ile itiraz edebileceği gibi, itiraz edilmeyen ya da itirazları komisyonca ret edilerek kültür arazisi niteliği ile tesbit tutunakları düzenlenip 3402 sayılı Kanunun 11. maddesi gereğince askı ilânına çıkartılan parseller hakkında H.G.K."nun 10.07.1996 günlü 20/459-556 ve 13.05.1998 gün ve 20/566 - 338 sayılı kararlarındaki ilke gereğince ... ile Çevre ve Orman Bakanlığının orman iddiası ile kadastro mahkemelerinde dava açabileceklerini ya da H.G.K"nun 16.05.2001 gün ve 20/401-416 sayılı kararında kabul edildiği gibi başkaları tarafından süresinde açılan davaya, aynı Kanunun 26/D maddesi gereğince katılabilmelerini önleyen hiç bir kanun hükmü bulunmamaktadır.
3) Tesbit tutanağı düzenlendikten sonra açılacak davalarda husumetin, tesbit malikine ya da kadastro komisyonunca malik sonradan değiştirilmişse onlara yöneltilerek açılması gerektiği usûl hukukunun temel ilkesidir. Asıl sorun, orman niteliğindeki parsellerin kısmî ilâna çıkartıldığı tarihte henüz kadastro tesbit tutanağı düzenlenmediği için maliki, zilyedi, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan ancak orman sayılmayarak hakkında "olumsuz kadastro harita ve tutanağı düzenlenmiş" sayılan taşınmazlar hakkında ... ya da Çevre ve Orman Bakanlığının kadastro mahkemesinde orman iddiası ile açacağı davada husumeti kime ya da kimlere yöneltileceğidir.
Dava açıldığı sırada, bu davanın sonucunun kim ya da kimleri etkileyceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyetinin onlara ait olacağı usûl hukukunun temel kuralıdır.
Dava açıldığı sırada orman sınırları dışında bırakılan taşınmaz hakkında tesbit tutanağı düzenlenmediğinden, taşınmazın gerçek hak sahibi belli değildir. Çevre ve Orman Bakanlığı ile ... taşınmazda hak sahibinin kimler olduğu konusunda otuz günlük askı ilân süresi içinde idarî bir araştırma yapıp, bu araştırma sonucuna göre belirlenecek gerçek ya da tüzel kişilere husumet yöneltilerek askı ilân süresi bitmeden dava açılmalıdır denebilirse de, bu kısa süre içinde, dava edilecek taşınmazda hak sahibi olanlar her zaman tesbit edilemeyeceği gibi, yapılacak araştırma sonucu tesbit edilecek hak sahipleri her zaman gerçeği de yansıtmayabilir. O halde, kısmî ilâna çıkartılan orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden Çevre ve Orman Bakanlığı ya da ... tarafından orman iddiası ile otuz günlük askı ilân süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin, Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu Köy Tüzelkişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere yöneltilebileceğini kabul etmek gerekir. Yargılamanın devamı sırasında yapılan keşifte davaya konu taşınmazda hak sahibi olanların belirlenmesi ya da malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tesbit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde dava dosyası ile birleştirilip, 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tesbit tutanaklarında isimleri geçen, ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulduktan sonra taraf delilleri ve 3402 sayılı Kanunun 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi; dava dilekçesinde gösterilen gerçek ya da tüzel kişinin hak sahibi olmaması halinde davanın husumet yönünden ret edilmemesi gerekir.
4) 3402 sayılı Kanunun 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Kanun ile değiştirilmesinden sonra çıkartılan ve 26.09.2005 günlü Resmî Gazetede yayınlanan Taşınmaz Malların Sınırlandırma, Tesbit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 17/b-2. maddesinin dokuzuncu fıkrasında yer alan "Askı ilân süresi içinde ormanın sınırlandırma ve tesbitine dava açılması durumunda, ormanın davaya konu edilen sınırları kesinleşmeyeceğinden, bu sınırlara bitişik gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazların tesbiti sırasında dava devam ediyorsa, ormanla müşterek sınırları davalı bırakılır ve tutanakları düzenlendikten sonra açıklayıcı bir yazı ile Kadastro Mahkemesine intikal ettirilir."
3402 sayılı Kanunun 5. maddesinde yer alan; "Kadastro Müdürü çalışma alanında işe başlamadan önce mahalli hukuk mahkemesinde, bu alandaki taşınmaz mallar hakkında görülmekte olan kadastro ile ilgili davalarla hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesini alır ve bunu çalışma alanı ile ilgili tüm tapu, vergi, harita ve diğer belge ve örnekleri ile birlikte kadastro teknisyenlerine verir. Listenin müdür tarafından alınmasından sonra o çalışma alanında bulunan taşınmaz hakkında mahalli hukuk mahkemelerine açılan davalar, derhal kadastro müdürüne bildirilir"
Davalı Taşınmaz Mal Tutanaklarının Kadastro Mahkemesine Devri Hakkındaki Yönetmeliğin 7/a maddesinde yer alan; "Kadastro tutanağı henüz düzenlenmeden dava açılmışsa; çalışma alanında bulunan taşınmaz mallarla ilgili olarak yeni açılan davaların mahkemelerce kadastro müdürlüğüne bildirilmesi üzerine, Kadastro Müdürünce bu listeler derhal kadastro teknisyenlerine verilir. Dava listelerinde belirtilen taşınmaz malların kadastro tutanağı henüz düzenlenmemiş ise, davanın mahiyetine göre, teknisyenlerce bu Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca sınırlandırma ve tesbit yapıldıktan sonra 6. maddesine göre işlem yapılır."
Aynı Yönetmeliğin 5/a maddesinde yer alan; "Dava mülkiyete yönelik ise, taşınmaz mal teknisyenlerince ölçülüp tarafların iddiaları, varsa belgeleri muhtar ve bilirkişi beyanlarına göre değerlendirildikten sonra, sonuçları ve varacakları kanaatları tutanağın edinme sebebi sütununda etraflıca açıklanmak ve dosya numarası belirtilmek suretiyle maliki tayin edilmeden kadastro tutanağı düzenlenir." ve 6. maddesinde yer alan; "Teknisyenlerce Kadastro Müdürlüğüne teslim edilen davalı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile eklerinin Kadastro Müdürünce derhal fotokopisi veya örnekleri çıkartılarak, asılları 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesinin son fıkrası uyarınca en geç 7 gün içinde Kadastro Mahkemesine gönderilir."
şeklindeki bu hükümlerin ve yukarıda açıklanan konuların birlikte değerlendirilmesinde şu sonuca ulaşılmaktadır:
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanun ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Kanun hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında, 3402 sayılı Kanunun 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tesbit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte orman olmadığı konusunda "olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Kanunun 11/1. maddesi gereğince kadastro Mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı, Çevre ve Orman Bakanlığının ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmî ilân süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle bu davada husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyed olanlara yöneltilebileceği, kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden ret edilmeyip, kadastro
mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazın tesbit tutanağının, malik hanesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, kanun ve yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini Kadastro Müdürlüğünden istemesi gerektiği, tesbit tutanağı düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tesbit tutanağının gönderilmesi halinde, dava dosyası ile birleştirip 3402 sayılı Kanunun 27, 28 ve 29. maddeleri gereğince yargılamaya devamla, tesbit tutanağında yazılı hak sahiplerini de davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekir.
Bu ilkeler gözönünde bulundurularak, husumet yaygınlaştırılıp, tutanakların edinme sütununda adları geçen hak sahiplerinin, davaya dahil edilmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan davanın kabulüne karar verilmesi usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... Yönetimi ve davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde iadesine 09/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.