15. Hukuk Dairesi 2016/6417 E. , 2018/1225 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic. Mah. Sıf.)
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı taraflar arasında 36 adet işyeri vasfındaki taşınmazın alt yapı işlerinin 110.000,00 TL+KDV bedelle yapılması için anlaşma bulunduğunu, işin yapılıp teslim edildiğini ancak iş bedelinin ödenmediğini, davalı tarafın tespit yaptırdığını ve alınan bilirkişi raporunda eksik işler ve KDV"si düşülerek bedelin 27.758,32 TL olarak belirlendiğini, bu rapora itiraz ettiklerini, belirlenen miktarın tevdi mahalli tayini yoluyla yatırılacağından söz edilmiş ise de bu bedelin dahi yatırılmadığını belirterek 110.000,00 TL alacağın 01.07.2014 tarihinden itibaren ticari faiziyle tahsilini istemiş, davalı yaptırdıkları tespit sonucu eksik bırakılan işlerin giderim bedeli düşüldükten sonra yapılan iş bedelinin 27.758,32 TL olarak belirlendiğini ve bu miktarın da mahkeme kararıyla açılan hesaba ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuş, mahkemece iş bedelinin 39.744,05 TL olduğu kabul edilerek bu miktar üzerinden dava kısmen kabul edilmiş, bu miktarın 27.758,32 TL"sinin tevdi mahalli kararıyla yatırılan bedelden ödenmesine, kalan 11.985,73 TL"nin davalıdan yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen ve konusu alt yapı işlerinin yapılması işi olan eser sözleşmesine dayalı olarak açılmış alacak davasıdır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık TBK 470 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmeleri, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşmelerdir.
6098 sayılı TBK"nın 481. maddesine göre eserin bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir. Dairemizin bu konudaki yerleşmiş içtihatları ve doktrinde kabul edildiği üzere bundan anlaşılması gereken, işin yapıldığı tarihteki mahalli piyasa rayicine göre bedelin belirlenmesidir.
6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir (281/3). Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir (HMK 282/1).
6100 sayılı HMK"nın 114/1-h. maddesine göre hukuki yarar dava şartıdır. Dava şartının varlığı davanın görülmesi için gerekli ön şartlardandır. "Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler (HMK 115/1). Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder (HMK 115/2).
6100 sayılı HMK 323/1-ğ maddede vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekalet ücretinin yargılama gideri olduğu, 326/2. maddede ise, davada taraflardan her birinin kısmen haklı çıkması halinde yargılama giderlerinin tarafların haklılık oranında paylaştırılacağı düzenlenmiştir. Karar tarihine göre uygulanması gereken 21.12.2015 tarihli Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nde; tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği (13/1), ancak hükmedilen ücretin kabul veya reddedilen miktarı geçemeyeceği (13/2), davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunacağı (7/2) düzenlemeleri mevcuttur.
Dava şartı yokluğu nedeniyle verilen red kararı önşart yokluğu nediniyle verilmiş bir red kararı niteliğinde olduğundan bu durumda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi"nin 7/2. maddesindeki düzenleme gereğince maktuyu geçmemek üzere nispi vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekir.
TBK 107. maddeye göre tevdi mahalli kararı verilmiş ve bu karar gereğince alacaklıya ödenmek üzere tevdi yapılmış ise borçlu bu miktar yönünden borcundan kurtulur. Dava tarihinden önce borçlunun borcunu ve ödemeyi kabul ederek tevdi mahalli yoluyla yatırmış olduğu miktar için dava açılmasında hukuki yarar yoktur.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar bedel konusunda anlaşamadıkları ve akdi ilişkinin varlığı da sabit olduğundan mahkemece verdiği rapor hükme esas alınan teknik bilirkişiden alınacak ek rapor ile davacının gerçekleştirdiği imalâtın mahalli piyasa rayiçleriyle bedeli hesaplattırılıp bundan tevdi mahalline yatırılan paranın davacıya ödenmesine ve bu miktarla ilgili davacının davalıdan tahsil talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, hukuki yarar yokluğundan reddolunan kısımla ilgili davalı yararına maktu vekâlet ücreti takdirine, tahsiline karar verilecek miktar yönünden harç, vekâlet ücreti ve yargılama giderinin hesaplanıp tahsiline karar verilmesi, tevdi mahalli tayini yoluyla yatırılan ile kabul kararı verilen miktar dışında kalan red kararı verilecek miktar için ise davalı yararına nispi vekâlet ücreti takdiri gerekir. Belirtilen nedenlerle eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın temyiz eden davacı ve davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte yazılı nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 28.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.