Hukuk Genel Kurulu 2015/1664 E. , 2017/529 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.02.2011 gün ve 2006/504 E., 2011/75 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 17.09.2012 gün ve 2011/46809 E., 2012/30227 K. sayılı kararı ile;
"…A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, baştan beri Davalı İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi"nin işçisi olmasına rağmen, sendikalı işçiler gibi ücret almasının önüne geçmek için muvazaalı alt işverenlik ilişkisi kurularak diğer davalı ... işçisi gibi gösterildiğini ve eksik ücret ödendiğini belirterek, ücret farkları, fazla çalışma ücreti farkı, tatil ücreti farkları, ikramiye farkı ve TİS"den kaynaklanan sosyal yardım alacakları farklarının ödetilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi, gemi adamı ihtiyaçlarını gidermek için hizmet alımı ihalesi yaparak, anlaşma gereği ihaleyi kazanan diğer davalı ..."ın işçilerini kendi gemilerinde çalıştırdıklarını, muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının sendikalı olmadığı için ücretinin farklı olduğunu belirtmiştir.
Davalı ..., hizmet alımı ihalesini kazanarak davacıyı, diğer davalıya ait gemilerde çalıştırdıklarını, muvazaanın söz konusu olmadığını, davacının sendikalı olmadığını belirtmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, hizmet alımı ihalesi ile işçi çalıştırma usulünün muvazaalı olup davalı ..."ın sorumlu olmadığı, asıl işveren olan davalı İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi"nin alacaklardan sorumlu olduğu, işçiler arasında sendikalı-sendikasız ayrımı yapması ve eşitlik ilkesine aykırı davranması nedeniyle davacının sendikalı işçiler gibi ücret alması gerektiği sonucuna varılarak, ... yönünden açılan davanın reddine, İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi yönünden açılan davanın kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalılar temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Somut olayda davacılar, İDO"nun yaptığı hizmet alımı ihalesi ile davalı ... işçisi olarak işe alınıp, İDO"ya ait gemilerde gemiadamı olarak çalışmışlardır. İDO şirketinin bir kısım işçileri Denizciler Sendikası üyesi ve TİS"den yararlanmaktadır. Davacıların sendikaya başvurup üye olmadıkları ve dayanışma aidatı da ödemediklerine göre sendikalı işçiler gibi ücret almaları beklenemez. Kaldı ki Deniz İş Kanunu"nda asıl işveren-alt işveren ilişkisi yönünden hüküm bulunmamakta olup, muvazaa konusunda Borçlar Kanunu hükümleri uygulanmaktadır. Dosya içeriğine göre davacı ile aynı statüde çalışan sendika üyesi olmayan işçiler arasında ücret konusunda bir ayrım yapıldığı da ispat edilemediğinden, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir..."
gerekçesiyle karar bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili müvekkilinin asıl işveren İstanbul Deniz Otobüsleri San. ve Tic. A.Ş. nezdinde gemi adamı olarak çalıştığını, alt işveren olan davalı ... ile davalı İDO işçilerinin bir arada çalıştığını, emir ve talimatın asıl işveren İDO tarafından verildiğini, İDO işçileri ile ... işçilerinin ücret ve diğer işçilik alacakları arasında önemli farklar bulunduğunu ileri sürerek işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili muvazaa iddiasının yerinde olmadığını, muvazaanın varlığı halinde müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı İDO A.Ş. vekili muvazaa iddiasının yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece davalılar arasında asıl-alt işverenlik ilişkisinin bulunmadığını, personel teminine yönelik muvazaalı bir ilişki olduğu, davacının işe girişinden itibaren davalı İDO A.Ş. işçisi olarak kabul edilmesi ve buna göre davalı İDO A.Ş. işçisi ile aynı haklardan yararlanması gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalılar vekillerinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece, yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece bozma üzerine yeniden yapılan inceleme ve değerlendirmede davacıların sendika üyesi olduğu, dosyada üye kayıt fişlerinin bulunduğu, bir an için Yargıtay incelemesi sırasında üye kayıt fişlerinin eksik olduğu düşünülse bile bunun ikmali yoluna gitmek gerekirken, sendika üyesi olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğine dair bozma kararına uyulması halinde hak kaybına yol açılacağı belirtilerek ve önceki gerekçeler de eklenmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararını davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davalı şirketler arasında muvazaaya dayalı ilişkinin bulunup bulunmadığı ve burada varılacak sonuca göre davacının toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark ücret alacaklarına hak kazanıp kazanmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, Mahkemece bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada davacı vekili tarafından ibraz edilen sendika üyeliğine ilişkin belgeler değerlendirilmek suretiyle kurulan hükmün gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre de temyiz incelemesinin Özel Daire tarafından mı yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği hususu önsorun olarak görüşülmüştür.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda Mahkemece bozma kararı sonrasında yapılan yargılamada davacı vekili tarafından ibraz edilen sendika üyeliğine ilişkin belgeler değerlendirilmek suretiyle verilen davanın kısmen kabulüne dair karar, bozmadan önce var olmayan belgelere dayandığından, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 22.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.