Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/332 Esas 2018/6624 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/332
Karar No: 2018/6624
Karar Tarihi: 17.12.2018

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2017/332 Esas 2018/6624 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı, davalı ile imzalanan kredi sözleşmesine kefil olduğunu ancak eşinin muvafakatinin olmadığını ve takibin adi kefalet hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek takibin durdurulması ve borçluluğun tespit edilmemesi için dava açmıştır. Davalı ise taksitli kredi sözleşmesinin tüketici kredisi olmadığını ve genel kredi sözleşmelerinde kefalet ilişkisi kurallarının geçerli olduğunu savunarak davayı reddetmiştir. Mahkeme, davacının evli olmadığı ve kefaletin müteselsil kefalet olduğunu, yasanın asıl borçluya öncelik verdiğini ancak somut vakıada uygulanmadığını belirterek davanın reddine karar vermiştir. Kanun maddeleri olarak tüketici kredilerine ilişkin 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve kefalet hükümlerine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu uygulanmıştır.
19. Hukuk Dairesi         2017/332 E.  ,  2018/6624 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Davacı vekili, davalı ile dava dışı ... arasında imzalanan kredi sözleşmesine davacının kefil olduğunu, davacının kefaletine eşinin muvafakatinin olmadığını, aynı anda hem asile hem kefile karşı takip yapılmasının adi kefalet hükümlerine aykırı olduğunu ileri sürerek takibin durdurulması ile davacının borçlu olmadığının tespitine ve davalının takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının kefil olduğu zaman bekâr olduğunu, dava dışı kişiye kullandırılan taksitli ticari kredinin tüketici kredisi vasfında olmadığını, genel kredi sözleşmesi ile kefalet hükümleri gereği davacının asıl borçlu ve kefil hakkında birlikte takip başlatabileceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
    Mahkemece, kefalet ilişkisinin kurulduğu dönemde davacının evli olmadığı, kefalet sözleşmesinde adi kefalet ilişkisi değil genel kredi sözleşmelerinde uygulanan müteselsil kefalet ilişkisi olduğu, tüketici işlemlerine ve adi kefalete özgü öncelikle asıl borçluya müracaat edilerek tahsilat yapılamaması halinde kefile yönelinebileceğine ilişkin yasa hükmünün somut vakıada uygulanma durumunun olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle gerekçeli kararda dava dilekçesi özetlenirken davanın itirazın iptali olarak yazılmasının her zaman mahallinde düzeltilebilir maddî hata kapsamında değerlendirilmiş olmasına göre davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usûl ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.