Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/16336
Karar No: 2020/5318
Karar Tarihi: 23.09.2020

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16336 Esas 2020/5318 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2016/16336 E.  ,  2020/5318 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12/10/2012 ve 17/12/2012 günlerinde verilen dilekçelerle elatmanın önlenmesi ve kal, karşı davada temliken tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; elatmanın önlenmesi ve kal davasının reddine, temliken tescil davasının kabulüne dair verilen 25/02/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı vekili, 10687 ada 7 parsel sayılı taşınmazın davacıya, aynı ada 3 parsel sayılı taşınmazın da davalıya ait olduğunu, taraflar arasında sınır ihtilafı oluştuğunu, davacının kadastro elemanları aracılığı ile yaptırdığı ölçümde davalıya ait binanın balkon, bahçe, foseptik çukuru ve ağaçlarının kendisine ait taşınmazın sınırları içerisinde kaldığını öğrendiğini, tecavüzlü bu alanın tahminen 123,67 m2 olduğunu, mahallinde yapılacak keşif ile gerçek durumun ortaya çıkacağını belirterek, davalının davacı taşınmazına elatmasının önlenmesine, muarazanın men"ine, taşkın bina, foseptik ve ağaçların kal"ine karar verilmesini istemiştir.
    Davalı- karşı davacı, 10687 ada 3 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, kendisinin ve davacının maliki olduğu taşınmazlar üzerindeki yapıların S.S. ... tarafından yapıldığını ve kendilerine devredildiğini, kendilerinin ise binaların sadece ince işçiliğini yaptığını, davanın kooperatife ihbar edilmesini ve davaya katılımının sağlanmasını, taşınmazların yıllardır aynı şekilde kullanıldığını, kendisinin oturduğu ve sınırları davacının parselinin sınırları içerisinde kalan binasının ruhsatlı ve oturma raporu alınmış bir bina olduğunu, bu durumu bilmesinin mümkün olmadığını, iyi niyetli olarak kooperatiften gösterilen şekilde binayı aldığını, parsel sınırlarına ilişkin duvarları da davacının yaptığını belirterek, mahkemece yapılacak uygulama ve ölçümlerde binasının ve bahçesinin davacının parselinin sınırları içinde kalması halinde binanın yapımında iyi niyetli olduğunun kabul edilmesi ve fiilen kullanılan parsel sınırları dikkate alınarak davacıya ait 7 parsel sayılı taşınmazın belirtilen kısmının tapusunun iptali ile belirlenecek uygun bir bedel karşılığında adına temliken tescilini ve sınır tashihi mahiyetinde ifraz ve imar uygulaması bu alanın kendi parseline eklenmesini, bu şekilde aykırılığın giderilmesini talep etmiş, davacının talebinin kabulü halinde kendisine ait binanın bir kısmının yıkılmasının söz konusu olduğunu, bu durumda binanın imara aykırı hale geleceğini tüm binanın yıkılma olasılığının söz konusu olacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı- karşı davalı vekili ve katılma yolu ile de davalı- karşı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Dava elatmanın önlenmesi ve kal, karşı dava ise TMK"nın 725. maddesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Yasal ayrıcalıklar dışında, TMK’nın 684/1 ve 718/2 maddeleri hükümlerine göre, arazinin mülkiyeti ve buna bağlı olan tasarruf hakkı o arazide kalıcı olmak koşuluyla yapılan şeyleri de kapsar TMK’nın 725. maddesinde bu kuralın istisnalarından birisi düzenlenmiş, böylece muhdesatla arasındaki bağlantı kesilmiş bina sahibine bazı koşulların oluşması halinde ayrılmaz parça niteliğindeki taşkın yapı için üzerinde bulunduğu taşınmaza malik olabilme olanağı tanınmıştır.
    Bunun için, tapuya kayıtlı özel mülkiyete konu bir taşınmaz üzerinde, temelli kalması amacıyla yapılan binanın ayrılmaz parçası yine tapuda kayıtlı üçüncü kişiye ait taşınmaza taşkın yapılmış olmalıdır.
    Taşkın inşaat, taşkın yapı ile iki komşu taşınmazı fiilen birleştirmekte, ekonomik bir bütünlük oluşturmaktadır. Bu özelliğinden dolayı taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Taşılan arazi malikinin devir borcu eşyaya bağlı bir borç olduğundan inşaat maliki hakkını taşılan arazinin her malikine karşı kullanabilir. Yeni malikler de Türk Medeni Kanununun 725. maddesinde belirtilen haklardan yararlanabilecekleri gibi borçlardan da sorumlu olur.
    Bu tür davalarda taşkın yapıyı yapan kişinin taşınmazı lehine, taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkı yoksa durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı yapan kimse, taşan kısım için uygun bir bedel karşılığında irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.
    TMK’nın 725. maddesine dayanılarak tescil talebinde bulunulabilmesi bazı koşulların varlığına bağlıdır;
    a) Birinci koşul, malzeme sahibinin iyiniyetli olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesi hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere, taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin yapı sahibine verilebilmesi için öncelikli koşul iyiniyettir. Öngörülen iyiniyetin TMK’nın 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda da kuşku yoktur.
    Bu kural, taşkın inşaatı yapan kimsenin, elattığı taşınmazın başkasının mülkü olduğunu bilmemesini veya beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşılık bilebilecek durumda olmamasını ya da taşkın inşaat yapmakta haklı bir sebebinin bulunmasını ifade eder.
    İyiniyetin varlığı iddia ve savunmaya bakılmaksızın mahkemece re’sen araştırılmalıdır. Ne var ki, 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi olay ve karinelerden, durumun özelliklerine göre kendisinden beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olduğu açık bulunan taşkın inşaat sahibinin temliken tescil talebinde bulunması mümkün değildir. Çünkü bu gibi durumlarda kötüniyet karşı tarafın ispatı gerekmeden belirlenmiş olur. Ayrıca iyiniyet inşaatın başladığı andan tamamlandığı ana kadar devam etmelidir. (Sübjektif koşul)
    b) İkinci koşul, yapı kıymetinin taşılan arazi parçasının değerinden açıkça fazla olmasıdır.
    TMK’nın 725. maddesinde “durum ve koşulların haklı kılması” şeklinde ifade edilen husus uygulama ve doktrinde inşaatın yıkılması ile inşaat sahibinin uğrayacağı zarar veya yıkılmaması halinde arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybının karşılaştırılması şeklinde değerlendirilmektedir. Kastedilen değer sadece taşılan arazinin değerinden ibaret değildir. Bu değerin içinde arazi sahibinin taşılan kısım dışında kalan arazisinin uğrayacağı değer kaybı da vardır. Arsa malikinin arsasının uğrayacağı değer kaybı uzman bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle TMK’nın 4., TBK’nın 50. maddesi uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi önleyecek biçimde dava tarihine ve objektif esaslara göre tespit ve takdir edilmelidir. (Objektif koşul)
    c) Üçüncü koşul ise taşkın inşaat yapanın, taşınmaz malikine bu bedeli ödemesidir.
    Taşkın inşaatın yıkılması gerekmiyorsa, mahkemece yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda belirlenecek bedel arsa sahibine ödenmek üzere depo ettirilmelidir.
    d)Yukarıda değinilen üç koşulun yanısıra, mahkemece iptal ve tescile karar verilebilmesi için taşkın yapının zeminindeki arazi parçasının ana taşınmazdan ifrazının da mümkün olması gereklidir.
    Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince; gerek davacının 10687 ada 7 parsel sayılı taşınmazı gerekse davalı- karşı davacının 10687 ada 3 parsel sayılı taşınmazı çapa bağlıdır. Çapa bağlı taşınmazlarda mülkiyet hakkının kapsamı 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20. ve Türk Medeni Kanununun 719. maddeleri hükmünce çap kapsamı ile belirlenir. Dava konusu taşınmaz çapa bağlı iken dava dışı (dava ihbar edilen S.S. ...) kooperatif tarafından inşaat yapıldığı, taşkınlığın bu inşaat sebebiyle ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 725. maddesi hükmünden yararlanılarak taşkın bölümün tescilinin istenebilmesi için iyi niyetle hareket etmiş olmak asıldır. Çapa bağlanan taşınmazda yapılacak inşaatın taşırılması halinde iyi niyetin varlığından söz edilemez. Yapının kooperatif tarafından yapılmış olması da davacının iyi niyetli olduğunu göstermez. O halde, birleştirilen dava davacısının taşkın yapı nedeniyle iyi niyetli olmadığı, TMK"nın 725. maddesi gereğince taşkın yapının bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devrini talep edemeyeceği gözetilmeden buna dair hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davalı- karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.Başkan
    (Muhalif)
    KARŞI OY
    Mahalli mahkemece isabetli şekilde TMK 725. maddesinin lafzı ve ruhuna uygun karar verilmiş olmasına ve bu nedenle kararın onanması gerekmesine rağmen, Dairemizin sayın çoğunluğunun aksi yönde görüşü doğrultusunda kararın bozulmasına dair karara iştirak etmediğimden bozma kararına muhalifim.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi