Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/20804
Karar No: 2013/21342
Karar Tarihi: 16.9.2013

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/20804 Esas 2013/21342 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, davalı ile aralarında temizlik işi hizmet alım sözleşmesi yapıldığını, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsili için kendisine karşı dava açıp kazandığını ve alacağını icra takibi yolu ile kendisinden tahsil ettiğini, aralarında imzalanan sözleşmenin eki niteliğindeki ihale şartnamesine göre sorumluluğun davalı yüklenici de olduğunu belirterek ödenen toplam 4.020,98 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istedi. Davalı, davanın reddini dilemişti. Mahkemece, asıl davada 4.020,98 TL rücuan alacağın ödeme tarihi olan 20.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ve birleşen dava dosyasında 311,56 TL rücuan alacağın ödeme tarihi olan 25.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verildi. Ancak hüküm gerekçesinde bahsedilen birleşen dava tutarı ile hüküm kısmında belirtilen tutarın farklı olması, hüküm ile gerekçenin birbirine uygun olması gerektiği ilkesine aykırıdır. Bu nedenle, hüküm bozulmuştur. HUMK.nun 381 maddesi gereğince mahkeme, tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra kararını tefhim eder. HUMK.nun 388/son maddesi gereğince istek sonuçlarından her biri hakkındaki hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı kanunun 389 maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunludur. Ayrıca kamu düzeni ile ilgili olan bu
13. Hukuk Dairesi         2013/20804 E.  ,  2013/21342 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

    KARAR
    Davacı, davalı ile aralarında 2007 yılında temizlik işi hizmet alım sözleşmesi yapıldığını, dava dışı işçinin işçilik alacaklarının tahsili için kendisine karşı dava açıp kazandığını ve alacağını icra takibi yolu ile kendisinden tahsil ettiğini, aralarında imzalanan sözleşmenin eki niteliğindeki ihale şartnamesine göre sorumluluğun davalı yüklenici de olduğunu belirterek ödenen toplam 4.020,98 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiş, birleşen dava ile de ödediği 1.009,48 TL nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı,davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, asıl davada 4.020,98 TL rücuan alacağın ödeme tarihi olan 20.01.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline ve birleşen dava dosyasında 311,56 TL rücuan alacağın ödeme tarihi olan 25.11.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-HUMK.nun 381 maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafların iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az, aynı yasanın 388. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. HUMK.nun 388/son maddesi gereğince de istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenilen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Yine aynı kanunun 389 maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu
    tekrarlanmıştır. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür. Bu gibi hallerde de HUMK.nun 388. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararın birbirine uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Öte yandan kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HUMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
    Temyize konu davada, gerekçe kısmında mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre birleşen dava yönünden davacı alacağının 371,56 TL olarak kabul edilmesi gerektiğinden bahsedildiği halde hüküm kısmında birleşen davanın 311,56 TL olarak kabul edilerek hüküm kurulmuş olması, az yukarıda açıklanan hüküm ile gerekçenin birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, kararın bozulmasını gerektirir. Mahkemece 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihatı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi hüküm ile gerekçe arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
    2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi