(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/9549 E. , 2013/11267 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... Yönetimi, 22.11.2011 havale tarihli dava dilekçesi ile tapuda davalılar adına kayıtlı ... Köyü, 1266 ada 5 sayılı parselin 630,645 m²"lik kısmının kesinleşmiş orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı iddiasıyla, bu kısmın tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın kabulü ile .... Mahallesinde kain tapunun 1266 ada 5 sayılı parselin davalılar adına olan tapu kaydının fen bilirkişinin 13.06.2012 tarihli rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 754,97 m²"lik kısmının tapusunun iptali ile orman niteliğiyle Hazine adına ayrı bir parsel olarak tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastrosu içinde kaldığı iddiasıyla dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Mahkemece, çekişmeli parselin (A) harfli 754,97 m²"lik bölümünün orman tahdidi içinde olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de, yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli ve elverişli değildir.
Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın tapu kaydında ...Mahallesinde bulunduğu belirtilmesine rağmen, bu hususta inceleme ve araştırma yapılmamış, ... Köyü ile ... Mahallesinin aynı yer olup olmadığı hususunda tereddüt oluşmuştur. ...Köyünde yapılan orman tahdidinin ...Mahallesinde ilân edilip edilmediği hususu da dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Ayrıca, ...Mahallesinde kesinleşmiş orman kadastrosu bulunup bulunmadığı hususu ilgili yerlerden sorulmamış, tutanak ve haritalar getirtilip uygulanmamıştır. Bilirkişi kurulu tarafından yapılan tahdit uygulaması da yeterli değildir. Davalılar tarafından 29/04/2003 tarihinde ilân edilen orman kadastrosu ve 2/B uygulamasına itiraz davası açılıp açılmadığı davalı gerçek kişilerden ve Orman Yönetiminden sorulmamış, açılmış derdest bir dava var ise orman kadastrosuna itiraz davasının sonucunun beklenmesi gerekeceği hususu düşünülmemiştir.
O halde; öncelikle, davalılar tarafından orman kadastrosuna itiraz davası açılıp açılmadığı davalılardan ve davacı ... Yönetiminden sorularak, açılmış ve halen derdest olan bir dava varsa, orman kadastrosuna itiraz davasının sonucu beklenmeli; daha sonra ...Köyü ile ...Mahallesinin aynı yer olup olmadığı ilgili yerlerden sorulmalı, ...Köyünde yapılan orman kadastrosunun ...Mahallesinde ilân edilip edilmediği araştırılmalı, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yer olan ...Mahallesi ve ayrıca ...Köyüne ait çekişmeli taşınmazın yer aldığı orjinal arazi kadastro paftası getirtilmeli, ...Mahallesinde orman kadastrosu yapılıp yapılmadığı sorularak yapılmış ise, orman kadastrosuna ilişkin tutanaklar ve harita ile görevlendirme, işe başlama, çalışma tutanakları ile çekişmeli yeri orman sınır noktaları ile birlikte gösterir, orijinal orman kadastro haritası onaylı fotokopisi ve varsa aplikasyon ve 2/B uygulamalarına ilişkin tüm tutanaklar ve haritalar getirtilip, önceki
bilirkişiler dışında; bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek üç uzman orman mühendisi, bir fen elemanı marifetiyle yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, her iki tahdit hattı sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 15-20 adet orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın ayrı ayrı tahdit hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; ilk orman kadastrosundaki ölçü teknikleri ile ve eski tarihli memleket haritasında bulunan sabit noktaların bulundukları yerler zeminde tespit edilip, orman sınır noktaları birer birer arazide bulunarak orman sınır noktalarının izledikleri tahdit hattı belirlenmeli, orman sınır noktalarının bazılarının zeminde bulunmaması halinde ise, nedeni üzerinde durularak yerlerinden sökülerek yok edilip edilmedikleri saptanmalı, zeminde bulunamayan noktaların yerleri, zeminde halen var olan ve en yakın sabit orman sınır noktaları esas alınarak ve bu noktalardan hareketle yine orman kadastro tutanaklarındaki açı ve mesafeler okunup ölçülerek birer birer arazide bulunup röperlenmeli, memleket haritası örneği üzerinde gösterilmelidir. Orman kadastro tutanak ve haritası zemine uygulandıktan sonra aynı yöntemle 1744 sayılı Kanuna göre yapılan aplikasyon ve 2. madde uygulamasına ilişkin çalışma tutanak ve haritası uygulanmalı, memleket haritası üzerinde gösterilmeli, çelişki varsa nedenleri açıklattırılmalı, 05.03.2007 tarihinde yürürlüğe giren Orman Kadastro Teknik İzahnamesinin 36. maddesinde yazılı “Orman sınır nokta ve hatlarının arza uygulanmasında; tutanaklardan, orman kadastro haritalarından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon ve röper nokta ve krokilerinden yararlanılır. Sınırlama tutanakları, ölçü değerleri ve orman kadastro haritaları ile zemindeki durum arasında çelişki olduğunda, tutanaktaki kararlar ile orman sınır noktası ve hatlarının yazılı tarifleri esas alınmak suretiyle ölçü, harita ve zemin kontrolü yapılarak gerçek duruma uygun olanı uygulanır” hükmü ile 20.11.2012 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosu ve 2/B Uygulama Yönetmeliğinin “Teknik İşler” başlıklı sekizinci Bölümünde yazılı esaslar gözönünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevki, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, anlatılan yöntemle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde, yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen ve gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülmeli, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar veklinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 05/12/2013 günü oy birliği ile karar verildi.