(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2013/3762 E. , 2013/11250 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tesbitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... Köyü, 354 ada 2 parsel sayılı 1797.60 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tesbit edilmiştir.
Davacı Hazine, davalı yararına imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı iddiasıyla dava açmıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu parselin tesbit tutanağının iptaliyle orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hükmün davacı Hazine tarafından taşınmazın niteliğine yönelik, davalı tarafından ise esasa yönelik temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 14/04/2011 tarih 2011/1430 - 4448 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece toplanan deliller ve dosya içeriği gözönünde tutularak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı, davalı yararına imar-ihya ve zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı iddiasıyla taşınmazın Hazine adına tescilini istemiş, yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın 5-10 yıl önce davacı tarafından temizlenerek kullanılmaya başlandığını beyan etmişler, orman bilirkişi taşınmazın kesinleşen orman tahdidi dışında kalıp orman sayılmayan yerlerden olduğunu, ziraat bilirkişisi ise taşınmazın (B) harfiyle işaretli kısmının 30 yıl önce imar ve ihyasının tamamlandığı belirtmişlerdir. Çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman tahdit sınırları dışında kaldığı ve eylemli biçimde de orman olmadığı belirlendiği ve somut olayda 3402 sayılı Kanunun 30/2. maddesinde öngörülen üç ayrık halden hiçbirisi olmadığı halde ...."nın 74. maddesinde öngörülen taleple bağlılık kuralı da aşılarak taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmesi doğru değildir. Ayrıca, yerel bilirkişi ve tanıklar, soyut olarak davalının 10 yıllık zilyetliğinden söz etmişler, buna karşılık ziraat bilirkişisi ise taşınmazın (B) bölümünün 30 yıl önce imar ve ihyasının tamamlandığını açıklamış olmasına karşın taşınmazın kullanım ve tasarruf durumu yönünden yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile ziraat bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilmemiştir. O halde, yeniden yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi niteliğindeki yerlerden olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve varsa dayanakları kayıtları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; yerel bilirkişi ve tarafların bildirdiği zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli; yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile tesbit bilirkişi beyanları
arasında çelişki oluştuğunda tesbit bilirkişileri de tanık sıfatıyla dinlenerek çelişki giderilmeye çalışılmalı, zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve maddi olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tesbit tarihine kadar taşınmaz üzerinde davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne, Karapınar Köyünde bulunan 354 ada 2 sayılı parselin ham toprak vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 21/06/2005 tarihinde ilân edilip kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B çalışmaları bulunmaktadır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman bilirkişi tarafından orman kadastrosu, eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu anlaşıldığına ve davalı kişi yararına 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17. maddelerinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığına göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 3402 sayılı Kanuna eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı temyiz harcının istek halinde iadesine, 05/12/2013 gününde oy birliği ile karar verildi.