
Esas No: 2015/14578
Karar No: 2015/13891
Karar Tarihi: 07.09.2015
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/14578 Esas 2015/13891 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
1-... 2-... adına Av. ..., ile 1-... Başkanlığı adına Av. ... 2-... adına Av. N.. Ç.. arasındaki dava hakkında ... İş Mahkemesinden verilen 26.09.2014 gün 2013/649 E., 2014/929 K. sayılı hükmün, Dairemizin 15.01.2015 gün, 2014/25906 E., 2015/473K. sayılı ilamı ile BOZULMASINA karar verilmiştir. Bozma sonrası, Mahkemenin verdiği 01.04.2015 gün ve 2015/209E., 2015/320K. sayılı karar ile önceki kararında 6100 sayılı HMK’nın 373/(5). Maddesi uyarınca direndiği anlaşılmış olmakla ve Direnme üzerine yapılacak işlemlerin neler olduğu 6100 sayılı HMK’nın 373’ncü maddesinin (5). fıkrasında; “İlk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır. (6) fıkrasında da; “(6) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur.” şeklinde ifade edilmiş olmakla birlikte 5 Temmuz 2012 gün ve 28344 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yargı Hizmetlerinin Etkinleştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Ve Basın Yayın Yoluyla İşlenen Suçlara İlişkin Dava Ve Cezaların Ertelenmesi Hakkında Kanunun 40. Maddesi ile 5521 sayılı Kanuna eklenen Geçici 2’nci maddedeki;“ Bölge adliye mahkemelerinin, 5235 sayılı Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, Yargıtayın bozma kararlarına karşı verilen direnme kararının temyizi halinde dava dosyası, önce kararı veren daireye gönderilir. Direnme kararları daireler tarafından öncelikle incelenir. Kararı veren daire, direnmeyi yerinde görürse kararı düzeltir; yerinde görmezse talebi on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletir.” şeklindeki düzenleme karşısında, direnme kararının süresi içinde temyizen incelenmesi davacı avukatınca talep edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkin olup, Mahkemece; davanın reddine dair verilen hükmün Dairemizce; “ … aynı döneme rastlayan birden fazla sigortalılık halinin ortaya çıktığı durumlarda, sigortalının emek ve mesaisini ağırlıklı olarak tahsis ettiği, kişinin yaşamında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıyan çalışmaya üstünlük tanınarak, tabi olunacak sigortalılık statüsünün belirlenmesi zorunluluğu vardır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında dava konusu somut olayda; Öncelikle mahkemece; müteveffanın kendi nam ve hesabına iş yaptığı iddiası titizlikle irdelenmeli, davacının işyeri bulunup bulunmadığı hususları yöntemince araştırılmalı (vergi levhası, işyeri ruhsatı, vergi beyannamesi, muhtasar beyananame...v.s), eğer kendi nam ve hesabına çalışmadığı tespit edilecek olursa, müteveffanın, 01.05.2012 – 15.07.2012 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı sürelerin Kuruma bildirildiği nazara alınarak, dava konusu dönemde de hizmet akdiyle çalışmış olabileceği göz önünde bulundurulmalı, davalı işyerinin kapsamı, davacının davalı işyerinde hangi işlerde çalıştığı, bu çalışmalarının ne kadar süreyle yapılabileceği, buna göre çalışmasının tam zamanlı çalışmayı gerektirip gerektirmediği, çalışmanın varlığı ve süresi usulünce araştırılmalı, işe başlama ve işten ayrılma tarihi şüpheye mahal vermeyecek şekilde tespit edilmeli, işin ve işyerinin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla; davacının çalışmaları ile ilgili tüm belgeler davalı kurumdan; puantaj kayıtları, ücret tediye bordroları ve ürün teslimatına ilişkin belgelerin asılları işverenden getirtilmeli, iş bu belgelerden sigortalının imzasını içerenler tespit edilirse imzanın davacıya aidiyeti davacı tarafından kabul edilenler ile inkar edilip de aidiyeti ehil bilirkişi incelemesiyle saptananlardan yine davacı tarafından hata-hile-ikrah durumu iddia ve ispat edilemeyenler bakımından, işbu yazılı belgelerin aksi eşdeğerde delillerle kanıtlanması için davacıya delilleri sorulmalı; dosyada mevcut dönem bordrolarında ismi bulunan ve mahkemece resen seçilecek tanıkların bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalı işyerinin iş yaptığı işverenler ile aynı çevrede iş yapan başka işverenler veya bu işverenlerin çalıştırdığı kişiler, komşu işyeri tanıkları re’sen saptanarak dinlenilmeli, belirdiği takdirde tanık anlatımları arasındaki çelişkiler giderilmeli, uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmeli…”gerekçesiyle bozulduğu anlaşılmakla, bozma ilamı gerekçesindeki açıklamalar gözetildiğinde, Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmediğinden talebin on gün içinde Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna iletilmesi gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı sebepten ötürü Yargıtay incelemesine konu olan karar, eski hükümde direnmeye ilişkin olup direnme Dairemizce yerinde görülmediğinden ve bu durumda kararın inceleme yeri Yargıtay Hukuk Genel Kurulu olduğundan dava dosyasının Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna sunulmak üzere Yargıtay Birinci Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 07.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.