Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2017/4458
Karar No: 2020/1487
Karar Tarihi: 03.03.2020

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017/4458 Esas 2020/1487 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2017/4458 E.  ,  2020/1487 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVACILAR : ... V.D.
    DAVALILAR : ... V.D.
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından süresinde ve davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 03.03.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat ... ile diğer temyiz eden davalılar vekili Avukat ... geldiler davetiye tebliğine rağmen tereke temsilcisi ... gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:


    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı terekeye iade talepli tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
    Davacılar, mirasbırakanları ..."in 560 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını oğlu ..."e, 560 ada 19 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını torunu olan davalı ..."e, 66 ada 36 parseldeki 1 ve 3 nolu bağımsız bölümleri oğlu ..."e, 7 nolu bağımsız bölümü gelini olan davalı ..."e ve 9 nolu bağımsız bölümü torunu olan davalı ..."e devrettiğini, ... "in ölümü üzerine 560 ada 14 parseldeki payının davalı mirasçılarına intikal ettiğini, temliklerin mirasçılardan mal kaçırmak amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mirasbırakan adına tesciline, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar, mirasbırakanın oğlu ... ve davalılar ile bahçecilik ve çiftçilik yaptığını, birlikte yaşadıklarını, temliklerin mirasçılar arasına paylaştırma amacı taşıdığını, muvazaanın koşullarının oluşmadığını, tenkis istemi yönünden zamanaşamı süresinin geçtiğini ve devirlerin tenkise tabi olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava konusu 66 ada 36 parsel yönünden temlikin paylaştırma amaçlı olduğu gerekçesi ile davanın reddine, kalan taşınmazlar yönünden ise temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerkeçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
    ../..





    Karar taraflarca temyiz edilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanununun 640. maddesi uyarınca terekeye temsilci atanması durumunda, davanın tereke temsilcisinin veya bu sıfatla vekil kıldığı avukatın huzuru ile sürdürülmesi gerektiği tartışmasızdır. Tereke temsilcisinin atanması ile mirasçıların terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalkmaktadır. Bir başka söyleyişle, mirasçıların davayı takip yetkisi sona erer ve buna bağlantılı olarak da hükmü temyiz hakkı miras şirketini temsilen tereke temsilcisine geçer. Somut olayda; mirasbırakan ...’in terekesine ... tereke temsilcisi olarak atanmış olmakla davayı açan mirasçıların davayı takip yetkisi kalmadığından davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine.
    Davalıların temyiz itirazlarına gelince;
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, mirasbırakanın 03.04.2010 tarihinde öldüğü, geride davacı çocukları ..., ... ve ... ile 1999 yılında ölen oğlu ...’in çocukları davalılar ..., ... ve ..., 2011 yılında ölen oğlu ...’in dava dışı eşi ..., çocukları ..., ... ve ...’nın mirasçı olarak kaldığı; davalılardan ...’nin, mirasbırakanın gelini (...’in eşi) olduğu, mirasbırakanın dava konusu 66 ada 36 parseldeki 1 ve 3 nolu bölümleri oğlu ...’e, 5 nolu bölümü davacı ...’ye, 6 nolu bölümü davacı ...’e, 7 nolu bölümü oğlu ...’e, 8 nolu bölümü davacı ...’ye, 9 nolu bölümü gelini davalı ...’ye, 10 nolu bölümü 2005 yılında ölen eşi ...’e 22.04.1994 tarihinde satış suretiyle devrettiği, ...’in 7 nolu bölümü 13.11.2000 tarihinde davalı ...’a, ...’ın da 30.06.2006 tarihinde davalı ...’e temlik ettiği, aynı parseldeki 2 ve 4 nolu bölümlerin de mirasbırakanın uhdesinde kaldığı; mirasbırakanın, 560 ada 14 parseldeki ½ payının tamamını 25.19.1995 tarihinde oğlu ...’e, 560 ada 19 parseldeki ½ payının tamamını torunu davalı ...’a 31.08.1995 tarihinde satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (nitelikli-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 0l.04.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere; görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 706, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 237 (818 s. Borçlar Kanunun 213) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki kişisel ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    ../...





    Öte yandan, mirasbırakanın, sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmış olması durumunda, mal kaçırmak kastından söz edilmeyeceğinden olayda 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı kuşkusuzdur.
    Somut olaya gelince; mirasbırakanın 66 ada 36 parseldeki dava dışı 3 adet bağımsız bölümü de davacı çocuklarına temlik ettiği açık olup, dava konusu 66 ada 36 ve 560 ada 14 parseller yönünden mal kaçırmak amacıyla değil tüm mirasçıları kapsar biçimde paylaştırma amacıyla hareket ettiği; her ne kadar, mirasbırakanın mirasçısı olmayan davalı ... yönünden paylaştırma savunmasına itibar edilemez ise de, tanık olarak dinlenen ve davanın kabulü halinde hak sahibi olabilecek dava dışı mirasçı Resmiye’nin beyanlarından davalı ...’ye yapılan temlikin de muvazaalı olmadığı sonucuna varılmaktadır.
    Çekişme konusu 560 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise, mirasbırakanın temlik tarihinde mirasçısı olmayan torunu davalı ...’a yaptığı devir bakımından paylaştırma savunmasının dinlenmesine olanak bulunmamaktadır. Diğer taraftan, tanık anlatımlarına göre mirasbırakanın devir tarihinde torununa taşınmazını devretmesini gerektirir bir olgu bulunmadığı gibi işlem tarihinde 21 yaşında olan Erdal’ın taşınmazı bedelsiz devraldığı, temlikin mal kaçırmak amaçlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın 560 ada 19 parsel sayılı taşınmaz yönünden kabulüne, kalan taşınmazlar yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Kabule göre de, TMK’nın 28. maddesi uyarınca ölümle şahsiyet son bulduğu halde, ölü kişi mirasbırakan ... adına tescil kararı verilmesi de isabetsizdir.
    Davalıların açıklanan nedenlerle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalılar vekili için 2.540.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacılardan alınmasına, peşin alınan harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, aşağıda yazılı 652.07. TL fazla yatırılan peşin harcın temyiz eden davacılara iadesine, 03/03/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



    - K A R Ş I O Y -

    Dava, muris muvazaası hukuki sebebine dayalı tapu iptal-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece 36 sayılı parselden oluşan bağımsız bölümler açısından murisin paylaştırma kastı kabul edilerek davanın reddine, dava konusu diğer taşınmazlar için ise kabulüne karar verilmiştir.
    Sayın çoğunluk davalı ... dışındaki davalılara yapılan temliklerin mal kaçırma amaçlı olmadığını belirterek bozma kararı vermiştir.
    Muris muvazaasının genel ilkeleri açısından sayın çoğunluk ile aramızda bir ayrılık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu, bu ilkelerin somut olaya uygulanmasında murisin iradesinin ne olduğu noktasındadır.
    36 nolu parsel üzerinde inşa edilen binadan bütün mirasçılara bağımsız bölüm verildiği tartışmasızdır. Dava bu bağımsız bölümler yönünden reddedilmiştir. Bu konuda sayın çoğunluk ile aramızda görüş ayrılığı yoktur.
    Oğul ..."e devredilen 14sayılı parselin 1/2 si ile, bu oğuldan olma torun ..."a devredilen 19 nolu parselin 1/2 si ve yine bu oğulun eşi olan davalı ..."ye devredilen 7 nolu bağımsız bölüm açısından değerlendirme yapıldığında da sayın çoğunluk ..."a yapılan devrin muvazaalı olduğunu kabul ederken gelin Nazire"ye yapılan devrin muvazaalı olmadığı sonucuna varmıştır.
    Bu durumda tartışma konusu olan taşınmazlar ..."e devredilen 14 nolu parselin 1/2si ve Gelin ..."ye yapılan 7 nolu bağımsız bölüme ilişkindir.
    Muris muvazaasına dayalı tapu iptal- tescil davalarının dayanağını teşkil eden 1.4.1974 tarih1/2 sayılı İBK da da belirtildiği üzere muris paylaşım yaparken " hak dengesini gözetmek zorundadır". Somut olaya baktığımızda 36 nolu parseldeki bağımsız bölümleri mirasçılara verirken hak dengesinin gözetildiğinde kuşku yoktur. Ne var ki oğlu ..."e14 nolu parseli, bu oğlunun eşi olan ..."ye 7 nolu bağımsız bölümü temlik ederken aynı niyetten bahsetmek mümkün olmayacaktır. Zira muris oğlu ... ile beraber yaşamaktadır. Ayrıca sayın çoğunluğun kabulünde de olduğu üzere ..."in oğlu ..."a da 19 nolu parsel verilmiştir. 14 ve 19 nolu parsellerde murisin payı 1/2 oranındadır. Murisin paylaştırma kastıyla verdiği bağımsız bölümler ile diğer taşınmazların temlik tarihleri de farklıdır. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, murisin iradesinin 14, 19 parseller ile 7 nolu bağımsız bölüm açısından birlikte yaşadığı oğlu Halil"i ve onun eşi ile çocuğunu koruyup kollamak, bunlar yararına diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğu kanaat ve sonucuna varılmakla, mahkemece verilen kararın esasının doğru olduğu, hükmün ise, tescil kararının ölü kişi adına kurulması doğru değil ise de bu yanlışlığın düzeltilmesi mümkün bulunmakla , hükmün düzeltilerek onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun bozma görüşüne katılmıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi