1. Hukuk Dairesi 2020/201 E. , 2020/1479 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVACILAR : ... V.D.
DAVALILAR : ... V.D.
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar ve davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 07.11.2019 Perşembe günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılardan ... ve vekili Avukat ... Çekil ile temyiz edilen davacılar vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı ..., ortak mirasbırakan ...’in 155 ada 12 ve 6, 165 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarını mal kaçırma amacıyla oğlu olan davalıların murisi ...’e satış suretiyle temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescil istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya dahil edilmiş, birleşen davada davacı ..., aynı hukuki nedenlere dayanarak çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile birlikte 386, 392, 486, 491, 503, 11, 12, 13, 14, 23, 29, 354, 356, 39, 4, 73, 352, 367, 388, 53, 54, 55, 58. 70, 75, 84, 90, 104, 106. 121, 10 ve 57 parsel sayılı taşınmazların da mirasbırakan ... tarafından davalıların murisi ...’e devredildiğini, işlemin mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak yapıldığını ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir.
Davalılar, dava konusu taşınmazların mirasbırakanları ... tarafından bedeli ödenerek satın alındığını, muvazaanın olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacı ... yönünden davanın reddine, iddianın ispatlandığı gerekçesiyle birleştirilen davada davacı ... yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
./..
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1898 doğumlu ...’in 01.08.1956 tarihinde ölümü ile geride mirasçı olarak dava dışı çocukları ..., ..., ..., ..., kendisinden sonra 2013 yılında ölen oğlu ...’ın kızı davacı ..., yine kendisinden sonra 2015’de ölen kızı ... mirasçıları davacı eşi ..., davacı çocukları ..., ... ve ... ile 1983’de ölen oğlu ...’in mirasçıları davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... ile dava dışı ..., ..., ..., ...’nin kaldığı, dava konusu 155 ada 6 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar senetliden ... çocukları ..., ..., ... ve ...’ın tasarrufunda olduğu, müştereklerin aralarında yaptıkları 1987 tarihli harici ve rızai ifraz taksim sonucunda adlarına tespit görerek 23.08.1989 da kesinleştiği, 165 ada 1 parsel sayılı taşınmazın senetliden ... çocukları ..., ..., ... ve ... adlarına kayıtlı iken eşit şekilde payları mukabilinde tespit gördüğü ve 11.09.1989 da kesinleştiği, birleşen davada dava konusu edilen 386, 392, 486, 491, 503, 11, 12, 13, 14, 23, 29, 354, 356, 39, 4, 73, 352, 367, 388, 53, 54, 55, 58, 70, 75, 84, 90, 104, 106, 121, 10 ve 57 parsel sayılı taşınmazlar da ise mirasbırakanın hiç bir zaman tapu kayıt maliki olmadığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Öte yandan, muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun (TMK) 6. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir.
Anayasanın 141/3. maddesi hükmü gereği bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması zorunludur.
Somut olaya gelince, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre davacılar tarafından temliklerin muvazaalı olduğu iddiası usulünce ispatlanmış değildir.
../...
Birleştirilen davada dava konusu yapılan 155 ada 6 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar bakımından da muvazaa iddiasının ispatlandığından söz edebilme olanağı yoktur. Diğer taşınmazların ise mirasbırakan tarafından temlik edilmediği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular birlikte gözetildiğinde asıl davada davacı ...’ın yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine.
Birleştirilen davada davalılar vekilinin temyiz itirazına gelince; mahkemece birleşen tapu iptali ve tescil davasının da reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde gerekçesiz olarak hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir.
Birleştirilen davada davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 02.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince temyiz eden taraflardan gelen davalılar vekili için 2.037.00. TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacı ... mirasçılarından alınmasına, alınan peşin harcın temyiz eden davalılara geri verilmesine, aşağıda yazılı 54.40 TL onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 02/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.