13. Hukuk Dairesi 2012/25619 E. , 2013/21216 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
İHBAR OLUNAN : TMSF vekili avukat ...
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı ...Ş vekili avukat ... geldi, karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalı banka ile 8.5.1996 tarihinde düzenledikleri hukuk müşavirliği sözleşmesi gereğince davalının bir çok şubesinin üçüncü kişilerden olan alacaklarının tahsili amacıyla çeşitli icra dosyalarıyla davalıya vekaleten takipler başlattığını, bu takipler devam ederken davalının kendisini haksız olarak azlettiğini, aralarındaki sözleşme gereğince davalının kendisine başlatılan bu takipler nedeniyle %4 oranında teşvik primi ödemesi gerektiği gibi, karşı taraftan tahsil edilecek vekalet ücretini de ödemesi gerektiğini, bu nedenle davalıdan tahmini olarak 568.860.304.000 TL alacaklı bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik bu miktar toplam alacaktan ... Şubesi ile ilgili olarak 16.823,80 TL ve... Şubesi ile ilgili olarak 84.524,10 TL olmak üzere toplam 101.347,90 TL alacağın 8.3.2000 tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının vekalet görevini suistimal etmek-görevi kötüye kullanmak ve hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçlarından dolayı savcılığa şikayette bulunduklarını, davacı hakkında... Ağır Ceza Mahkemesinde kamu davası açıldığını, davanın derdest olduğunu, haklı olarak azledilen avukatın hiçbir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dosyadaki belgeler ve bilirkişi raporu da esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulüne, 44.202,29 TL’nin 30.9.2000 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın şumulü dışında kalarak kesinleşmiş olan cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemece uyulan Dairemizin 17.04.2008 tarih ve 2007/15316 E., 2008/ 5463 K. sayılı bozma ilamında özetle; hükme esas alınan 2.5.2007 ve 23.8.2007 tarihli rapor ve ek raporların davacının bildirdiği takip dosyalarının miktarları icra müdürlüklerinden sorulmak suretiyle hazırlandığı, taraflarca ibraz edilen tahsilat ve ödeme makbuzlarının incelenmediği, talep edilen miktarla icra takibine konu miktarın örtüşüp örtüşmediği, talebin aşılıp aşılmadığı veya eksiklik varsa ne miktar olduğu hususlarının açıklığa kavuşturulmadığı, azil tarihine kadar tahsil edilen veya tahsil edilmiş sayılan miktarların bilirkişi raporunda gösterilmediği, sadece “tahsili mümkün” ibaresi ile tüm icra dosyaları yönünden ücret hesaplandığı, bilirkişi raporunun bu yönleriyle eksik incelemeye dayalı olup, yetersiz ve denetime elverişli olmadığı, davacının ancak azil tarihine kadar sonuçlandırdığı dosyalar ile yine aynı tarih itibariyle karşı taraftan tahsil ettiği veya tahsil etmiş sayılabileceği ücretleri isteyebileceği, tahsilat olmayan veya tahsil edilmiş kabul edilemeyen dosyalarla ilgili olarak bir ücret talebinde bulunamayacağı, davacının azlinden önce işlemden kaldırılan yada onun ihmali neticesinde tahsilatın geciktiği veya yapılamadığı takip dosyaları yönünden vekalet ücreti adı altında hiçbir ücret isteyemeyeceği, karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti yönünden de azil tarihi itibariyle tahsil edilmeyen veya tahsil edilebilirlik aşamasına gelmeyen takip dosyaları yönünden de talepte bulunamayacağı, davacının davalı vekili olarak aynı alacak nedeniyle değişik şahıslara karşı ayrı ayrı birden fazla (ipoteğin veya rehnin paraya çevrilmesi, adi takip veya kambiyo hukukuna dayalı takip gibi) takip başlatması halinde aynı alacak nedeniyle birden
fazla vekalet ücretine hükmedilemeyeceği, mahkemece, 2 ayrı banka şubesinin icra dosyalarının, içerisinde uzman bir muhasebecinin de bulunduğu bilirkişi kurulu aracılığıyla ayrı ayrı açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 8.5.1996 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin (2) bendindeki davacıya “tahsil edilen paralardan %4 teşvik primi adı altında vekalet ücreti ödeneceği” hükmü de gözetilmek suretiyle titizlikle her bir takip dosyası için incelemeye tabi tutulması, her bir banka şubesinden davacının talep edebileceği vekalet ücreti alacağı ile karşı tarafa yükletilmesi gereken vekalet ücreti alacağından azil tarihine kadar tahsil edilmiş veya tahsil aşamasına gelmiş alacak miktarlarının belirlenmesi, bundan sonra tarafların sundukları ödeme belgeleri ve serbest meslek makbuzları da göz önünde bulundurmak suretiyle banka şubelerinin defter ve kayıtlarının
incelenmesi, her bir icra dosyası için varsa ödenen meblağın tespit edilerek hakedilen vekalet ücretinden düşülmesi ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına rağmen, hükme esas alınan 15.04.2010 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve 07.07.2011 tarihli ek bilirkişi raporunda; talep edilen miktarla icra takibine konu miktarın örtüşüp örtüşmediği, talebin aşılıp aşılmadığı veya eksiklik varsa ne miktar olduğu hususlarının açıklığa kavuşturulmadığı, taraflarca ibraz edilen tahsilat ve ödeme makbuzlarının incelenmediği, azil tarihine kadar tahsil edilen veya tahsil edilmiş sayılan miktarların gösterilmediği, “tahsili mümkün” olarak kabul edilen icra dosyalarının hangi nedenle tahsilinin mümkün olduğunun her bir dosya için denetime elverecek şekilde açıklanmadığı, davacının ancak azil tarihine kadar sonuçlandırdığı dosyalar ile yine aynı tarih itibariyle karşı taraftan tahsil ettiği veya tahsil etmiş sayılabileceği ücretleri isteyebileceği, tahsilat olmayan veya tahsil edilmiş kabul edilemeyen dosyalarla ilgili olarak bir ücret talebinde bulunamayacağı belirtildiği halde tahsili mümkün olmayan icra dosyaları yönünden karşı yan vekalet ücretinin 1/2 sinin vekalet ücreti alacağı olarak hesaplandığı, davacının azlinden önce işlemden kaldırılan yada onun ihmali neticesinde tahsilatın geciktiği veya yapılamadığı takip dosyalarının olup olmadığı ve davacının davalı vekili olarak aynı alacak nedeniyle değişik şahıslara karşı ayrı ayrı birden fazla (ipoteğin veya rehnin paraya çevrilmesi, adi takip veya kambiyo hukukuna dayalı takip gibi) takip başlatıp başlatmadığı yönünde bir inceleme yapılmadığı, bilirkişi raporlarının bu yönleriyle eksik incelemeye dayalı olup, yetersiz ve denetime elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, 2 ayrı banka şubesinin icra dosyaları, içerisinde uzman bir muhasebecinin de bulunduğu başka bir bilirkişi kurulu aracılığıyla ayrı ayrı yukarıda ve daha önceki bozma ilamında açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 8.5.1996 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin (2) bendindeki davacıya “tahsil edilen paralardan %4 teşvik primi adı altında vekalet ücreti ödeneceği” hükmü de gözetilmek suretiyle titizlikle her bir takip dosyası incelemeye tabi tutulmalı, her bir banka şubesinden davacının talep edebileceği vekalet ücreti alacağı ile karşı tarafa yükletilmesi gereken vekalet ücreti alacağından azil tarihine kadar tahsil edilmiş veya tahsil aşamasına gelmiş alacak miktarları belirlenmeli, bundan sonra tarafların sundukları ödeme belgeleri ve serbest meslek makbuzları da göz önünde bulundurmak suretiyle banka şubelerinin defter ve kayıtları incelenmeli, her bir icra dosyası için varsa ödenen meblağ tespit edilerek hak edilen vekalet ücretinden düşülmeli, dosya sayısı ve vekalet ücreti alacağı yönünden davacının talebini aşmayacak şekilde sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Bu yönler gözetilmeksizin yetersiz bilirkişi kurulu raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 3.15 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 12.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.