14. Hukuk Dairesi Esas No: 2012/562 Karar No: 2012/1252 Karar Tarihi: 02.02.2012
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/562 Esas 2012/1252 Karar Sayılı İlamı
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi 2012/562 E. , 2012/1252 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 26.01.2009 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 09.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R Davacı, murisi babası adına kayıtlı 258 ada 3 parsel sayılı taşınmaza davalıların duvar yapmak suretiyle müdahalede bulunduğunu belirterek elatmanın kal suretiyle giderilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme davanın kabulüne karar vermiştir. Hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir. Dava konusu kal"i istenilen duvarın bulunuduğu 258 ada 3 parsel sayılı taşınmaz dosyada bulunan tapu kaydına göre ... adına kayıtlı olup bu kişiye ait nüfus kaydın incelendiğinde 02.10.1972 tarihinde vefat ettiği ve davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu görülmektedir. Elbirliği mülkiyet rejimine tabi olan bu taşınmazda kayıt maliki ... mirasçıları arasında ortaklık bağı vardır. Bu kişiler mirasçı sıfatı ile bir mala veya hakka birlikte malik olmak durumundadır. Elbirliği mülkiyetinde malikler mülkiyet payını ayırmadığından eşya üzerinde paydaş değil, ortaktır. Türk Medeni Kanununun 701-703 maddeleri uyarınca bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği bulunmadığından ortaklardan her birinin eşya üzerinde doğrudan bir hakkı da yoktur. Bu anlatımın doğal sonucu olarak da mülkiyet bütünüyle ortakların tümüne aittir. Yine bu tür mülkiyette işin özelliği gereği ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Şayet davalı olacaklarsa davanın ortakların tümü aleyhine açılması gerekir. Medeni Kanunumuzda her bir ortağın tek başına dava açabileceği, ne var ki, açtığı bu davanın devam edebilmesi için öteki ortakların açılan davaya olur vermeleri ya da davanın miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile sürdürülebileceği kural olarak benimsendiğinden ve dava ehliyetinin varlığı mahkemece re"sen araştırılması gereken hususlar arasında bulunduğundan davaya katılmayan ortakların olurları alınmaksızın veya Türk Medeni Kanununun 640.maddesi uyarınca miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülebileceği gözardı edilerek çekişmenin esasının incelenip davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 02.02.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.