22. Hukuk Dairesi 2013/28295 E. , 2015/9148 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA : Davacı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatil ücreti, ücret ile asgari geçim indirimi alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 22.06.2011-10.04.2012 tarihleri arasında kumlama işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı olarak feshedildiğini, alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, fazla mesai ücreti, ulusal bayram genel tatil ücreti, hafta tatili ücreti, asgari geçim indirimi ve ücret alacaklarının faizleriyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davacının 02.12.2012 tarihinde davalı iş yerinde işe başladığını, kendi isteği ile istifa ederek işten ayrıldığını, işyerinde vardiya usulü ile çalışıldığını ve fazla mesai yapılmadığını, hafta tatili ve bayram ve genel tatil günlerinde çalışılmadığını, davacının tüm alacaklarının ödendiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, davalıya ait iş yerinde 22.06.2011-10.04.2012 tarihleri arasında 634,64 TL ücretle kumlama işçisi olarak çalıştığı, ücret ve fazla mesai ücreti alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı olarak feshettiği, fazla çalışma yaptığı, ulusal bayram genel tatillerde çalıştığı, hafta tatili ücreti alacağı bulunmadığı gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, kanuni süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Kıdem tazminatına ve diğer alacaklara esas alınması gereken hizmet süresi,asgari geçim indirimi alacağının doğru belirlenip belirlenmediği ve davacının ulusal bayram genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih, bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihin, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gerekir. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçirdiği süreler de kıdem tazminatına esas alınmayacak, buna karşın deneme süresi kıdemine eklenecektir.
Somut olayda, davacının, davalıya ait işyerinde 22.06.2011-10.04.2012 tarihleri arasında çalıştığını, sigorta başlangıcının geç yapıldığını iddia ettiği, davalının, 02.12.2012 tarihinde işe başladığını ve aynı gün sigorta kaydının yapıldığını savunduğu, kayıtlarına göre, 02.12.2011-10.04.2012 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığı, davacı tanıklarının davacıyı, davalı tanıklarının ise davalıyı doğruladıkları anlaşılmaktadır. Mahkemece, davacının iddia ettiği tarihler arasında çalıştığı kabul edilmiş ise de, davacı tanıklarının beyanları dışında kayıtlarının aksi ıspatlanamamıştır. Davacı tanıklarının, davalıya ait işyerinde iddia edilen tarihlerde davacı ile birlikte çalıştığına dair belgeler sunulmamıştır. Bu durumda, davacı tanıklarının kayıtları getirtilerek, davacı ile birlikte çalıştıkları süre tesbit edildikten sonra sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
3-Davacı, ulusal bayram genel tatil günlerinde de çalıştığını ve ücretlerinin ödenmediğini iddia etmiştir. Davalı, davacının ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmadığını savunmuştur. Davacı tanıkları, davacının ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını, davalı tanıkları ise çalışmadığını beyan etmişlerdir. Mahkemece, davacı ve tanıklarının beyanlarına göre, davacının ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilmiş ise de, haftalık çalışma gün ve saatleri konusunda davacı tanıklarının ifadelerine uygun beyanda bulunan davalı tanıklarının beyanları ve dosya içeriğine göre bu talebin reddi yerine kabulüne karar verilmesi yanlış olmuştur.
4-Davacı vekili 21.05.2013 havale tarihli dilekçesinde bildiriminin yapılmadığı 22.06.2011-02.12.2011 tarihleri arasındaki üç aylık döneme ilişkin asgari geçim indirimi alacaklarının hesaplanması gerektiğini beyan etmiştir. kayıtlarında görülen çalışma süresine ilişkin olarak, dosyaya sunulan ücret bordrolarında bu alacağın ücretin içinde ödendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıda anılan nedenlerle hizmet süresi belirlendikten sonra, hizmetin varlığının kabulü halinde 22.06.2011-02.12.2011 tarihleri arasındaki üç aylık döneme ilişkin asgari geçim indirimi alacağının hesaplanması gerekirken, hatalı değerlendirme ve talep aşımı ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.03.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.