Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/690
Karar No: 2022/4263
Karar Tarihi: 09.05.2022

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2022/690 Esas 2022/4263 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2022/690 E.  ,  2022/4263 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi


    Taraflar arasında ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen dava sonucunda verilen hükme karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulüne, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın Hazine yönünden husumet yokluğundan, diğer davalı ... yönünden hak düşürücü süre yönünden davanın reddine karar verilmiş olup, bu kez davacılar vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kullanım kadastrosu sırasında, ... İli Merkez İlçesi Başköy Köyü çalışma alanında bulunan 656 parsel sayılı 9381 m2 yüzölçümündeki taşınmazın kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Kanun'un 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ... oğlu ...’ın kullanımında olduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla Maliye Hazinesi adına 25.08.1993 tarihinde tespit ve 07.12.1996 tarihinde tescil edildikten sonra taşınmazda 3402 sayılı Kanun'un 22/a maddesi kapsamında 2010 yılında uygulama çalışmaları yapılmış ve taşınmaz 9.422,09 m2 yüzölçümü ile 28400 ada 17 parsel numarasını almıştır. Bundan sonra ise 6292 sayılı Kanun uyarınca 15.07.2014 tarihinde ... oğlu ...’a satılarak bu kişi adına tescil edilmiştir.
    Davacılar vekili; 28400 ada 18 parselin tarafların murisi ...’ın murisi ... mirasçılarına intikal ettiğini, yapılan anlaşma üzerine ise ... mirasçılarına intikal ettiğini, bunlar tarafından da taşınmazın satıldığını, dava konusu 28400 ada 17 parselin de aynı 18 parsel gibi ... kullanımıda iken vefatıyla mirasçılarına intikal ettiğini, mirasçılar kullanımında olmasına rağmen davalının kendisini tek başına zilyet göstererek taşınmazı kendi adına tescil ettirdiğini, davalının hileli davranışı, Hazinenin yetersiz incelemesi ile yanlış ve eksik tespit yapıldığını, bu nedenle dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile ... mirasçılarının miras hisselerine düşen payın adlarına tescilini talep etmiştir.
    Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş olup, Mahkeme hükmüne karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesince başvurucu davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; başvurunun kabulüne, ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2017 tarihli 2015/245 Esas, 2017/75 Karar sayılı kararının HMK'nin 352/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, HMK'nin 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasına ilişkin olarak yeniden, davalı Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu kez davacılar vekili Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.
    Dava; 6292 sayılı Kanun gereğince satışı yapılan taşınmaza yönelik Tapu İptali ve Tescile ilişkindir.
    1) Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre davacılar vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları; yerinde görülmemiştir.
    2) Mahkemece; muris ...’ın 1986 yılında vefatından sonra dava konusu taşınmaza mirasçılarından sadece ...'ın zilyet olduğunun anlaşıldığı ve zilyetlik tespitlerininde bu nedenle ... adına yapıldığı, dava konusu taşınmaza kesintisiz olarak nizasız ve fasılasız ...'ın zilyet olarak tasarruf ettiğinin anlaşıldığı, muris ...'ın mirasçıları olan davacıların ise muris ...'nin 1986 yılında vefatından sonra dava konusu taşınmazı ekip biçtikleri veya tasarruf ettiklerini ispat edemedikleri, ayrıca murisleri olan ...'ında dava konusu taşınmazda kesintisiz olarak zilyet bulunduğununda ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup mahkemece işin esasına girecek şekilde hüküm kurulmuş olması üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi tarafından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek davalı ... yönünden; davanın, davalının kullanıcı tesbitinin 25.08.1993 tarihinde yapıldığı ve tesbitin 06.12.1996 tarihinde kesinleştiği, davacıların iddiasının bu tesbitten önceki miras hakkına ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin kesinleşme tarihinden itibaren dolduğu, bu sürenin herhangi bir istisnasının yasal mevzuatta düzenlenmediği ayrıca orman sınırı dışına Hazine adına çıkarılan taşınmazın beyanlar hanesindeki şerhe yönelik davanın dinlenebilmesi için davanın, 6292 sayılı Kanun uyarınca taşınmazın satış işleminden önceki bir tarihte ve Hazine ile şerh sahiplerine yöneltilerek açılması gerektiği, taşınmaz Hazinenin mülkiyetinden çıkıp 3. şahıs adına tapuya tescil edildikten sonra ise şerhe yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyle, davalı Hazine yönünden ise 6292 sayılı Kanun hükümleri uyarınca hak sahibine satışından sonra Hazine tapu maliki olmadığından, husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği açıklanarak ... 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2017 tarihli ve 2015/245 Esas, 2017/75 Karar sayılı kararının HMK'nin 352/(1)-b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, HMK 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca taraflar arasındaki uyuşmazlığın esasına ilişkin olarak yeniden; davalı Hazine aleyhine açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın 3402 sayılı Kanun'un 12/3 maddesi uyarınca hak düşürücü sürenin dolması nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince Yerel Mahkemenin davalı ... yönünden işin esasına girerek verdiği ret kararının gerekçesini düzeltmesinde isabetsizlik bulunmamakla birlikte gerekçesinde davalı yönünden hak düşürücü süre yanında kullanıcı şerhinin düzeltilmesi yönünde açıklama yapılmışsa da dava konusu taşınmaza 2010 yılında 3402 sayılı Kanun'un 22/A maddesi uyarınca uygulama çalışması yapılmış, taşınmazdaki şerhler aynen korunmuş ve daha sonra 6292 sayılı Kanun gereğince eldeki dava tarihinde önce taşınmaz kullanıcısına satılmış olup dava da; 6292 sayılı Kanun uyarınca satışı yapılan taşınmazın tapusunun iptali ve tescili istemine ilişkin olduğundan bölge adliye mahkemesinin yazılı gerekçesi ile nihai olarak hak düşürücü süreden davanın reddine karar vermiş olması doğru görülmemiştir.
    Bilindiği üzere, kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescil edilmelerine esas olan hukuki işlem 6292 sayılı Kanun uyarınca Hazinenin satışına dayanan idari işlem olup, Hazinenin satış işlemi ortadan kaldırılmadıkça, başka bir ifade ile idari işlem niteliğindeki Hazinenin satışı idarece geri alınmadıkça ya da idari yargıda iptal edilmedikçe 3. kişi adına oluşan tapu kaydının yolsuz tescil olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
    Dolayısı ile kullanım kadastrosu kesinleşerek tapuya tescil edilen taşınmaz/taşınmazların Hazinenin mülkiyetinden çıkıp, 3. şahıs/şahıslar adına tescilinden sonra tapu iptali ve tescil isteğine yönelik davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
    Somut olaya gelince; davacı eldeki davayı 16.04.2015 tarihinde açmış olup dava konusu 28400 ada 17 parselin tamamı 6292 sayılı Kanun uyarınca 15.07.2014 tarihinde davalı ...’a satılarak tapuda adına tescil edilmiştir. Davacı eldeki bu davayı davalıya yapılan satış işleminden sonra açtığına ve dosya kapsamından da idari işlem niteliğindeki satış işleminin idarece geri alındığı ya da idari yargıda iptal edildiği anlaşılamadığına göre eldeki davanın dinlenme olanağı bulunmamaktadır.
    O halde; Bölge Adliye Mahkemesince bu gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken az yukarıda yazılı gerekçe ile hak düşürücü süreden davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemişse de ret kararı sonucu itibariyle doğru olup yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
    3) Davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazına gelince; davalı ... yönünde; davacının 6292 sayılı Kanun uyarınca yapılan satışın iptal ve tescili istemine ilişkin davasının reddine, davalı Hazine yönünden ise davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olup Bölge Adliye Mahkemesince her bir davalı yönünden ret sebebi ortak olmadığından bahisle ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmiş olmasında isabetsizlik bulunmasa da Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 6. maddesi uyarınca kendisini vekille temsil ettiren davalılar lehine davanın nitelendirmesi de dikkate alınarak karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, hükmün B fıkrasının 4. bendinde davalılar için ayrı ayrı nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    O halde Mahkemece; hükmün B fıkrasının 4. bendinde yer alan “Davalı Hazine ve davalı ...'ın kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri nedeniyle hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ayrı ayrı belirlenen 12.172,08 TL'şer vekalet ücretinin davacılardan mütesilsilen ve mütesaviyen alınarak davalılar Hazine ve ...'a ayrı ayrı ödenmesine” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “Davalı Hazine’nin ve davalı ...’ın kendini vekille temsil ettirmeleri nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca belirlenen 1.980,00 er TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazine’ye ve davalı ...’a ayrı ayrı verilmesine” cümlesinin eklenmesi gerekmiştir.
    Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nin 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
    SONUÇ: Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle HMK'nin 370/4. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinin değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu haliyle, 3. bentte açıklanan nedenlerle hükmün B fıkrasının 4. bendinde yer alan “Davalı Hazine ve davalı ...'ın kendilerini vekil ile temsil ettirmeleri nedeniyle hüküm tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre ayrı ayrı belirlenen 12.172,08 TL'şer vekalet ücretinin davacılardan mütesilsilen ve mütesaviyen alınarak davalılar Hazine ve ...'a ayrı ayrı ödenmesine” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine “Davalı Hazine’nin ve davalı ...’ın kendini vekille temsil ettirmeleri nedeniyle karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6. maddesi uyarınca belirlenen 1.980,00 er TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı Hazine’ye ve davalı ...’a ayrı ayrı verilmesine ” cümlesinin eklenmesine, HMK'nin 370/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün vekalet ücretine ilişkin kısmının düzeltilmiş bu haliyle ONANMASINA, yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, istek halinde peşin harcın temyiz edene iadesine 09.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi