7. Hukuk Dairesi 2015/1006 E. , 2016/8029 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1-Dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2-Davacı, davalıya ait işyerinde pide ustası olarak çalışırken iş akdinin davalı tarafından haksız olarak ve işçilik alacakları ödenmeden feshedildiğini iddia ederek bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davacının açmış olduğu hizmet tespiti davası olduğunu ve bunun sonucunun beklenilmesi gerektiğini, davacının iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının açmış olduğu hizmet tespiti davası kesinleşmesi beklenilmeden davacının iş akdini haklı nedenle feshettiği gerekçesiyle ihbar tazminatı talebi reddedilmiş, sair taleplerinin ise kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı işçinin hizmet süresinde uyuşmazlık bulunmaktadır.
İş yargılamasında çalışma olgusunu ve hizmet süresini, ispat yükü, genel ispat kuralı gereği iddia eden işçiye aittir. İşçi işçilik davası sırasında hizmet süresinin tespiti ile ilgili işçilik alacaklarından bağımsız olarak hizmet tespiti davası açmış olabilir. Bu durumda hizmet süresine bağlı işçilik alacakları davasının sonuçlanması, hizmet tespiti davasının sonucuna bağlıdır. Bu nedenle hizmet tespit davasının bekletici mesele yapılması gerekir
Somut olayda, davacının kesinleşmiş hizmet tespiti davasına göre işe giriş tarihi 01.02.2009 tarihi olduğu halde kesinleşmiş bu tespiti aşar şekilde hizmet tespiti davasının sonucu beklenmeden hizmet başlangıcının 15.04.2008 olarak tespiti hatalıdır.
3- Taraflar arasında davacının ücret alacağının olup olmadığı ve varsa miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı, Bölge Çalışma Müdürlüğüne verdiği dilekçesinde işyerinde 20.000,00 TL ücret alacağının kaldığını beyan etmiş olup bu beyanının kendisini bağlayacağı düşünülmeden tüm çalışma dönemi için hesaplanan ücretin hüküm altına alınması hatalı olmuştur.
4- Taraflar arasında, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı ve yapmış ise hesaplanması konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.
Günlük çalışma süresinin onbir saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağı, zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde, 4857 sayılı Yasanın 68"inci maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin de dikkate alınması gerekir.
Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay’ca hakkaniyet indirimi yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır Ancak fazla çalışmanın tanık anlatımları yerine yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir. Yapılacak indirim, işçinin çalışma şekline ve işin düzenlenmesine ve hesaplanan fazla çalışma miktarına göre taktir edilmelidir. Hakkın özünü ortadan kaldıracak oranda bir indirime gidilmemelidir.
Somut olayda, davacı 15.04.2008- 10.11.2010 tarihleri arasında her gün 07.00- 02.00 saatleri arasında çalıştığını iddia etmiş, davalı ise davacının 10.04.2009 tarihinden itibaren çalışmaya başladığını ve fazla çalışma yapmadığını belirtmiş, bilirkişi de davacı iddiası gibi 15.04.2008- 10.11.2010 arası çalışma üzerinden hesaplama yapmış, mahkemede bilirkişinin bu hesabına itibarla hüküm kurmuştur. Olağan dışı fazla çalışma iddiasında bulunan işçi bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür. Davacının, bu iddiasını kanıtlamak için dinlettiği tanıklarından çalışma saatleri ile ilgili beyanda bulunan .... 20/03/2008- 31.08.2008 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışmış olduğunu belirtmiş, diğer tanıklar ise çalışma saatleri ile ilgili beyanda bulunmamışlardır. Davacının, işyerinde 01.02.2009 tarihinden itibaren çalışmaya başladığının hizmet tespit davası ile kesinleşmiş olmasına göre çalıştığı dönem için fazla çalışma yaptığını tanık veya başkaca delillerle kanıtlayamadığından bu talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.