Esas No: 2018/8378
Karar No: 2021/1693
Karar Tarihi: 25.03.2021
Danıştay 12. Daire 2018/8378 Esas 2021/1693 Karar Sayılı İlamı
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/8378
Karar No : 2021/1693
DAVACI : ... Birliği Sendikası
VEKİLLERİ : Av. ..., Av. ...
Av. ..., Av. ...
DAVALI : ... Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri ...
DAVALI YANINDA MÜDAHİL : ... Sosyal Yardım Sandığı
VEKİLLERİ : Av. ..., Av. ...
DAVANIN KONUSU : ... Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresinin; 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin; 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler” ibaresinin; 31. maddesinin birinci fıkrasının; 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur” cümleleri ile ikinci fıkrasında yer alan “Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine” ibaresinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI :
... Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ... Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik;
a) 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresi yönünden;
Anayasa Mahkemesinin 28/11/2013 tarih ve E:2013/46, K:2013/140 sayılı kararında da belirtildiği üzere, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri olan “belirlilik” ilkesine göre yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ya da kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesinin gerekli olduğu, belirlilik ilkesinin hukuksal güvenlikle bağlantılı olup, bireyin kanundan, belirli bir kesinlik içinde, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisi verdiğini bilmesini zorunlu kıldığı; anılan Karara göre bireyin kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilmesi ve davranışlarını belirlemesinin ancak belirlilik ilkesinin varlığı halinde mümkün olduğu, hukuk güvenliğinin normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm işlem ve eylemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kıldığı; Anayasa Mahkemesinin 20/10/2011 tarih ve E:2010/28, K:2011/139 sayılı kararında ise; suç ve cezada yasallık ilkesinin uygulama alanının sadece ceza hukuku alanına giren suçlarla ilgili olmadığını ve bu ilkenin idari yaptırımlarda ve disiplin suçlarında da uygulanması gerektiğinin vurguladığı; Sandık çalışanlarının hangi fiillerine karşılık hangi disiplin cezasının uygulanacağının ilgili kanun veya Ana Statüde düzenlenmeyerek hukuki belirsizliğe ve Sandık yönetiminin keyfine bırakılması hukuki belirlilik ve suçta yasallık ilkeleriyle bağdaşmayacağından iptali istenen düzenlemenin Anayasa’nın 2. ve 38. maddelerine aykırı olduğu, dava konusu kuralın bu haliyle disiplin uygulamaları ile ilgili olarak genel ilkeleri ortaya koymadığı, disiplin cezalarını gerektiren hal ve durumları belirlemediği; ayrıca kuralda, disiplin cezası vermeye yetkili amir ve kurullar, disiplin cezası verilmesinde zamanaşımı ve karar verme süreleri, disiplin kurulunun çalışma usul ve yöntemleri, kurul kararlarına itiraz ve savunma hakkı başta olmak üzere Sandık çalışanlarının hakları, cezaların tatbik edilme şekli ve disiplin cezalarının hangi hallerde özlük dosyasından silinebileceğine ilişkin kuralların ve buna dair usul ve esasların kanunda düzenlenmeyerek, yönetmelikle düzenlenmesinin Anayasa’nın 38. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
b) 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri yönünden;
Normlar hiyerarşisine göre Yönetmeliklerin üst hukuk normlarına aykırı olamayacağı, ancak kanun ve tüzükle düzenlenmiş alanlarda ayrıntılara ilişkin düzenleme yapabileceği, söz konusu ana statü hükmü ile 4357 sayılı Kanun'un 11. maddesinde sınırlı olarak sayılan Sandık üyelerinin genişletildiği, yapılan değişikliğin hukuki güvenlik, hukuki belirlilik ve hukuki öngörülebilirlik ilkelerine aykırılık teşkil ettiği, yapılan düzenleme ile 657 sayılı Kanun’un 4. maddesinde sayılan diğer istihdam statülerinin (4/C ve 4/D) Bakanlık bütçesinden maaş almalarına rağmen dava konusu ana statü düzenlemesine dahil edilmediği, gerçekte Sandık üyeliği ihtilaflı ve tartışmalı olan 4/B statüsünde istihdam edilen kamu görevlilerini Sandık üyesi kılmak suretiyle zorunlu Sandık üyeliğine ilişkin kanun maddesinin değiştirilmek istendiği, ilkokul öğretmenliğinin sınıf öğretmenliği olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme olmadığının Danıştay Birinci Dairesinin 14/04/1999 tarih ve E:1999/56, K:1999/70 sayılı kararıyla ortaya konulduğu, 4357 sayılı Kanun’da sayılmayan ve tanımlanmayan öğretmenlerin üst hukuk normlarına aykırı bir şekilde Sandık üyesi olarak sayıldığı; iş bu dava konusu düzenlemenin dayanağını oluşturan hukuk kuralının 4357 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla halen Anayasa Mahkemesince incelenmekte olup, bu durumun bekletici mesele yapılmasının uygun olacağı öne sürülmüştür.
c) 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “...657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler...” ibaresi yönünden;
Yapılan değişiklikle 657 sayılı Kanun'un disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyelerin Sandık organlarında ve seçim kurullarında görev alma haklarının ellerinden alındığı, dava konusu kuralla üst üste iki dönem yönetim kurulu başkanlığı yapanların iki seçim dönemi geçmedikçe tekrar başkan seçilemeyecekleri belirtilerek bu görevlerini sürdürmekte olanların gelecek için öngöremedikleri bir engellemenin getirildiği, üyeler yönünden “seçme”, adaylar yönünden “seçilme” hakkına müdahale oluşturmakta olup, demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmayacağı ileri sürülmüştür.
ç) 31. maddesinin birinci fıkrası yönünden;
“Üçüncü şahıs” kavramının tanımlanmadığı, denetim sonucunda veya esnasında hukuka ve kanuna aykırı bir durumdan haberdar olmaları ve Sandığı zarara uğratan bir işlem tesis etmeleri halinde Sandık yöneticilerine, temsilcilere, üyelere ve adli makamlara bilgi verme ve ihbar etme yükümlülüklerinin bulunduğu, söz konusu değişiklikle, Sandık üyelerinin sandık işleri hakkında denetçiler eliyle bilgi edinme hakkının ellerinden alındığı, gerek 4357 sayılı Kanun'da, gerek Dernekler Kanunu'nda ve Türk Medeni Kanunu'nun derneklere ilişkin hükümlerinde, denetleme kurulu üyelerine, görevlerini yaptıkları sırada öğrendikleri hususları üçüncü şahıslara açıklayamayacakları yönünde bir hüküm getirilmediği, hukuk sistemimizde denetleme kurulu üyeleri ve denetçiler yönünden tek kısıtlamanın, kurumu (Sandığı) ve üyeleri zarara uğratmaya yönelik bilgi ve belge verilmesi hususu olduğundan, dava konusu düzenlemenin hukuka ve kanuna aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
d) 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” ibaresi ile ikinci fıkrasında yer alan; “....Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine...” ibaresi yönünden;
Yapılan değişiklikle Sandığın zarara sokulması hallerinde, bu hal dolayısıyla zarar gören üyelerin ilgili kanun hükümlerine göre, ilgililer hakkında dava açma hakkına sahip olmalarına rağmen tazminat miktarının Sandık tüzel kişiliği tarafından karşılanacağı, ilgiliye rücu etmenin ancak yönetim kurulu kararı ile olacağının kurala bağlandığı, 4357 sayılı Kanun'un 14. maddesinde sandığın malvarlığı ve alacaklarının Devlet mallarına ait hak ve rüçhanlar gibi işlem göreceğinin hüküm altına alındığı, bu itibarla Sandığın zarara uğraması halinde “kamu zararı” gibi değerlendirilmesi ve bu doğrultuda işlem yapılmasının gerektiği, zararın Sandık tüzel kişiliği tarafından değil, zarar sorumlusu tarafından tazmin edilmesi gerektiği, her iki fıkranın çelişkili olduğu, ilk fıkrada Sandığın zarara uğraması halinde üyenin dava açma hakkına sahip olduğu öngörülmekte iken, dava konusu düzenleme ile bahse konu dava sonucunda hükmolunacak tazminatın Sandık tarafından karşılanacağı düzenlemesine yer verildiğinden, Sandığın uğramış olduğu zararın yine Sandığa tazmin ettirildiği, Anayasa Mahkemesinde, 4357 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ilkokul öğretmenleri” ibaresiyle ilgili davadan bahisle, Anayasa Mahkemesi kararının ihtiyari bekletici mesele yapılmasının gerektiği ileri sürülmüştür.
DAVALI ... BAKANLIĞININ SAVUNMASININ ÖZETİ :
Anayasa Mahkemesi kararlarında; ... Sosyal Yardım Sandığı (...)’nın kamu kurumu olduğu, kamu gücüne dayanan bir statüye sahip olduğu, tüzel kişiliğe sahip bir kamu kurumu olarak Milli Eğitim Bakanlığının vesayeti altında bulunduğunun ifade edildiği, aynı şekilde Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarında da Sandık üyeliği ile ilgili davaların görüm ve çözümünde uygulanacak yargı yolunun idari yargı olduğuna ilişkin kararlarının mevcut olduğu, bu nedenle davacının Sandık üyeliğinin özel hukuk niteliğinin ağır bastığı, buna dayanılarak 4357 sayılı Kanun'un 11. maddesinin sözleşme özgürlüğüne müdahale olduğu ve bu özgürlüğünü kullanılamaz hale getirdiğine ilişkin yorumların hukuken isabetsiz olduğu savunulmuştur.
İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik;
a) 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresi yönünden,
Anayasa’nın “belirlilik” ilkesine aykırılığının söz konusu olmadığı, hiçbir duraksamaya veya kuşkuya sebep olmadığı gibi, açık, net ve uygulanabilir nitelikte olduğu, Ana Statü'nün bu hükmünde Sandık çalışanlarının hizmete alınmalarında aranacak nitelikler ve şartlar, uymak zorunda oldukları kurallar, yükselme ve tecziye şekillerini bir yönetmelikle belirleneceğinin açıkça ortaya konulduğu ve dolayısıyla yönetmelikte açıkça belirli bir şekilde hangi fiillere karşılık hangi disiplin cezasının uygulanacağının önceden belirlendiği savunulmuştur.
b) 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri yönünden;
Ana Statü’nün 18. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri yönünden, a) Sınıf öğretmenleri, b) Aday/stajyer/sözleşmeli olarak çalışan sınıf öğretmenlerinin Sandık üyesi oldukları, bu düzenlemenin Kanun'a aykırılık teşkil etmediği; 4357 sayılı Kanun'un 1943 tarihli olup, bu tarihten günümüze kadar pek fazla düzenleme yapıldığı, örneğin; Kanun'da ilkokul öğretmeni olarak geçen kavramın sınıf öğretmeni olarak düzenlendiği, benzer şekilde daha önce olmamasına rağmen Bakanlık bünyesinde sözleşmeli personel istihdam edilmeye başlandığı, 4357 sayılı Kanun'un genişletici mahiyette olmadığı, aksine Ana Statü’de Kanun'da olmayan teknik unvanların yer aldığı savunulmuştur.
c) 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “...657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler...” ibaresi yönünden;
Ana Statü’nün 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “...657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler...” ibaresinin, Kanun'a aykırılığı söz konusu olmadığı gibi, seçme ve seçilme hakkını engellemesinin söz konusu olmadığı ve sadece seçilebilme şartlarını belirlediği savunulmuştur.
ç) 31. maddesinin birinci fıkrası yönünden;
Bu maddede yer alan düzenleme ile denetleme kurulu üyelerinin görevlerini yaptıkları esnada öğrendikleri hususları üçüncü şahıslara açıklayamayacakları hükmünün getirildiği, bu hüküm gereğince denetleme kurulu raporunu düzenleyerek ilgili makam olan Yönetim Kurulu'na sunulacağı ve Yönetim Kurulunca gereğinin yapılacağı, ancak üçüncü şahıslara açıklayamayacakları, bu durumun denetleme kurulu üyelerinin yükümlülükleri ile çelişmediği, aynı şekilde bilgi edinme hakkının kısıtlanması sonucunu doğurmadığı, bu sebeple düzenlemenin hukuka ve mevzuata uygun olduğu savunulmuştur.
d) 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” ibaresi ile ikinci fıkrasında yer alan; “....Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine...” ibaresi yönünden;
İlk fıkradaki düzenlemelerin, 4357 sayılı Kanun'a ve Türk Ticaret Kanunu'na aykırılık teşkil etmediği, Sandığın zarara uğratılması hallerinde üyelerin dava açma hakkına sahip oldukları ve üyelerin zararının öncelikle Sandık tarafından ivedilikle giderilmesi ve daha sonra zarara sebep olan ilgiliye rücu edilmesinin düzenlendiği; ikinci fıkrada ise, ilgili kanun hükümlerine göre yönetim kurulu üyeleri hakkında temsilciler kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine denetleme kurulunca dava açılacağının hükme bağlandığı, eski düzenlemede "Türk Ticaret Kanunu hükmü uyarınca" ibaresi yer almakta iken bu Kanun'un yürürlükten kaldırılması üzerine bu ibarenin kaldırılıp, "ilgili kanun hükümlerine göre" ibaresi konularak yapılan düzenlemenin hukuka aykırı olmadığı; Anayasa Mahkemesinde görülen 4357 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “ilkokul öğretmenleri” ibaresi ile ilgili davadan bahisle, Anayasa Mahkemesi kararının ihtiyari bekletici mesele yapılmasının davanın karara bağlanmasının engellemesi veya ertelenmesi sonucunu doğuracağı savunulmaktadır.
DAVALI YANINDA MÜDAHİL ... SOSYAL YARDIM SANDIĞI (...)'IN SAVUNMASININ ÖZETİ:
Dava konusu Ana Statü'nün 14. maddesinin birinci fıkrasındaki; "...ve tecziye" ibaresinin Anayasa'daki "belirlilik" ilkesine aykırı olmadığı gibi, hiçbir duraksamaya veya kuşkuya yer bırakmadan açık ve net uygulanabilir nitelikte olduğu, Ana Statü'nün 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin üst hukuk normu olan 4357 sayılı Kanun'a aykırılık taşımadığı gibi, Kanun hükmünü genişletici mahiyette olmadığı, hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerinin zedelenmediği, Ana Statü'nün 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendindeki; "...657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler..." ibaresi ile seçilme hakkının üyelerin elinden alınmış olmadığı, sadece seçilme yeterliliği şartlarını belirlediği, aynı şekilde Ana Statü'nün 31. maddesinin birinci fıkrasındaki düzenleme ile denetleme kurulu üyelerinin görevlerini yaparlarken öğrendikleri hususları sadece ilgili makama sunacağı, üçüncü şahıslara açıklayamayacaklarına ilişkin düzenlemenin hukuka ve hayatın doğal akışına da uygun olduğu; Ana Statü'nün 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” ifadesi ile ikinci fıkrasında yer alan; “....Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine...” ibaresinin Kanun'a aykırılık taşımadığı, bu düzenleme ile Sandığın zarara uğraması halinde üyelerin dava açma hakkına sahip oldukları ve üyelerin zararının öncelikle Sandık tarafından giderilmesi, daha sonra zarara sebep olan kişiye rücu edilmesinin düzenlendiği, yine kanun hükümlerine göre denetleme kurulunca dava açılabileceği hükmünün hukuka uygun olduğu, Anayasa Mahkemesindeki davanın iş bu dava için "bekletici mesele" yapılması talebinin anlaşılabilir olmadığı, davanın uzamasına yönelik bir talep ve girişim olduğu, bu talebin hukuka uygun olmadığı savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...
DÜŞÜNCESİ : İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nde, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile yapılan düzenlemelerde kamu yararı, hizmet gerekleri, üst hukuk normlarına ve hukuka aykırılık bulunmadığından davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : ...
DÜŞÜNCESİ : Dava, davacı Sendika tarafından, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresinin, 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin, 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler” ibaresinin, 31. maddesinin birinci fıkrasının, 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” cümleleri ile ikinci fıkrasında yer alan “Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasaya aykırılık iddiası yerinde görülmemiştir.
4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına Ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı İle Yapı Sandığına Ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun’un 11. maddesinde, (Değişik: 14/5/1958 - 7117/1 md.) "Hükmi şahsiyeti haiz ve Maarif Vekaletine bağlı olmak üzere (... İçtimai Yardım Sandığı) adı ile bir sandık kurulur.
Maarif Vekaleti bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri, ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, arızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, Maarif müdürleri, ilkögretmen müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde çalışan memurlar Sandığa azadırlar.
Sandık azası iken emekliye ayrılanlar, isterlerse azalıklarını devam ettirebilirler.
Sandığın gelirleri şunlardır:
1 - Azalardan umumi heyetçe tesbit edilecek miktarda her ay kesilecek aidat (azanın her terfi ettiği ayı takibeden ayda bu aidat yalnız o aya mahsus olmak üzere iki misli olarak alınır.)
2 - Teberrular ve Devlet bütçesinden yapılacak yardımlar.
3 - Sandık gelirlerinin nemalandırılmasından hasıl olan karlar.
4 - Sandığın maksatlarını tahakkuk ettirmeye elverişli prevantoryum ve kaplıca gibi tesisler satın alarak veya yaptırılarak bunların kiralanmasından veya işletilmesinden elde edilecek kazançlar.
Sandığın, azalarına hangi hallerde ve ne miktarda karşılıksız veya karşılıklı yardım yapacağı 14 üncü maddede yazılı "Ana statü" de belirtilir." hükmüne yer verilmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yukarıda belirtilen Yasa hükmüne dayanılarak hazırlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü’nün 1. maddesinde, bu Ana Statü'nün amacının, ... Sosyal Yardım Sandığı (...)'nın idaresi, işleyiş tarzı ve esaslarını tespit etmek olduğu belirtilmiş, 17. maddesinde de, bu Ana Statü'de belirtilmeyen hususların Sandığın kuruluşu ile ilgili 4357 sayılı Kanun ve değişikliklerinde düzenlendiği, a) Ana Statü'de tadilat yapma yetkisinin Bakanlığa ait olduğu, b) Ana Statü’nün tatbikiyle ilgili yönetmeliklerin Bakanlıkça hazırlanmasının asıl olduğu belirtilmiş, “Üyelikler” başlıklı 18. maddesinde ise, Sandığa kimlerin üye olduğu 4357 sayılı Kanunun 7117 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinde sayılarak belirtilmiş olup, mezkur maddede görevleri ve görev yerleri sayılarak belirlenen üyeliklerin genişletilemeyeceği ve yaygınlaştırılamayacağı kurala bağlanmıştır.
Davacı Sendika tarafından, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27.08.2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik;
1) "Sandık Personeli" başlıklı MADDE 6 – Aynı Ana Statü'nün 14 üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Sandık çalışanlarının hizmete alınmalarında aranacak nitelikler ve şartlar, uymak zorunda oldukları kurallar, yükselme ve tecziye şekilleri yönetmelikle belirlenir.”
2) "Üyelikler" başlıklı MADDE 9 – Aynı Ana Statü'nün 18 inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 18 – (1) Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan,
a) Sınıf öğretmenleri,
b) Aday/stajyer/sözleşmeli olarak çalışan sınıf öğretmenleri,
... çalışanlar, sandık üyesidir."
3) "Kurullarla İlgili Hükümler" başlıklı MADDE 10 – Aynı Ana Statü'nün 20 nci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“h) Taksirli suçlar hariç olmak üzere, her ne surette olursa olsun mahkûmiyet cezası alanlarla, 657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler, Sandık organlarında ve seçim kurullarında görev alamazlar.”
4) "Sır Saklama" başlıklı MADDE 12 – Aynı Ana Statü'nün 31 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“(1) Denetleme Kurulu üyeleri, görevlerini yaptıkları esnada öğrendikleri hususları üçüncü şahıslara açıklayamazlar.”
5) "Dava Açma" başlıklı MADDE 13 – Aynı Ana Statü'nün 32 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 32 – (1) Sandığın zarara sokulması hallerinde, dolayısıyla zarar gören üyeler ilgili kanun hükümlerine göre, ilgililer hakkında dava açma hakkına sahiptirler. Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.
(2) İlgili kanun hükümlerine göre, Yönetim Kurulu üyeleri hakkında Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine Denetleme Kurulunca dava açılır.” madde ve ibarelerin iptali istenilmektedir.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri çerçevesinde, uyuşmazlığa konu Milli Eğitim Bakanlığınca hazırlanıp yürürlüğe konulan Ana Statü'nün, 4357 sayılı Kanunun 3179 sayılı Kanunla değişik 14. maddesi ve 7117 sayılı Kanun hükümlerine aykırılık teşkil etmediği, dolayısıyla üst hukuk normlarına uygun olduğu anlaşıldığından, iptali istenilen söz konusu madde ve ibarelere yönelik yapılan düzenlemede hukuka, kamu yararı ve hizmet gereklerine aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde değişiklikler yapılmış olup, anılan Ana Statü'nün 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresinin; 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinin; 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler” ibaresinin; 31. maddesinin birinci fıkrasının; 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur” cümleleri ile ikinci fıkrasında yer alan “Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine” ibaresinin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa'nın "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" başlıklı 38. maddesinin birinci fıkrasında, "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez." hükmüne, üçüncü fıkrasında, "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur." hükmüne; "Genel ilkeler" başlıklı 128. maddesinin ikinci fıkrasında ise, "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır." hükmüne yer verilmiştir.
4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun'un 11. maddesinde;
"Hükmi Şahsiyeti haiz ve Maarif Vekaletine bağlı olmak üzere (... İçtimai Yardım Sandığı) adı ile bir sandık kurulur.
Maarif Vekaleti bütçesinden maaş alan İlkokul Öğretmenleri, ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, arızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri; Maarif Müdürleri, ilköğretmen müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum Müdürlüğü ve Maarif Müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde çalışan memurlar Sandığa azadırlar.
Sandık azası iken emekliye ayrılanlar, isterlerse azalıklarını devam ettirebilirler.
Sandığın gelirleri şunlardır.
1- Azalardan umumi heyetçe tespit edilecek miktarda her ay kesilecek aidat
2- Teberrular ve Devlet bütçesinden yapılacak yardımlar
3- Sandık gelirlerinin nemalandırılmasından hasıl olan kârlar
4- Sandığın maksatlarını tahakkuk ettirmeye elverişli prevantoryum ve kaplıca gibi tesisler satın alarak veya yaptırılarak bunların kiralanmasından veya işletilmesinden elde edilecek kazançlar.
Sandığın azalarına hangi hallerde ve miktarda karşılıksız veya karşılıklı yardım yapılacağı 14. maddede yazılı Ana Statü'de belirtilir." ,
14. maddesinde;
"11 ve 12 nci maddelerde yazılı sandıkların mevcutları ve alacakları Devlet mallarına ait hak ve rüçhanları haizdir.
Sandığın gelirleri bilümum vergi, resim ve harçlara tabi olmadığı gibi haciz ve temlik dahi edilemez.
Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığının tediyeleri Divanı Muhasebat vizesine tabi değildir. Sandığın İdaresi, İşleyiş tarzı ve esasları Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığınca hazırlanan bir "anastatü" ile tespit olunur.
......... " düzenlemelerine yer verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte olan 22/03/1995 tarih ve 22235 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün "Dayanak" başlıklı 3. maddesinde; bu Ana Statü'nün, 4357 sayılı Kanun'un 3179 sayılı Kanun'la değişik 14. maddesi gereğince Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlandığı belirtildikten sonra, "Sandık Personeli" başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrasında; "Sandık çalışanlarının hizmete alınmalarında aranacak nitelikler ve şartlar, uymak zorunda oldukları kurallar, yükselme ve tecziye şekilleri yönetmelikle belirlenir." kuralına; "Üyelikler" başlıklı 18. maddesinin birinci fıkrasında; "Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden maaş alan;
a) Sınıf öğretmenleri,
b) Aday/stajyer/sözleşmeli olarak çalışan sınıf öğretmenleri,
c) Özel eğitim kurumlarında ilk tahsili veren öğretmenler,
ç) İl/İlçe Milli Eğitim Müdürleri,
d) Maarif müfettişleri,
e) İl/İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde görevli memurlar,
f) Sandık işlerinde çalışanlar,
Sandık üyesidir." kuralına yer verilmiştir.
Aynı Ana Statü'nün "Kurullarla İlgili Hükümler" başlıklı 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde; "Taksirli suçlar hariç olmak üzere, her ne surette olursa olsun mahkûmiyet cezası alanlarla, 657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler, Sandık organlarında ve seçim kurullarında görev alamazlar." düzenlemesine; "Sır Saklama" başlıklı 31. maddesinde; "Denetleme Kurulu üyeleri, görevlerini yaptıkları esnada öğrendikleri hususları üçüncü şahıslara açıklayamazlar." düzenlemesine; "Dava Açma" başlıklı 32. maddesinin birinci fıkrasında; "Sandığın zarara sokulması hallerinde, dolayısıyla zarar gören üyeler ilgili kanun hükümlerine göre, ilgililer hakkında dava açma hakkına sahiptirler. Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.", ikinci fıkrasında; "İlgili kanun hükümlerine göre, Yönetim Kurulu üyeleri hakkında Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine Denetleme Kurulunca dava açılır." düzenlemesine yer verilmiştir.
İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Personel Yönetmeliği'nin "Disipline İlişkin Hükümler" başlıklı Beşinci Bölümünün "Disiplin cezalarının tanımı" başlıklı 40. maddesinde, "Sandık hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacıyla, kanun, tüzük, Ana Statü, yönetmelik ve diğer düzenlemelerin gerektirdiği hususları yerine getirmeyenler ile yasakladığı işleri yapanlara, durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre uyarma, ücret kesimi veya işten çıkarma cezalarından biri uygulanır." ; "Uyarma cezasını gerektiren fiiller" başlıklı 41. maddesinde, "(1)Uyarma cezası, Sandık personeline görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir. (2)Uyarma cezasının uygulanmasını gerektiren fiil ve davranışlar şunlardır: a) Verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında, Sandıkça belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde, görev yerinin bakımında, görevle ilgili araç ve gereçlerin kullanılmasında kayıtsızlık göstermek veya kusurlu davranmak, b) Özürsüz veya izinsiz olarak göreve geç gelmek, erken ayrılmak, görev yerini terk etmek, c) Görevine ve iş sahiplerine karşı kayıtsızlık göstermek veya ilgisiz kalmak, ç) Görevin işbirliği içinde yapılması ilkesine aykırı davranışlarda bulunmak, d) Belirlenen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranışlarda bulunmak, e) Görev sırasında amirine hal ve hareketi ile saygısız davranmak, f) Sandığa ait resmi araç gereç ve benzeri eşyayı özel işlerinde kullanmak, g) İş arkadaşlarına, mahiyetindeki personel ve üyelere kötü muamelede bulunmak, ğ) Sandığın huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak," ; "Ücret kesimi cezasını gerektiren fiiller" başlıklı 42. maddesinde, "(1)Ücret kesimi cezası, personelin fiil ve davranışından dolayı iki (2) gün ücretinin kesilmesidir. (2)Ücret kesilmesi cezasının uygulanmasını gerektiren fiil ve davranışlar şunlardır: a) Verilen emir ve görevleri zamanında yapmamak, b) Özürsüz olarak 1(bir) tam gün göreve gelmemek, c) Görevle ilgili konularda yükümlü olduğu kişilere yalan ve yanlış bilgi vermek, ç) Ana Statü, yönetmelik ve yönerge hükümlerine uygun davranışlarda bulunmamak olup; Ayrıca, bu konuda İş Kanunu hükümleri uygulanır." ; "İşten çıkarma cezasını gerektiren fiiller" başlıklı 43. maddesinde, "(1) İşten çıkarma cezası, personelin Genel Müdürlük ve bağlı birimlerinde bir daha görev verilmemek üzere iş akdinin feshedilmesidir. (2) İşten çıkarma cezasının uygulanmasını gerektiren fiil ve davranışlar için yürürlükte bulunan İş Kanunu hükümleri uygulanır." ; "Disiplin cezasını gerektiren diğer fiil ve davranışlar" başlıklı 44. maddesinde, "(1)Disiplin cezasını gerektiren ancak bu Yönetmelikte yer almayan fiil ve davranışlar için; doğmuş veya doğacak muhtemel zararlar ile Sandık menfaatleri de dikkate alınarak nitelik ve ağırlıklarına göre fiil ve davranışa uyan en yakın ceza verilir." ; "Birden fazla fiil ve davranışın bulunması" başlıklı 45. maddesinde, "(1) Aynı olay nedeniyle birden fazla disiplin cezası verilmesinin gerektiği durumda, niteliği itibarıyla en ağır olan disiplin cezası verilir." ; "Tekerrür" başlıklı 46. maddesinde, "(1) Uyarma ve ücret kesimi cezasının sicilden silinme süresi içinde ikinci kez tekrarında bir derece ağır ceza verilir." ; "Takdir hakkı" başlıklı 47. maddesinde ise, "(1) Verilecek cezalarda Yönetim Kurulunun kararı ile bir derece hafif olanı uygulanabilir." kurallarına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının, iş bu davada uygulanacak olan dava konusu düzenlemenin dayanağını oluşturan, 4357 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ikinci fıkrasının Anayasa'ya aykırılık iddiasıyla Anayasa Mahkemesince incelenmekte olduğundan bahisle, bu durumun bekletici mesele yapılmasına ilişkin talebi yerinde görülmemiştir.
Dava, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik "Sandık Personeli" başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrası yer alan “ve tecziye” ibaresi yönünden incelendiğinde;
Dava konusu Ana Statü'nün "Sandık Personeli" başlıklı 14. maddesinin birinci fıkrasında; Sandık çalışanlarının hizmete alınmalarında aranacak nitelikler ve şartlar, uymak zorunda oldukları kurallar, yükselme ve tecziye şekillerinin yönetmelikle belirleneceği belirtilmiş olup, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Personel Yönetmeliği'nin 40 ila 47 maddeleri arasında disipline ilişkin hükümlere yer verilerek, 41. maddesinde; uyarma cezasını gerektiren, 42. maddesinde; ücret kesimi cezasını gerektiren, 43. maddesinde; işten çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller sayılmıştır.
Anayasa'nın 128. maddesinin ikinci fıkrasında; "Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır." düzenlemesine yer verilmek suretiyle memurlar ve diğer kamu görevlileri, özlük hakları bakımından yasal güvenceye kavuşturulmuştur. Memurlar ve diğer kamu görevlilerinin ve bu kapsamda yer alan ... Sosyal Yardım Sandığı (...) personelinin statü haklarını doğrudan etkileyen disiplin işlemlerinin "diğer özlük işleri" kavramı kapsamına girdiğine de kuşku bulunmamaktadır.
Anayasa'nın 38. maddesinin birinci fıkrasında; "Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz." denilerek "suçun kanuniliği" ilkesi; üçüncü fıkrasında da; "Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur." kuralına yer verilerek "cezanın kanuniliği" ilkesi getirilmiştir. Anayasa'nın 38. maddesinde yer alan "suçta ve cezada kanunilik" ilkesi uyarınca, hangi eylemlerin yasaklandığı ve bu yasak eylemlere verilecek cezaların hiç bir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde kanunda gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması gerekmektedir. Kişilerin yasak eylemleri önceden bilmeleri gerektiği düşüncesine dayanan bu ilkeyle, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınması amaçlanmaktadır.
Buna göre; disiplin suçları ve cezalarının sadece kanunla düzenlenmesinin zorunlu olduğu dikkate alındığında; ... personelinin disiplin suçları ve cezalarının, Anayasa’nın ilgili maddeleri gereğince 4357 sayılı Kanun'la düzenlenmesi gerekirken, ... Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün dava konusu 14. maddesinin birinci fıkrasında; "(1) Sandık çalışanlarının hizmete alınmalarında aranacak nitelikler ve şartlar, uymak zorunda oldukları kurallar, yükselme ve tecziye şekilleri yönetmelikle belirlenir." düzenlemesine yer verilerek, cezalandırma şekillerinin yönetmelikle belirleneceğine ilişkin düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukuka uygunluk görülmemiştir.
Dava, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik, 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri; 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “...657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler...” ibaresi; 31. maddesinin birinci fıkrası; 32. maddesinin biirnci fıkrasında yer alan; “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” ibaresi ile ikinci fıkrasında yer alan; “....Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine...” ibaresi yönünden incelendiğinde;
13/01/1943 tarih ve 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun'un 11. maddesinin ikinci fıkrasında; "Maarif Vekaleti bütçesinden maaş alan ilkokul öğretmenleri, ilkokul yardımcı ve stajyer öğretmenleri, yetiştirme yurtları öğretmenleri, arızalı çocuklara ilk tahsillerini veren müesseselerin öğretmenleri, Maarif müdürleri, ilkögretmen müfettiş ve denetmenleri, uygulama okulu öğretmenleri, İlköğretim Umum Müdürlüğü ve maarif müdürlüklerinde vazifeli memurlar ile Sandık işlerinde çalışan memurlar Sandığa azadırlar." düzenlemesine yer verilerek, Sandığa üye olacakların sınırlı olarak sayıldığı, dava konusu Ana Statü'nün 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde; a) Sınıf öğretmenleri, b) Aday/stajyer/sözleşmeli olarak çalışan sınıf öğretmenlerinin Sandık üyesi olduklarının belirtildiği, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığının kuruluş kanunu olan 4357 sayılı Kanun'un 19/01/1943 tarih ve 5308 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdiği göz önüne alındığında, Kanun'da "ilkokul öğretmeni" olarak geçen kavramın "sınıf öğretmeni" olarak düzenlendiği, benzer şekilde daha önce olmamasına rağmen Bakanlık bünyesinde sözleşmeli personel istihdam edilmeye başlandığı, 4357 sayılı Kanunu genişletici mahiyette olmadığı anlaşılmıştır.
Dava konusu Ana Statü'nün 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan; taksirli suçlar hariç olmak üzere, her ne surette olursa olsun mahkûmiyet cezası alanlarla, 657 sayılı Kanun'un disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyelerin, Sandık organlarında ve seçim kurullarında görev alamayacaklarına ilişkin düzenleme, Sandık üyelerinin, Sandık organlarında ve seçim kurullarında görev alma şartına ilişkin olup, seçme ve seçilme hakkının ihlali niteliğinde olmadığından, anılan düzenlemede üst hukuk normlarına ve hukukun genel ilkelerine aykırılık görülmemiştir.
Ana Statü'nün 31. maddesinin birinci fıkrasındaki, denetleme kurulu üyelerinin görevlerini yaptıkları esnada öğrendikleri hususları üçüncü şahıslara açıklayamayacaklarına ilişkin düzenleme, aynı Ana Statü'nün denetleme kurulu'nun görevlerinin düzenlendiği 11. maddesinde sayılan denetleme kurulunun görevleri çelişmediği gibi, üyelerin dava açma, Sandık işlerinin gidişi veya muayyen bazı işler hakkında bilgi isteme, Yönetim Kurulu üyesi, genel müdür ve diğer müdürler hakkında denetleme kuruluna veya denetçilere şikâyette bulunma haklarının bulunduğu göz önüne alındığında, anılan düzenlemenin üst hukuk normlarına ve hukuka aykırı olmadığı anlaşılmıştır.
Ana Statü'nün 32. maddesinde; "(1) Sandığın zarara sokulması hallerinde, dolayısıyla zarar gören üyeler ilgili kanun hükümlerine göre, ilgililer hakkında dava açma hakkına sahiptirler. Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur. (2) İlgili kanun hükümlerine göre, Yönetim Kurulu üyeleri hakkında Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine Denetleme Kurulunca dava açılır." düzenlemesine yer verilmiş olup, Sandığın zarara sokulması hallerinde üyelerin dava açma hakkına sahip oldukları ve üyelerin zararının öncelikle Sandık tarafından ivedilikle giderilmesi ve daha sonra zarara sebep olan ilgiliye rücu edilmesine ilişkin söz konusu düzenleme yönünden de hukuka ve mevzuata aykırılık görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik 14. maddesinin birinci fıkrası yer alan “ve tecziye” ibaresinin İPTALİNE,
2. Aynı Ana Statü'nün 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentleri; 20. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde yer alan “...657 sayılı Kanunun disiplin hükümleri kapsamında aylıktan kesme cezası veya daha üst bir disiplin cezası almış olan üyeler...” ibaresi; 31. maddesinin birinci fıkrası; 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan; “Ancak tazminat miktarı Sandık hükmi şahsiyetince karşılanır. İlgiliye rücu Yönetim Kurulu kararı ile olur.” ibaresi ile ikinci fıkrasında yer alan; “....Temsilciler Kurulunun bu yolda alınan kararı üzerine...” ibaresi yönünden DAVANIN REDDİNE,
3. Dava kısmen iptal, kısmen ret ile sonuçlandığından ayrıntısı aşağıda gösterilen ...-TL yargılama giderinin yarısı olan ...-TL'nin davacı üzerinde bırakılmasına, yargılama giderinin diğer yarısı olan ...-TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine; müdahilin yapmış olduğu ve aşağıda dökümü yapılan ...-TL yargılama giderlerinin yarısı olan ...-TL'nin müdahil üzerinde bırakılmasına, diğer yarısı olan ...-TL'nin davacıdan alınarak müdahile verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir edilen ...-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, ...-TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, dava konusu ... Ana Statüsü'nün 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresi yönünden oyçokluğu, diğer düzenlemeler yönünden oybirliğiyle 25/03/2021 tarihinde karar verildi.
(X) KARŞI OY :
... Sosyal Yardım Sandığı (...)'ın kuruluş kanunu olan 4357 sayılı Hususi İdarelerden Maaş Alan İlkokul Öğretmenlerinin Kadrolarına, Terfi, Taltif ve Cezalandırılmalarına ve Bu Öğretmenler İçin Teşkil Edilecek Sağlık ve İçtimai Yardım Sandığı ile Yapı Sandığına ve Öğretmenlerin Alacaklarına Dair Kanun'da, ...'a üyeliğin Kanun'da sayılan görevlerde bulunanlar için zorunlu olduğu ve resen aidat kesildiği, ayrıca Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak kurulan Sandığın mal ve alacaklarının Devlet malı niteliğinde olduğuna ilişkin düzenlemeye yer verilmiş olmakla birlikte, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün "Sandık Personeli" başlıklı 14. maddesinin ikinci fıkrasında; Sandık çalışanlarının 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında ve iş sözleşmesi hükümleri çerçevesinde hizmetlerini ifa ettiklerinin belirtildiği, dolayısıyla Sandık personelinin işçi statüsünde görev yaptıkları anlaşılmıştır.
Bu durumda; 4857 sayılı Kanun'a tabi işçi statüsünde görev yapan ... personelinin disiplin suçları ve cezalarının, kanunla düzenlenmesi zorunluluğu olmadığından, İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsü'nün, 27/08/2017 tarih ve 30167 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan İlkokul Öğretmenleri Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Ana Statüsünde Değişiklik Yapılmasına Dair Ana Statü ile değişik 14. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “ve tecziye” ibaresinin iptali istemine ilişkin olarak da davanın reddi gerektiği görüşüyle, anılan ibare yönünden karara katılmıyoruz.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.