Abaküs Yazılım
13. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/10904
Karar No: 2013/21116
Karar Tarihi: 11.9.2013

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2013/10904 Esas 2013/21116 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacılar, davalının kendileriyle yaptığı bir protokolle bir taşınmazın hissesini satın aldığını, ancak tapudan devrinin sağlanamaması sebebiyle icra yoluyla davalıya anlaşarak devretmek zorunda kaldığını öne sürerek, davaya konu senedin bedelsiz kaldığının tespitine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Ancak kararda gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki olduğu ve bu sebeple hükmün bozulması gerektiği belirtilmiştir. Hüküm fıkrasında davanın reddedildiği belirtilirken gerekçede sehven icra inkar tazminatı ile ilgili karar verildiği kaydedilmiştir. Bu durum da gerekçeli karar ile hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturmuştur. Bu nedenle, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 381, 388. ve 389. maddeleri, 388. maddenin son fıkrası ile Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir hükmünü getirmiştir. Aynı hüküm 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de yer almıştır.
13. Hukuk Dairesi         2013/10904 E.  ,  2013/21116 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
    KARAR
    Davacılar, davalının 17.06.2008 tarihli protokol ile davacılardan ..." nın 163 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini 208.000.00.Tl bedelle satın aldığını, davalının satış bedeline mahsuben 70.000.00.TL ödediğini ve karşılığında da davalıya teminat olarak 70.000.00.TL" lık senet verdiğini, ancak hisseli taşınmazın tapudan devrinin sağlanamaması nedeniyle icra yoluyla devrinin sağlanması amacıyla davalıyla anlaşıldığını ve davalının senede dayanarak icra takibinde bulunduğunu ve takibin kesinleştiğini, davalının icraya koyduğu senet bedelini başka taşınmazın satışı yoluyla ödendiğini ve takibe konan senedin bedelsiz kaldığını ileri sürerek borçlu olunmadığının tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalı, davanın reddini dilemiştir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
    1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu" nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
    Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına
    bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381, 388. ve 389. maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 388. maddesinin son fıkrası ile "Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir" hükmü getirilmiştir. Aynı hüküm 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 297. maddesinde de yer almıştır.
    Somut uyuşmazlıkta, açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek Mahkemece, gerekçe kısmında “...Davacının menfi tespit davasının reddine... davaya konu icra takibi verilen ihtiyati tedbir gereği durdurulmuş olduğu ve davalı tarafça icra inkar tazminatı talep edildiği halde kısa kararda sehven icra inkar tazminatı ile ilgili karar verilmesi unutulmuş olduğundan ve hakim kısa kararı verip tefhim etmekle davadan elini çekmiş olacağından ve bu eksikliğin tavzih yoluyla da giderilmesinin mümkün olmadığından davalının icra inkar tazminatı ile ilgili bir karar verilemediği...” yazılmasına rağmen hüküm fıkrasında “...davanın reddine ...” karar verildiği, böylece gerekçede belirtilmesine rağmen hükümde icra inkar tazminatı ile ilgili bir karar kurulmaması ve gerekçede tefhim edilen hükme aykırı hüküm kurulamayacağından demek suretiyle verilen kararda şüpheye düşürülmesi, gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 388/son madde ve fıkrası ile 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu" nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
    2-Bozma nedenine göre, tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
    SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2.bent gereğince tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan 21.15 TL harcın istek halinde davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.9.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi