14. Hukuk Dairesi 2011/14776 E. , 2012/1092 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 01.01.2005 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki kaydın düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.11.2010 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 112 ada 40 parsel sayılı taşınmazın beyanlar hanesinde yer alan "Taşınmaz üzerinde mevcut olan ahır üzeri kargir üç katlı bina Durmuş evlatları ..., ... ve ..."lere aittir" belirtmesinin binanın kullanım durumuna göre düzeltilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davacının iddiasını doğrulamış, mahkemece 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi uyarınca kadastro tespiti sırasında muhdesatın kütüğün beyanlar hanesinde gösterilebileceği, kadastro tesbitinden sonra yapıların beyanlar hanesine yazılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Dava, beyanlar hanesindeki kaydın düzeltilmesi istemine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerinde arz malikinden başkasına veya yalnızca bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlaşılmalıdır. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğrucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve sadece muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. Ne var ki, Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında, üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Anılan yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalarda da uygulanacağı kabul edilmiş ise de, uygulanacak hükümler yasanın 14, 15, 17, 18, 20. ve 21. maddeleriyle sınırlıdır. Değişik bir anlatımla, kadastrodan sonraki hukuki sebeplere dayanılarak genel mahkemelerde açılan davalarda, Kadastro Kanununun 19/2 maddesine dayanılarak muhdesat tespiti ve bunun kütüğün beyanlar hanesinde gösterilmesi istenemez.
Somut olayda; davacı tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki "Taşınmaz üzerinde mevcut olan ahır üzeri kargir üç katlı bina Durmuş evlatları ..., ... ve ..."lere aittir" şeklindeki kaydın, 1.katın 2 odası davacıya, 1 odası davalı ..."ye, 1 odası ..."ye, 2.katın 2 odası davacıya, 1 odası davalı ..."ye, 1 odası davalı ..."ye, 3. ve 4.katlar ile çatı tabir edilen yerin davacıya ait olduğu şeklinde düzeltilmesini talep etmiştir.
Mahkeme davayı kadastro tespitinden sonra yapılan yapının beyanlar hanesinde gösterilmesi şeklinde değerlendirmiştir. Gerçekten de, beyanlar hanesinde gösterilen yapıya ilave var ise ilave katların 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi uyarınca beyanlar hanesinde gösterilmesi olanağı yok ise de dava konusu taşınmazın kadastro tespiti ile aidiyeti gösterilen binanın aidiyetinde hata yapılmış ise 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde bu hatanın düzeltilmesini isteme olanağı her zaman vardır. Eldeki davada hak düşürücü süre geçmeden açıldığına göre davacının iddiaları değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken davanın nitelendirilmesinde yanılgıya düşülerek reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 31.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.