14. Hukuk Dairesi 2011/14663 E. , 2012/1089 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 23.06.2010 gününde verilen dilekçe ile beyanlar hanesindeki muhdesat kaydının terkini ve cins tashihi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.06.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 36153 ada 2 parsel sayılı taşınmazın "Bir katlı tavuk ev" vasfı ile tapuda kayıtlı olduğunu, beyanlar hanesinde de "üzerindeki ev ..."ya aittir" belirtmesinin bulunduğunu ileri sürerek belirtmenin terkini ve taşınmazın cinsinin arsa olarak düzeltilmesini talep etmiştir.
Yargılamaya katılan davalılar, davanın reddini talep etmişler, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı ... temyiz etmiştir.
Dava, tapu kütüğünün beyanlar hanesindeki muhdesat kaydının terkini istemine ilişkindir.
22.12.1995 tarihli ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere, Eşya Hukukunda “muhdesat” kavramından bir arazi üzerindeki arz malikinden başkasına veya bir paydaşa ait yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı sadece şahsi bir haktır. Bu hakkın hukuki mahiyeti ve nasıl kullanılacağı ise TMK’nun 722, 724. ve 729. maddelerinde açıklanmıştır.
Bir kişi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 19/2 maddesi olanak sağlamaktadır. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca; “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir.”
Bu tür bir hakkın zemin üzerindeki binanın veya ağaçların yok olması gibi bazı nedenlerle ortadan kalkacağı kuşkusuzdur. Diğer taraftan, Türk Medeni Kanununun 1012. maddesi hükmü gereğince de, kaydın terkini kütükte hak sahibi görünen bütün ilgililerin rızasına bağlı olarak yapılabilir.
Türk Medeni Kanununun 1026. maddesi uyarınca terkin işlemi yapacak merci ise ilgili tapu sicil müdürlüğüdür. Bunun için tapuya başvurulması, hakkın yok olduğu ve sona erdiği belirtilerek terkin talebinde bulunulması, kadastro müdürlüğü elamanlarının zemine giderek hakkın sona erip ermediğini saptaması, bundan sonra da değişiklik beyannamesi düzenlenerek tapuya gönderilmesi gerekir. Terkin işleminden sonra adresi kayıtlarda belirli ise muhtesat sahibine Türk Medeni Kanununun 1019. maddesi gereğince duyuruda bulunulur. Ancak bu tebliğden itibaren 30 gün içinde hak sahibi tarafından terkin işleminin iptali istemiyle dava açılabilir. Değinilen bütün bu işlemlerin yapılacağı yer tapu sicil müdürlüğü olduğundan, doğrudan mahkemeden terkin istemiyle dava açılamaz.
Somut olayda; davacı muhdesat olarak belirtilen evin zeminde mevcut olmadığını ileri sürerek terkin ve cins tashihi isteminde bulunmuştur. Bu istemler idari makamın görevine giren hususlardır. Ne var ki, muhdesat sahibinin mirasçıları hükmü temyiz etmemişlerdir. Bu nedenle bu husus eleştiri olarak kararda gösterilmiştir.
İçişleri Bakanlığının temyizine gelince;
Muhdesat kaydının terkini istemlerinin kayıtla kişisel hak sahibi olan kişi ya da mirasçılarına yöneltilmesi gerekir. Diğer bir anlatımla ... (... Tapu Sicil Müdürlüğü)nün pasif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Mahkemece, bu davalı yönünden pasif dava ehliyeti yokluğundan davanın reddi gerekirken onun aleyhine de hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün ... (... Tapu Sicil Müdürlüğü) yararına BOZULMASINA, 31.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi.