17. Ceza Dairesi 2018/1266 E. , 2019/2315 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hırsızlık, Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararların niteliği ile suçların tarihine göre dosya görüşüldü:
I-Sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20/03/2012 tarihli, 2011/785 Esas ve 2012/101 Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alma, kabul etme veya bulundurma suçundan dolayı, 5237 sayılı TCK"nun 191. maddesinin 2. fıkrası gereğince verilen "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına" ilişkin kararlar, sözü edilen fıkraya 14.04.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6217 sayılı Kanun"un 20. maddesi ile eklenen son cümleye göre durma kararı niteliğinde olup itiraz kanun yoluna tabi olması nedeniyle, itirazla ilgili gerekli kararın yetkili ve görevli itiraz merciince verilmesi için, dosyanın incelenmeksizin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE,
II-Sanık ... hakkında hırsızlık suçundan verilen hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK"nun 231. maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına“ ilişkin kararların, 5560 sayılı Yasa ile değişik 5271 sayılı CMK"nun 231/12. maddesi uyarınca temyizi mümkün olmayıp itiraza tabi olduğu anlaşılmakla, sanık müdafiinin vaki temyiz isteminin CMK"nun 264/2. maddesi uyarınca itiraz olarak kabulü ile dava dosyasının bu yönden merciince karara bağlanmak üzere incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
III-Sanıklar ..., ... ve ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Hırsızlık suçuna konu eşyanın önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK"nun 61. maddesi uyarınca sanıklar ..., ... ve ... hakkında hırsızlık suçundan temel cezalar belirlenirken alt sınırlardan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi ve sanıklar ... ile ..."in tekerrüre esas sabıkaları bulunmasına rağmen, sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK"nun 53. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından; son olarak Anayasa Mahkemesinin hükümden sonra 24/11/2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan 08/10/2015 tarih, 2014/140 Esas ve 2015/85 sayılı kararı ile TCK"nun 53. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (b) bendine yönelik olarak vermiş olduğu iptal kararlarının kapsam ve içerik itibarıyla infaz aşamasında mahallinde gözetilebileceğinden, bozma nedeni yapılmamıştır.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre, sanıklar ... ve ... müdafii ile sanık ..."in temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan reddiyle, eleştiriler dışında usul ve kanuna uygun bulunan hükümlerin tebliğnameye uygun olarak ONANMASINA,
IV-Sanık ... hakkında resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan kurulan hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Sanık ..."in tekerrüre esas sabıkası bulunmasına karşın, sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nun 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.
Dosya kapsamına göre diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 01.04.2014 gün ve 542-153 sayılı kararında da vurgulandığı üzere, resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunun işlenme şekillerinden birisi de kişilerin işledikleri suç nedeniyle haklarında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla kendisiyle ilgili belge düzenleyen kamu görevlisine kimlik bilgilerine ilişkin olarak yalan beyanda bulunmasıdır. Ancak bu halde kimlik bilgileri kullanılan kişinin gerçekte var olmayan hayali veya hayatta olmayan bir kişi olması gerekir. Aksi halde sanığın eylemi "Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan" suçunu değil "Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunu oluşturacaktır.
TCK’nun 268. maddesinde; “İşlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemek amacıyla, başkasına ait kimliği veya kimlik bilgilerini kullanan kimse, iftira suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır” şeklinde iftira suçunun özel bir işleniş biçimi olarak düzenlenen "Başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçunda ise kimlik veya kimlik bilgileri kullanılan ve suç tarihi itibariyle yaşayan gerçek kişiler suçun mağduru konumundadır.
Somut olayda ise, hakkında hırsızlık ve kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçlarından soruşturma yapılmasını engellemek amacıyla, kardeşi olan ..."in kimlik bilgilerini kolluk görevlilerine bildirerek 09.03.2014 tarihli tutanakların ... adına düzenlenmesine sebebiyet veren sanık ..."in eyleminin 5237 sayılı TCK"nun 268. maddesinde düzenlenen suça uyduğu gözetilmeden, aynı Kanun"un 206. maddesinde düzenlenen suçtan uygulama yapılması,
2-Kimlik bilgilerinin kullanılması suretiyle hakkında soruşturma başlatılarak mağdur olan ve suçtan zarar gören ..."in 5271 sayılı CMK"nun 234. maddesinde belirtilen davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için duruşmalardan haberdar edilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de ;
3-T.C. Anayasa Mahkemesinin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının, 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanmış olması nedeniyle iptal kararı doğrultusunda TCK"nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık ... müdafiinin temyiz nedenleri bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi yollamasıyla 1412 sayılı CMUK"nun 326/son maddesi gereğince sanığın kazanılmış hakkının gözetilmesine, 26/02/2019 günü oy birliğiyle karar verildi.