Esas No: 2021/12767
Karar No: 2022/4387
Karar Tarihi: 11.05.2022
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2021/12767 Esas 2022/4387 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı tarafın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle bahçe niteliğiyle tespit edilen 104 ada 17 parsel sayılı 515,36 m2 yüzölçümlü taşınmazın, orman niteliğinde olduğu ve orman kadastrosu kapsamında tespit edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Ancak bu taşınmazın orman sınırları dışında bırakılması işleminin 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı tarihte gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Bu sebeple, Mahkeme kararı bozulmuş ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kanun maddeleri:
- 3402 sayılı Kanun mad. 17 ve 11. madde
- 3116 sayılı Kanun
- 4785 sayılı Kanun
- 5658 sayılı Kanun
- 6831 sayılı Kanun'un 4999 ve 6292 sayılı Kanunlarla değişik 7. maddesi hükmü, 1. maddesi ve Ek 10. maddesi
- 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 maddesi
- 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi
- HUMK'un 440/1 maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Kadastro Tespitine İtiraz
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup hükmün davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
... İli Silivri İlçesinde 3402 sayılı Kanun'a 5831 sayılı Kanun'la eklenen Geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında, Kurfallı Köyü çalışma alanında bulunan 104 ada 17 parsel sayılı 515,36 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, bahçe niteliğiyle davalı adına tespit edilmiş ve sonuçlar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 11. maddesine göre 03.06.2015 - 02.07.2015 tarihleri arasında ilan edilmiştir.
Davacı Hazine vekili 01.07.2015 tarihli dava dilekçesiyle, dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olmadığını ve davalı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığını ileri sürerek, tespitin iptali ile Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kadastro tespitine itiraz davasıdır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazda davalı gerçek kişi lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğunun kabulüyle yazılı biçimde davanın reddine, taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere “Orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen araziden, masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilerek tarıma elverişli hale getirilen taşınmaz mallar 14. maddedeki şartlar mevcut ise imar ve ihya edenler veya halefleri adına, aksi takdirde Hazine adına tespit edilir” (3402 sayılı Kanun mad. 17). “Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir” (aynı Kanun'un 14/1. maddesi). Dava konusu taşınmaz, 3116 sayılı Kanun uyarınca yapılan tahdit çalışmalarında orman sınırlan dışında bırakılmış ise de, taşınmazın orman niteliğinin 4785 sayılı Kanuna göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira; kural olarak, orman kadastrosunun kesinleştiği yerlerde, bir yerin orman olup olmadığının, kesinleşmiş orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla çözümlenmesi gerekmekte ise de, 3116 sayılı Kanunla, sadece Devlet ormanlarının kadastrosunun yapılması öngörüldüğünden, 4785 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden önce yapılan sınırlandırmalar sonucu kesinleşen orman kadastrosu, harita ve tutanaklarının uygulanmasıyla, orman sınırı dışında kalan taşınmazların orman niteliği ve hukuki durumu saptanamaz. Bu yerlerin orman olup olmadığı, 6831 sayılı Kanun'un 4999 ve 6292 sayılı Kanunlarla değişik 7. maddesi hükmü gözetilerek, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümlerine ve 6831 sayılı Kanun'un 1. maddesine göre belirlenmelidir. Aynca, orman tahdidi, idari sınırlar dikkate alınmadan, orman serisine göre yapılırken, 6831 sayılı Kanun'un 1744 sayılı Kanun ile değişik 8. maddesinin 3. fıkrasıyla, orman kadastrosunun belde ve köy sınırlan esas alınmak suretiyle, bu sınırlar dahilinde kalan bütün ormanları kapsayacak biçimde yapılması esası kabul edilmiş, anılan Kanun maddesinde 2896, 3302 ve 3373 sayılı Kanunlarla değişiklik yapılmışsa da bu fıkra değiştirilmemiş, Orman Kadastro Yönetmeliklerinde de benzer düzenlemelere yer verilmiştir.
Ayrıca 6831 sayılı Kanun'un Ek 10. maddesine göre 20.06.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanun'la değişik 2. maddesi ile 23.09.1983 tarihli ve 2896 sayılı Kanun ve 05.06.1986 tarihli ve 3302 sayılı Kanunla değişik 2. maddesi birinci fıkrasının (B) bendi uygulaması ile orman sınırları dışına çıkarılan yerler, çıkarılma işlemi kesinleştiği tarihten itibaren kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez.
Somut olayda; getirtilen tutanak ve haritalardan, yörede orman kadastrosunun 1942 yılında yapıldığı, daha sonra 30.07.1996 - 30.01.1997 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşen aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde çalışması bulunduğu anlaşılmaktadır. Uzman orman bilirkişi kurulunun, eski tarihli ... fotoğrafları ve memleket haritalarına dayalı olarak yöntemine uygun şekilde yaptığı inceleme ve araştırmada, taşınmazın 1957 tarihli memleket haritasında yeşil renkli orman sayılan alanda kaldığı, yine 1942 tarihli ... fotoğrafında tamamının orman alanında kaldığı, taşınmazın 4785 sayılı Kanun uygulamasına göre orman olması gereken yer olduğu bildirilmiştir.
Bu itibarla; çekişmeli taşınmazın öncesinin orman niteliğinde olduğu, ancak 30.07.1996 tarihinde ilan edilen evvelce sınırlaması yapılmamış ormanlarda orman kadastrosu ve 3302 sayılı Kanun'la değişik 2/B madde çalışmasında 2/B uygulaması yapılmayıp orman sınırları dışında bırakıldığı ve bu işleme İdarece itiraz edilmese de taşınmazın orman sınırları dışında bırakılıp tutanakların kesinleştiği tarihinden kadastro tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği süresinin dolmadığı anlaşılmakla; Mahkemece, çekişmeli taşınmaz üzerinde, davalı yararına, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14/1 ve 17. maddelerinde düzenlenen zilyetlik yoluyla kazanma koşullannın oluşmadığı gözetilerek, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşüncelerle yazılı biçimde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nin Geçici 3 maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/1 maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.