10. Hukuk Dairesi 2021/3109 E. , 2021/10715 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2018/374-2020/631
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi"nin bozmasına uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun Geçici 3. maddesi delaletiyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Eldeki davada mahkemece ilk kez verilen 08/11/2013 tarihli karar, (kapatılan) Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 18/02/2014 günlü ve 2013/2049-2014/2552 E.-K. sayılı bozma ilamı ile bozulmuş, bozma üzerine mahkemece yapılan yargılamada ikinci kez 04/02/2016 tarihli karar verilmiş ve bu karar da (Kapatılan) Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 19/10/2018 günlü ve 2017/3944-2018/7160E. - K. sayılı bozma ilamı ile “.... 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 2000 yılı Kasım ayı ila 15/08/2007 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne hükümde yazılı şekilde karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Öte yandan, 506 sayılı Yasa’nın 2. maddesi hükmüne göre, “bir hizmet aktine dayanarak, bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanlar, bu kanuna göre sigortalı sayılırlar”, Borçlar Yasası’nın hizmet akdini tanımlayan 313. maddesinde ise, “hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” şeklinde açıklanmıştır. Şu duruma göre, hizmet akdi, süresi ister belirli olsun, isterse belirli olmasın iş gücünü sunan kimse ile bunu kabul eyleyen kimse, yada kimselerin irade bildirimlerinin birleşmesinden oluşmakta ve “zaman” ve “bağımlılık” unsurları, bu sözleşmenin ayırıcı unsurları olarak belirmektedir.
Zaman unsuru, çalışmanın işgücünü, belirli yada belirli olmayan bir süre içinde, işverenin buyruğunda bulundurmasını kapsar. Hiç kuşkusuz çalışan bu süre içinde, işveren veya vekilinin buyruğu ve denetimi altında (bağımlı olarak) edimini yerine getirecektir. Burada söz konusu olan bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan; çalışanın, edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının davalıya ait işyerinden hizmet bildiriminin yapılmadığı, davalıya ait marangoz atölyesi işyerinin 10/09/1996 tarihinde 506 sayılı Kanun kapsamına alındığı, ihtilaf konusu dönemin tamamını kapsayan dönem bordrolarının getirtilmediği, dava konusu dönemin tamamında bordrolu tanık tespit edilerek dinlenilmediği, keşidecisi davalı alacaklısı davacı olan 30/11/2007, 30/12/2007, 01/03/2008 ödeme tarihli senetler ve davalı tarafında davacıya muhtelif marangoz işçilik gideri olarak 12.500,00 TL ödenmesine ilişkin tarihsiz gider pusulası bulunduğu, davacıya bu şekilde yapılan ödemelerin nedenlerinin açıklattırılmadığı böylece davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, öncelikle uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde dönem bordrolarını Kurumdan istemek, bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerektiğinde Kurumdan sorulmak suretiyle veya zabıta araştırması ile tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak, hizmet akdinin unsurlarınını gerçekleşip gerçekleşmediğini tespit etmek,ve davacının işe giriş ve çıkış sürelerini net belirlemek ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasa"nın 2, 6, 9 ve 79/10 maddeleri gereğince ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır.
Yukarıda ayrıntılı şekilde açıklandığı üzere, mahkemece; Taraflar arasındaki ilişki yeniden değerlendirilmeli, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akti ilişkisi olduğunun tespit edilmesi halinde davacının çalışma süresi usulüne uygun, açıklamalar doğrultusunda toplanan/toplanacak delillere göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 22.09.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.